Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Günay Güner

Etnik ve Dinsel Partileşme

Dünya siyasal ilişkilerinde neredeyse temel kurallardan biridir partileşmelerin sınırlanması. Bize yasaklama olmaz, özgürlük, demokrasi diye yutturmaya çalışırlar. Çoğu zaman da başarırlar.

Uygar dünyanın temel siyasal çelişki alanı ve işleme düzlemi sınıfsal bir aradalıklardır. Bakmayın üçüncü, beşinci dünya ülkelerine etnik ve dinsel siyaseti dayatmalarına. Yugoslavya’yı parçalar, kıyımlara uğratırken, Libya, Afganistan, Irak, Filistin, Suriye bu yayılmacı planların kurbanları oldular.

Sınıfsal temelde partileşme ve demokratik kitle örgütlenmelerinde çatışmalar eleştiriye açıktır. İşçi sınıfı olsun, sermaye sınıfı olsun bu eleştiri ve tartışmalardan dolayı düşmanlık, kin duymaz. Bugünkü yaşam savaşımının doğal akışıdır. Ne ki etnik ve dinsel partileşme ve siyaset eleştiriye kapalıdır. Eleştirileri bu yapılar ve uzantıları düşmanlık, aşağılama, inkâr, baskılama, dindışılık sayar, bu biçimde algılar ve yayar. Bir sonraki aşamada mahalleler, bölgeler birbirini doğrar. Siyasetten beklenen bu mudur?..

Konunun bir diğer yanı. Partiler iktidar olmak, yönetmek için çalışır. Etnik ve dinsel temelli partiler ne yapmayı vaat edebilir? Sağlıklı çevre, işsizliği en aza indirmek, enflasyonu önlemek, üretimi artırmak, yenileşmek, gönenç, eşitlik vaatleri, amaçları olabilir mi? Varsa neden duymayız? Anlayışları sözkonusu vaatlerle uyumlu mudur, uyumsuz mudur? Her iki eğilim de eşitlikten, insan-doğa-hayvan hakkından haz etmez. Felsefesel gerçektir. Burada havanda su dövmüyoruz. Tümünü her gün yaşıyoruz.

Türkiye’mizde son zamanda kıyım örgütleri güvercin, kuzu donuna girdi. Ortalık sayından geçilmiyor. Her zamanki gibi, yurtseverler yırtıcı gösterilmeye çalışılıyor. Yazıklar olsun! Düşünce ahlakı taşıyanlar bir kez olsun “Yanlış düşünmüşüz, siz haklıymışsınız…” der… Ne gezer. Yine herkes evrensel “insancı,” yersen komünist, barışçı, kimliksever… Böyle aymazlık bu bölgedeki ülkemize çok fazla.

Epey zamandır haine, salağa, aymaza, soysuza, hırsıza, katile, halk düşmanına bu nitelemelerle seslenmek yasak. Onlar sayın, beyefendi, hanımefendi. Suriye’de binlerce Alevi öldürülüyor ama elde fener soykırımcı arayanlar “Yalan, abartma…” diyor. Bir dost uyardı, bugün Arap Alevisi diye adlandırılan topluluk, Osmanlının zulmümden kaçıp, Suriye’ye yerleşen Alevilerin, Türklerin torunlarıdır. Besleme, mürit basın Baas yalanı üzerinden Alevi kıyımını uygun göstermek amaçlı yayın yapıyor. Gorani katili için haklı demeye getiriyor. Sorarlar, yüzde on nüfus oranındaki Aleviler insanları öldürdü de ne hikmetse dünya duymadı; ancak efsane, duyum. Şimdiyse yine dünyanın gözü önünde binlerce insan, Alevi öldürülüyor ama “Sorun değil, hak etmişlerdir…” deniyor. Bu acımasızlığa, vicdansızlığa ne demeli?..

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER