Ezilmişlik ve dışlanmışlık!

Bunu nasıl aşarız? Nisan 2011’den bu yana, Suriye’deki iç savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan ve sayıları her geçen gün artan mülteciler, “Türkiye’nin geçici misafirleri” statüsünü uzun zaman önce geride bıraktılar. Peki, her şey yolunda mı? Buna dair tespiti; İstanbul, Kilis, Şanlıurfa, Antakya, Adana, Mardin, Mersin ve İzmir’de, Suriyeli çocukların bulunduğu okullarda görev yapan öğretmenler anlatsın… Mülteci […]

Bunu nasıl aşarız?

Nisan 2011’den bu yana, Suriye’deki iç savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan ve sayıları her geçen gün artan mülteciler, “Türkiye’nin geçici misafirleri” statüsünü uzun zaman önce geride bıraktılar. Peki, her şey yolunda mı? Buna dair tespiti; İstanbul, Kilis, Şanlıurfa, Antakya, Adana, Mardin, Mersin ve İzmir’de, Suriyeli çocukların bulunduğu okullarda görev yapan öğretmenler anlatsın…

Mülteci ya da sığınmacı olmak, zor ve geleceği belirsiz bir yaşamı ifade eder. Bu zorlu yaşamın en masum kurbanları ise hiç değişmez! Çocuklar… Göç öncesi, süreci ve sonrasında görülen travmaların yanı sıra, mülteci çocuklar, sığındıkları ülkede de birçok olumsuz faktörle karşılaşır. Arkadaşlarını, okulunu, hayallerini, sevdiği ve alıştığı her şeyi ardında bırakarak, dilini bilmediği farklı bir ülkede yaşamak zorunda kalmıştır ve bu onun en büyük sınavıdır. Birçoğu bu sınavı geçemez. Önemli bir kısmı da geçmek istemez ve ‘uyumsuzluğu’ tavır olarak benimser!
Peki, ülkelerini savaş, çatışma ya da başka nedenlerle terk etmek zorunda kalan Suriyeli çocuklar ne durumda, biliyor muyuz? Hatay’da 500 bine yaklaşan kalabalığın içinde önemli bir yüzdeye sahip olan çocuklar, içinde yaşadıkları kente alıştılar mı? Diğer çocuklarla uyum sorunu yaşadılar mı? Peki, birbirlerini kabullenebildiler mi?
-GÖRÜNMEYEN SORUN-
Önemli bir bölümü, Antakya ve diğer ilçelerde doğdu, büyüdü ve okullu oldu! Asıl soru da, sorun da bu kısım… Cumhuriyet Gazetesi’nden Figen Atalay’ın haberine göre, Türkiye’de eğitim gören Suriyeli çocukların öğretmenleri, okuldaki sorunlarla başa çıkamamaktan yakınıyor. Öğretmenler, “Çocukların bir bölümü sürekli ezilmişlik ve dışlanmışlık psikolojisi içinde. Bunun sonucu olarak kuralsızlıkta sınırları aşan davranışlar gözleniyor” diyor.
Suriyeli çocukların bulunduğu okullarda görev yapan öğretmenler, ‘tükenmişlik sendromu’ yaşıyor. Bazen bir sınıfın tamamı, travma yaşamış çocuklardan oluşabiliyor. Bu durumda kalan öğretmen ise sorunların üstesinden gelmekte çaresiz kalıyor. Zira bu okullarda görev yapan öğretmenler de, şiddetin arttığını ve önüne geçmekte zorlandıklarını anlatıyor.
-SORUNLAR LİSTESİ-
Beraberce Derneği, Eğitim Sen şubelerinin katkısıyla bir eğitim çalışması yürüttü. Bu kapsamda, Gaziantep’teki 60 öğretmen ile Suriyeli çocukların yoğun olarak bulunduğu İstanbul, Kilis, Şanlıurfa, Antakya, Adana, Mardin, Mersin ve İzmir’deki öğretmenlerle, bireysel ve toplu olarak yapılan görüşmelerde dile getirilen sorunlar şöyle sıralandı:
-Öğretmenler, tükenmişlik sendromu yaşarken, öğrencilere odaklanamıyor, verimli ve yararlı olamadıklarını belirtiyor.
-Travma yaşamış öğrenciler varsa, sınıfın sorunları katlanıyor. Öğretmenler, profesyonel destek istiyor.
-Travma yaşamış çocukların çok olduğu okullarda görev yapan öğretmenler, okullarında şiddetin arttığını belirtiyor ve önüne geçemediklerini söylüyor.
-Öğretmenler, sınıf içinde pek çok başka işleri olduğundan, travma yaşamış çocukları çoğu zaman fark edemediklerini belirtiyorlar.
-Savaş mağduru çocuklar, hep aynı mahallelere yerleştirilmiş durumdalar. Böyle olunca, hep aynı okullara gidiyorlar. Bazen bir sınıfın tamamı travma yaşamış çocuklardan oluşabiliyor. Bu durumda kalan öğretmen ise sorunların üstesinden gelmekte çaresiz kalıyor.
-Suriyeli çocukların toplumda dışlanmasından ötürü, karşılıklı kamplaşmalar oluşuyor ve bu durum şiddete dönüşüyor.
-Okulların çoğunda, Suriyeli öğrencilere yönelik ayrımcılık ve ırkçı davranışlar görülüyor.
-Öğretmenler, tek başlarına ayrımcılığın üstesinden gelemiyor.
-Destek eğitimlerine ihtiyaç var.
-Okulların fiziksel koşulları ve sınıfların kalabalık olması, öğrencilerle yakından ilgilenmek için beklenen ve istenen ideal ortamı yaratamıyor.
-Aynı ölçekler ile değerlendirildiklerinden dolayı, Suriyeli öğrencilerin büyük bölümü başarısız olarak görülüyor. Bu durum, öğrencilerin özgüven kaybına yol açıyor.
-Suriyeli öğrenciler, kültürel farklılıklarından dolayı, Türkiyeli öğrenciler tarafından dışlanıyor.
-Çocukların bir bölümü, sürekli ezilmişlik ve dışlanmışlık psikolojisi içinde. Bunun sonucu olarak, kuralsızlıkta sınırları aşan davranışlar gözleniyor.
-Çocukların yaşadığı sorunları velileri ile paylaşımda, dil uyuşmazlığından kaynaklı iletişimde sorunlar yaşanıyor.
-İkili eğitim yapılan okullarda, öğrenciler, okula ya gelmek istemiyor ya da geç geliyor.
-DESTEK ŞART-
Konuya ilişkin konuşan Eğitimci Alaattin Dinçer’in çözüm önerisi ise net: “Öğretmenlerin sorunlarla baş edebilmelerinin bir yolu, yapılacak planlar ve programlar kapsamında verilecek hizmet içi destek eğitimleri olabilir. Ancak salt eğitimler de yeterli olmayacaktır. Destek eğitimleri, başka alternatif yollar ve projelerle geliştirilmeli.’ -Tamer Yazar-

 

Exit mobile version