Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Emekli Tuğgeneral Dr. Naim BABÜROĞLU

FLASH BELLEK OLAYI (5)

Eğer flaş bellek gereği gibi incelenseydi ve dikkate alınsaydı, TSK FETÖ’cülerin kontrolüne geçmez, 15 Temmuz hain darbe girişimi olmazdı.

– Tuncay Özkan tarafından, 5 Ocak 2007’de dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ’a, ağırlık Hava Kuvvetleri Komutanlığında olmak üzere TSK’da FETÖ yapılanmasına ilişkin bir flash bellek teslim edildi. İlker Başbuğ, flash belleği Genelkurmay Başkanlığı’na, Genelkurmay da Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na incelenmek üzere gönderdi. Hava Kuvvetleri Komutanlığı, daha önce komutanlığa ulaştırılan DVD’deki bilgilerle aynı olduğu gerekçesiyle yeniden araştırma yapılmasına ihtiyaç duyulmadığını bildirdi. Bu konuda düzenlenen ¨Andıç¨ üst makama, 3 Şubat 2009’da arz edildi. Dönemin İstihbarat Plan Yönetim Daire Başkanı Tuğgeneral Erdoğan Arslantaş, İstihbarat Başkanı Tümgeneral Akın Öztürk, Kurmay Başkanı Korgeneral Korcan Pulatsü’nün parafından da aynı gün geçti. Andıç, dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aydoğan Babaoğlu tarafından 4 Şubat 2009’da imzalandı. Rapor, 9 Şubat 2009’da Genelkurmay Başkanlığı’na gönderildi. Raporda, ¨bu tür belgelerin TSK’nın itibarını zedelemek, Hava Kuvvetleri Komutanlığı ve TSK’dan intikam almak amacıyla hazırlandığı¨ yazıldı.(1) Raporun Genelkurmaya gönderildiği 2009 yılında, İlker Başbuğ Genelkurmay Başkanı’ydı. Bu denli önemli bir flash bellek konusunda yapılan işlemi sorgulamak, her nedense kimsenin aklına gelmedi. Eğer flaş bellek gereği gibi incelenseydi ve dikkate alınsaydı, TSK FETÖ’cülerin kontrolüne geçmez, 15 Temmuz hain darbe girişimi olmazdı.

ASKERİ OKULLARDAN ATILAN ÖĞRENCİ SAYILARINDAKİ ARTIŞ NEDEN DİKKAT ÇEKMEDİ?

– Gelelim Askeri okullarda atılan Atatürkçü öğrencilere. 2001-2007 yıllarında arasında yılda ortalama 20 öğrenci Kara Harp Okulu’dan ayrılırken/atılırken; 2008’de 262, 2009’da 465, 2010’da 283, 2011’de 330, 2012’de 222, 2013’te 200, 2014’te 160 öğrenci ayrıldı ya da atıldı.(2) Yedi yıllık ortalamaya bakıldığında 10 ile 23 kat artış olmasına rağmen, İlker Başbuğ dâhil olmak üzere Necdet Özel de bir işlem yapmadı. Atılan/ayrılan öğrenciler genellikle Atatürkçü’ydü. Yerlerine gelenler de FETÖ’cü. Birliklerden firar sayısını günlük takip eden, her birlikten sağlık nedeniyle doktora sevk edilen asker sayısının istatistiğini titizlikle tutan, ceza-ödül ve kaza durumunu raporlarla sorgulayan bir kurumda, Kara Harp Okulu’ndan ayrılan/atılan öğrenci sayısındaki bu inanılmaz artışa duyarsız kalınması mantıkla, hayatın doğal akışı ile açıklanması mümkün değildir.

– Yukarıda yer alan örneklerin, çok sayıda somut olayla çoğaltılması mümkün. Bu örneklere benzer çok sayıda olayın meydana gelmesi, TSK’nın söz konusu dönemde FETÖ’yle mücadele konusunda sergilediği tutumun bir sonucudur. Yani mücadele edilmemiş. Peki neden? Dönemin komutanlarının bir açıklama borcu yok mu?

Bu örnekler dikkate alındığında, FETÖ’nün TSK’ya sızma ya da gizlenme ihtiyacı duymadığı; tersine FETÖ’cülerin TSK’da korumalı bir zırha büründürüldüğü, adeta pamuk içinde korunduğu, tercih edildiği ve 15 Temmuz’un da bu ihmaller zincirinin bir sonucu olduğu görülmektedir.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER