Yolsuzluk ve organize suçlar üzerine yazdıkları haberlerle tanınan gazeteciler Timur Soykan ve Murat Ağırel, sabah saatlerinde evlerinden gözaltına alındı. İddialar tehdit ve şantaj; arka planda ise büyük bir medya devri operasyonu var.
Gözaltı sabahı: Soykan ve Ağırel’in evlerine baskın
Sabahın erken saatlerinde İstanbul’da dikkat çekici bir operasyon gerçekleşti. Gazetecilik faaliyetleriyle sıkça kamuoyunun gündemine gelen Timur Soykan ve Murat Ağırel, polis ekipleri tarafından evlerinden alınıp gözaltına alındı. Olay, Türkiye’de uzun süredir tartışılan basın özgürlüğü meselesini yeniden gündemin ilk sırasına taşıdı.
Gözaltı gerekçesi ne?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, yapılan açıklamada olayın perde arkasını şöyle açıkladı: 7258 sayılı yasaya muhalefet ve suçtan elde edilen malvarlığı değerlerinin aklanması konularında süren bir soruşturma kapsamında, iki gazeteci hakkında tehdit ve şantaj iddialarıyla işlem yapıldığı belirtildi. İddialara göre, Flaş Haber TV isimli televizyon kanalının devri sürecinde bazı şahıslar, Soykan ve Ağırel’in kendilerine baskı uyguladığını öne sürdü.
Avukattan sert açıklama: “Düşman Ceza Hukuku devrede”
Gözaltı süreciyle ilgili açıklama yapan iki gazetecinin avukatı Enes Ermaner, “Müvekkillerim daha önce ifade vermek üzere randevulaşmıştı. Buna rağmen gözaltı uygulanması açıkça hukuka aykırıdır. Bu durum, Düşman Ceza Hukuku mantığının uygulandığını ortaya koymaktadır,” ifadelerini kullandı.
Sağlık kontrolü sonrası ilk mesaj: “Çeteler kaybedecek!”
Timur Soykan, Bayrampaşa Devlet Hastanesi’nde sağlık kontrolünden geçirildikten sonra emniyete götürüldü. Hastane çıkışında kameralara yansıyan ilk sözleri çarpıcıydı:
“Çeteler kaybedecek, halk kazanacak. Bunların hepsi bitecek.”
Soykan’ın bu çıkışı, yürüttüğü haber dosyalarıyla örtüşüyor. Kendisi, son yıllarda uyuşturucu ticareti, organize suç şebekeleri, bürokratik yolsuzluk gibi birçok konuda kamuoyunu sarsan haberler yayımlamıştı.
İfade özgürlüğü tartışması alevlendi
Olay sadece gazetecilik camiasında değil, siyasette de yankı uyandırdı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda sert eleştirilerde bulundu:
“Türkiye’ye bu çirkin görüntüleri yaşatanların, yargıyı sopa olarak kullananların tek amacı iktidarı eleştiren gazetecilere, özgür medyaya gözdağı vermek. Gazetecilik suç değildir! Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet!”
Araştırmacı gazetecilikleriyle tanınıyorlar
Timur Soykan ve Murat Ağırel, Türkiye’de nadir kalan araştırmacı gazetecilerden. İkili, geçmişte devlet-mafya ilişkileri, karanlık para trafiği, siyaset-mafya bağları gibi konularda ses getiren haberler yayımladı. Ayrıca her iki gazetecinin de çok satan ve geniş yankı uyandıran kitapları bulunuyor.
Özellikle Soykan’ın, uyuşturucu baronları ve yargıdaki çürümüşlük üzerine yazdığı haberler, Türkiye’de medya üzerindeki baskılara rağmen büyük yankı uyandırmıştı. Ağırel ise belediyelerdeki yolsuzluk iddiaları ve kamu kaynaklarının israfı üzerine kaleme aldığı yazılarla tanınıyor.
Medya özgürlüğü yeni bir eşikte mi?
Son gözaltılar, Türkiye’de medyanın geleceğine dair yeni soru işaretleri doğurdu. Eleştirel gazeteciliğin cezalandırılması, hem ulusal hem de uluslararası kamuoyunda tepkiyle karşılanıyor. Gözaltı kararlarının ifade özgürlüğünü kısıtlayan yeni bir dönem başlatabileceği uyarıları yapılıyor.

