Gazze’de 7 Ekim 2023’ten bu yana süren İsrail ablukası, bölgeyi insanlık dışı bir felakete sürükledi. Açlık, susuzluk ve sağlık hizmetlerinin yok oluşu; Filistinli sivillerin hayatını cehenneme çevirdi. Gazeteci Sami Abu Salem’in tanıklığı, yaşananların dehşetini ortaya koyuyor.
Gazze’de insan eliyle yaratılan bir açlık cehennemi
Gazze, 7 Ekim 2023’ten bu yana devam eden İsrail bombardımanları ve tam abluka nedeniyle tarihte eşi görülmemiş bir insani krizle karşı karşıya. Sivillere yönelik saldırılar, altyapının sistematik şekilde yok edilmesi ve temel ihtiyaçlara erişimin kesilmesi; bölgede derin bir açlık ve çaresizlik yaratmış durumda.
Gazeteci Sami Abu Salem, CGTN Türk için kaleme aldığı özel haberde, bu trajedinin tanıklığını yapıyor. Salem, yaşanan dramın doğal değil, tamamen planlı bir yıkım olduğuna dikkat çekiyor. “Bu bir açlık felaketi ve insan eliyle tasarlanmış bir yok oluş,” diyerek Gazze’deki korkunç tabloyu anlatıyor.
“Ölmeyi göze alıyoruz, çocuklarımızı açlığa terk edemeyiz”
Salem’in aktardığına göre, kuzey sınırında siviller, yardım kamyonlarını beklerken vuruluyor. Buna rağmen insanlar geri çekilmiyor. Çünkü tek umutları, çocuklarına bir parça un ya da yiyecek ulaştırmak.
Bir Gazzeli’nin sözleri yürek burkuyor:
“Evet, burada vurulabiliriz. Ama çocuklarımız açlıktan ölmesin diye ölürüz. Hiç değilse denedik deriz.”
“Gazze’de hastane kalmadı, ilaç yok, umut yok”
Salem, Gazze’deki sağlık altyapısının tamamen çöktüğünü belirtiyor. 38 hastane, İsrail tarafından yok edildi. Geriye kalanlar ise çadır hastaneler. Ne ilaç, ne ameliyat ekipmanı, ne de yoğun bakım desteği sağlanabiliyor.
“Eğer bu koşullar devam ederse, 20 binden fazla yaralı ve hasta kısa süre içinde hayatını kaybedecek,” uyarısında bulunan Salem, uluslararası yardımın yetersiz kaldığını da vurguluyor.
Göç değil sürgün: Gazze halkı yaşam savaşı veriyor
“Bu bir göç değil, bir zorunlu sürgündür,” diyen Salem, İsrail’in yaşamı imkânsız kılarak Gazze halkını topyekûn göçe zorladığını belirtiyor. Yıkılan okullar, hastaneler, yok edilen altyapı, su ve gıda erişiminin engellenmesi; sivilleri bölgeyi terk etmeye mecbur bırakıyor.
“Burada artık bir gelecek yok. Çocuklarım için bir umut kalmadı.” sözleriyle duygularını dile getiren Salem, bu tablonun Filistin halkını bilinçli olarak silmeye yönelik bir politika olduğunu söylüyor.
“Topraklarımızı terk etmeyeceğiz, Gazze bizim evimiz”
Salem, tüm zorluklara rağmen Filistinlilerin direncini koruduğunu belirtiyor.
“Biz bu topraklardan vazgeçmeyeceğiz. Gazze’yi terk etmeyeceğiz. Bu bizim onurumuz.”
Ancak bu ilkesel duruşa rağmen, çocukların geleceği için çaresizlik içinde olduklarını ifade ediyor:
“Ya burada öleceğiz ya da çocuklarımız için ayrılmak zorunda kalacağız.”
Trump’ın planı: Gerçeklikten kopuk, onur kırıcı
Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın “Gazze’yi tatil cennetine çevirme” vaadini hatırlatan Salem, bu yaklaşımın gerçeklerden ve insanlıktan uzak olduğunu söylüyor.
“Burada iki milyondan fazla insan yaşıyor. Onları yok sayan hiçbir proje hayata geçemez. Trump’ın planı ticari bir fanteziden ibaret,” diyen Salem, bu tür projelerin amacının yardım değil, rant sağlamak olduğunu vurguluyor.
“Sarışın mavi gözlü olmadığımız için mi yardım edilmiyor?”
Gazze’deki yıkımın hedefinde Hamas değil, siviller olduğunu net bir şekilde dile getiren Salem, uluslararası toplumun sessizliğine tepki gösteriyor:
“55 binden fazla insan öldü. 18 bin çocuk hayatını kaybetti. Bunlar Hamas üyesi mi? Hayır. Bu savaş, bir halkın yok edilmesi savaşıdır.”
Salem’in şu sorusu ise dünya kamuoyuna bir tokat gibi çarpıyor:
“Bizi korumak için sarışın ve mavi gözlü mü olmamız gerekiyor?”
Açlıktan ölen çocukların çığlığı: “Yiyecek yok, su yok”
Gazeteci Salem’in konuştuğu Eman Sani, üç çocuğuyla birlikte yaşadığı çadırda, kelimelerle anlatılamayacak bir çaresizlik içinde.
“Çocuklarım gözümün önünde açlıktan ölüyor. Allah ne zaman rızık verecek diye dua ediyorlar.”
Bir bebeğe yalnızca suyla bakabildiklerini söyleyen Sani, temiz suya, gıdaya, bebek bezine, mamaya erişimlerinin sıfır olduğunu belirtiyor.
“Açlıktan uyuyamıyorlar. Su yok. Bebekler için kumaş parçası kullanıyoruz. Sadece hayatta kalmaya çalışıyoruz.”

