İç siyasette de, dış siyasette de geçerliliğini hiçbir zaman kaybetmeyen bazı kurallar vardır. Eğer bu kuralara uyulan bir politika izlenirse, hem içte, hem de dışta başarılı olunacağından şüphe etmemek gerek.
Nedir bu kurallar derseniz bazılarını şöyle bir sıralayalım:
Karşındakine hiçbir şekilde kin ve nefret duyguları beslemeyeceksin.
Yine karşındaki ile dost geçinmenin yol ve yöntemlerini arayacaksın.
İçte ve dışta başarılı olabilmek için kendi çıkarlarını göz ardı etmeden karşındakinin de bazı beklentilerinin olacağını düşünerek hareket edeceksin.
Bazı konularda yanılabileceğini düşünecek ve adımlarını da buna göre atacaksın.
Bilgiye deneyime ve liyakate önem vereceksin.
Güvenilir olacaksın. Söylem ve eylemlerinde bu kuralı unutmadan adımlar atacaksın.
Dostluk kurasın ki; hasımlarının sayısı azalsın.
Bu kuraları elbette ki çoğaltmak mümkündür.
Ama şimdilik bunlar bile yeterde artar.
Bugün dış ilişkilerde ne durumda olduğumuza ve neler yapmamız gerektiğine şöyle bir bakalım?
Sert hareketler ve sözlerle, bir doğru vardır oda benim doğrumdur anlayışı ile çizilen yol haritasına göre adımlar atıldığı takdirde, olumlu bir sonuca ulaşmanın mümkün olamayacağı aşikârdır.
Geçtiğimiz ay içersinde önemli bir tarih vardı: 24 Nisan
Emperyalist ülkelerin ve kendi çıkarlarını düşünerek emperyalist ülkelerle birlikte hareket eden ülkelerin yapay olarak sahiplendikleri soykırım yalanının yine 24 Nisan’da sahneye çıktığı görülmüştür.
İç siyasette kendine destek olmaları için verilen sözlerin uygulamaya konulduğu 24 Nisan’da, ABD Başkanı Biden’in soykırım ile ilgili sözleri oldukça dikkat çekici olmuştur.
Biden yaptığı açıklamada, 1915 olayları nedeniyle Ermenilerin soykırıma uğradıklarını ifade ederek uğranılan kayıplardan dolayı üzüntü duyduğunu açıklamak suretiyle ABD’deki Ermenilerin desteğinin sürmesini arzuladığını ifade eder şekilde bir yol haritası çizmiştir.
Ancak bilinen bir hususta vardır: Gerçeklerin hiçbir şekilde üstü kapatılamaz.
1915 yılında Ermenilerin soykırıma uğramadığı, aksine Osmanlı devletine karşı Ermenilerin bir ayaklanma hareketi başlattığı ve bunun sonucu olarakta karşılıklı kayıpların verildiği tarih belgelerinde yerini almıştır.
Elbette ki zaman içinde, gerçek ortaya çıkacak ve ermeni soykırımının olmadığı anlaşılacaktır.
Ancak bugüne geldiğimizde, Biden’in bu açıklamasına karşı bize sadece Azerbaycan devletinin destek verdiğini ve başkaca bir destek veren ülke olmadığını görüyoruz. Eğer başka ülkelerde destek vermiş ve gözümüzden kaçmış ise onları da bu destekçiler arasına katıyoruz.
Bugüne kadar dünyanın çeşitli ülkeleri soykırımı tanıdıkları yolunda açıklamalar yapmışlar, kararlar almışlardır.
Bilinmelidir ki; bunların hiçbiri Türkiye cumhuriyetinin dimdik ayakta durmasına engel olamamıştır.
Ancak insan yinede üzülüyor, neden bu kadar yalnızız diye.
İşte bu durumda akla iç ve dış politikada unutulmaması gereken bazı kurallara uyulup uyulmadığı sorusunu sorgulamak geliyor.
Son günlerde özelikle komşularımızla aramızdaki sorunların dostane bir şekilde çözümü için, diplomasinin devreye sokulduğunu ve bu doğrultuda çalışmalar yapıldığını memnuniyetle görüyor ve izliyoruz.
Eğer diplomasi bir yana itilmez ve aksine bir tutum izlenme yoluna gidilmez ise, kısa sürede bu atılımın başarılı olacağı ve olumlu sonuçlarının alınmaya başlayacağı akıldan uzak tutulmamalıdır.
Bu nedenle kimse umutsuzluğa kapılmasın. Sonuçta diplomasinin gerekleri yerine getirildiği takdirde, başarılı çıkmamak ve dost ülke sayısını artırmamak için hiçbir nedenin ve gerekçenin olamayacağı bilinmelidir…
YORUMLAR