Noel’e Umudunu Etiketledi
“Çok bilinmese de, Antakya’da Noel sofralarının baş tacı, orucun açıldığı Noel günü bolca yapılan ve yılbaşına kadar yenen çorbalardır…” Antakya’da yaşanan Noel’den geriye kalanlardayız bugün. Hem geleneğinde, hem lezzetinde, hem de birleştirici gücünde.
Yılın bu vakitleri, birçok Hıristiyan toplum için Noel vakti… Dini anlamanın yanı sıra, Noel’de aile ile bir araya gelmek, özellikle Türkiyeli Hıristiyanlar için toplumsal aidiyet hissini pekiştiren kültürel bir aktivite ve sahip olunan etno-dinsel kültürel mirası yaşatmanın bir aracı. Bu kültürel mirasın da pekiştiği en samimi ortam, takdir edersiniz ki bayram sofralarıdır.
Bundan sonrasını, Antakyalı Ortodoksları merkezine alan Nehna.Org haber sitesinin Yazarları, Anna Maria Beylunioğlu ve Melisa Tambay sürdürsün…
“Aslında Noel’de, aile yemeklerinin öncesinde, yılın bu son bayramına yaklaşırken, Kasım ayının ortalarından itibaren mutfaklarda hummalı bir çalışma başlar.15 Kasım’da başlayıp 24 Aralık akşamı son bulan, hayvansal gıdadan uzak durulan bir dönem olan Noel orucu öncesinde, özellikle kiliselerde perhiz yemekleri verilir. Bugün özellikle Antakya’da bu gelenek sürdürülüyor. Herkes oruç tutmasa da, insanlar, bu yemek günlerinde kiliselerde bir araya geliyor.
Birçok Hıristiyan topluluk gibi biz de Aralık ayı başında Noel Ağacı süsleriz. Eskiden 6 Aralık gününe denk gelen Aziz Nikola Bayramı’nda evlerde Noel ağacı kurulurken, bugün artık Kasım sonu-Aralık başı ağaç kurmaya başlayan bizim gibi sabırsızlar da var.
Bugünlerde, çoluk çocuk tüm aile bir arada ağacı kurarken, ‘Noel ruhu’ diyebileceğimiz bir heyecan yayılmaya başlar desek, abartmış olmayız. Bu dönemi özel kılan bir diğer ritüel de -eminiz bunu yapan aileler halen vardır- Noel Baba’nın gerçekten yaşadığına inandırdığımız çocuklarımıza, Noel Baba’dan ne istediklerini anlamak için mektup yazdırmaktır. Yine bu dönemde, Noel gecesi ağacın altını dolduracak hediyeleri yavaş yavaş almaya başlarız.
Tüm bu hazırlık, bazı yerlerde 24 Aralık akşamı, kimi yerlerde 25 Aralık sabahında kilisede yapılan ayinden sonraki öğle vakti içindir. Bu öğlen veya akşamda aileyle geçireceğimiz vaktin en önemli kısmını, kuşkusuz Noel sofraları oluşturur.
Antakyalı Ortodoksların Noel sofralarında yer alan birçok yemek, her ne kadar yılın farklı vakitlerinde ara ara yapılabiliyor olsa da, o gün ayrı bir özenle yapılır. Dolayısıyla Noel yemekleri, bir hafta önce tekrar gözden geçirilir, alışveriş listesi özenle hazırlanır, malzemeler yavaş yavaş alınmaya başlar. Bir yandan da kimin hangi mezeyi yapacağı, içli köfteleri kimin oyacağı konuşulmaya, görev paylaşımı yapılmaya başlanır.
Yılın bu zamanı, yurtdışında yaşayan akrabaların da sıkça memlekete ziyarete geldikleri bir dönem olduğundan, bu sofralar daha da özenle hazırlanır diyebiliriz.
Çok bilinmese de, Antakya’da Noel sofralarının baş tacı, orucun açıldığı Noel günü bolca yapılan ve yılbaşına kadar yenen çorbalardır. Bu çorba, bazı yerlerde borani, bazı yerlerde tuzlu yoğurtla yapılan lebeniye, bazı yerlerde ise tarhanayla yapılan, içerisine içli köfteler konulan çorba olan kişk olur. Özellikle Arap Alevilerin sıkça yaptığı Kişk’in, Samandağ’daki Ortodoksların Noel ritüelinin bir parçası olması, bir kültürel geçişliliğe işaret ediyor. Altınöz’ünde bu geleneği yaptığını söyleyen aileler mevcut olsa da, bazı aileler, bu çorbanın Samandağ’ın bir adeti olduğunu söylemektedir. Bu tartışma bir yana dursun, maalesef ki, Kişk, bugün unutulmaya yüz tutmuş bir yemek.
İsa Mesih’in doğumunu kutladığımız bugün, bizi biz yapan, aidiyetimizi hatırlatan kültürel pratikleri bir bütün olarak hissettiğimiz bir gün. Ağacın altında ailecek bir araya geldiğimiz, birbirimize ufaklı büyüklü hediyeler aldığımız, Noel sofraları etrafında aidiyetimizi pekiştirdiğimiz bir gün.
Noel sofralarındaki bu yemekler bugün dünyanın neresinde olsun, Antakyalı Ortodoksları bir araya getirmeye devam ediyor ve Noel’i onlar için daha anlamlı kılıyor.
Tamer Yazar