Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Gelin Canlar Bugün “Gadir” Diyarına Gidelim ve “Hum” Gölcüğünde Yüzelim

Dünyanın birçok yerinde her

Dünyanın birçok yerinde her kültürün değişik gelenek görenekleri vardır. Dinsel törenler, dini ve milli bayramlar bazılarıysa gelenek göreneklerle harmanlanmış özel kutlamalardır. Birçok farklı inanç kültürüyse zengin çeşitliliğiyle yaşatılarak taşınan ve gelecek kuşağa aktarılan en önemli değerlerdir.
Öncelikle geçmişten bugünlere kadar gelen GADİR-i HUM – GADİR HUM BAYRAMI hakkında kısa bir bilgi edinelim.
“GADİR” ASLINDA BİR MEVKİ’NİN, “HUM” İSE MEKKE’YLE MEDİNE ARASINDA BİR GÖLCÜĞÜN ADIYMIŞ. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed s.a.v hicretinin 10. Yılında Mekke’de Haccet-ül Veda- son veda haccını yaptıktan sonra Zilhicce ayının 18. günü Medine’ye büyük bir kalabalıkla dönerken Medine, Irak ve Mısır yol çatısına yani Hum gölcüğünün veya nehrin yanına geldiğinde etrafındaki kabalığa hitaben kendisinden sonra yerine geçecek halifeyi seçmek için bir deve semerinin üzerine çıkarak “Size iki emanet bırakıyorum. Biri mukaddes kitabımız Kuran-ı Kerim diğeri Hz. Ali” diye buyurmuş. Bunun üzerine orada bulunan Eshab-ı Kiram ve diğerleri Hz Ali’yi tebrik etmişler.Eskiden Mekke’ye gidenler bu gölcükte yıkanmadan Mekke’ye girmezlermiş.
Belki de vasiyet o zamandan kalma bir adet. Uyulup uyulmadığı tam olarak bilemeyiz. Birçok şey gibi zaman içinde değişim dönüşümle önümüze kadar yöresinde yaşatılan şekliyle geldiği ve üzerine çok şey söylenen bazı önemli konular üzerine yazmak için akademik bir kaynağımız olmadığı için yöresindeki bayram kutlamalarında gördüğümüz kadarıyla aktarabiliriz. Kültürünü yaşayarak tanıtan Samandağ-Uzunbağ Eski Belde Belediye Başkanı Mehmet Süt ve ailesi en önemli kaynağımız. Çeşitli açıklamalar ve farklı görüşlere saygı duyarak böyle konuları yazmak biraz hassaslık gerektirdiği için konunun direk içine giremeyeceğimiz gibi dışında da kalmamalıyız çünkü aynı dünyayı paylaşıyoruz ve en azından bizlerde bilmediğimiz kültürel değerleri sayelerinde öğreniyoruz.
KURBAN BAYRAMININ GADİR HUM BAYRAMIYLA ÖNEMLİ BİR BAĞLANTISI VAR.
Birçok ülkede ve özellikle Arapların yaşadığı bölgelerde Kurban bayramı bir gün öncesinden kutlanmaya başlar fakat Gadir Hum bayramı Suriye, İran, Irak gibi birçok ülkede ve hatta Suudi Arabistan!da yaşayan Şii mezhebinde de farklı şekillerde kutlanıyormuş. Bazı ülkelerde Gadir Hum bayramı ikramsız kutlanırmış fakat ülkemizde Kurban bayramı geldiği gibi özellikle Nusayri Alevilerinin büyük çoğunluğunun yaşadığı Antakya’da öyle büyük bir hazırlık yapılır ki evler, ocaklar her şey baştan aşağı temizlenir ve bir hafta boyunca süren büyük bir hazırlıktan sonra GADİR-İ HUM BAYRAMINI KUTLAMAYA HAZIRLANIRLAR.
Ocak sahibi olanlar, durumu iyi olanlar veya atalarının miras kalan geleneklerini sürdürmek isteyen kuşaklar erkek dana alarak hazırlığa başlarlar çünkü yöresel baş yemekleri HİRİSİ-ETLİ AŞURE’yi yapmak öyle kolay bir iş değildir ve ölçü olarak bir kg buğdaya üç kilo et koymaları gerekir. Samandağ’ın birçok yerinde bu ölçüye uyulduğunu gözlerimizle gördük. Hazırlık yapacak kadın veya erkekler özenle seçilir ayrıca Hirisi kazanının başındaki kişiler toplumda sayılıp sevilen, yüz kızartıcı suça bulaşmamış ve aşikâr bir şekilde büyük günah işlememiş kişilerden seçilmektedir.Tertemiz elbiseleri ve abdestleriyle işin başına geçerler.Genellikle erkekler Hirisi’nin başına, kadınlar ise sac ekmeği, yeşil veya kuru fasulye, bulgur pilavı, pirinç çorbası, salata gibi yemekleri hazırlarlar.

Hatay yöresinin büyük bölümünde özellikle Samandağ gibi birkaç ilçede böyle ikramlar sadece Gadir Hum bayramına özel değildir. Yıl boyunca üç aylar girdiğinde hayırsever kişiler tarafından paylaşılan eski-yeni takvimlerine göre Hz. Muhammed’in doğum günü, Atatürk’ü çok sevdikleri için Cumhuriyet bayramı gibi özel ve güzel günlerde Kuranlarını okuduktan sonra kazanlar dolusu Hirisilerini pişirerek bereketli sofra kurarlar yada gelene gidene özel kaplar içinde ekmekle dağıtırlar.
2018 YILINDA 29-30 AĞUSTOS GÜNÜNDE KUTLANACAK OLAN GADİR HUM BAYRAM GÜNÜ TÜM ŞEHİRDE DÜKKANLAR KAPANIR ve SÜNNİSİNDEN ALEVİSİNE, MUSEVİSİNDEN HRİSTİYANINA KADAR ŞEHRİN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU BU KURALA UYARAK BAYRAM SOFRALARINA AKIN EDERLER.
Bir hafta boyunca süren tüm hazırlıktan sonra Bayram günü tüm işler bırakılarak gencinden yaşlısına evin çocukları da dahil olmak üzere ailece ilk önce mezarlıkları ziyaret ederler.Bu değişmez bir gelenektir. Böylece inanç ritüeline katılanlar ellerinde reyhan çiçeğiyle önce Antakya’nın en önemli iki ziyaretine yani Samandağ’da denizin hemen kenarında bulunan Hz Hızır a.s türbesine veya şehrin içinden Habibi Neccar dağında bulunan Sultan Hanım türbesine kadar saatlerce yürüyerek hatta koşarak çıkarlar. Ziyaretlerin etrafında dilek ve dualarla birkaç tur attıktan sonra adaklarını adarlar ve Bahur bitkisini yakarak türsüyü koklarlar.Çocukların Kuranı Kerimi öpüp başlarına koymalarıysa görülmeye değer bir saygıdır. Ayrıca Kaynak kişi olan Eski Belde Belediye Başkanımız Mehmet Süt geçmişte olduğu gibi bugün bile yüzlerce kız ve erkekten oluşan çocuklara okullar tatillerinde Kuranı Kerimi sevgisini aşılamak için geleneksel bir şekilde öğretmeye devam ediyorlar. Bazı büyüklere bir konu hakkında bir şey sorduğumuzda bizim bile bilmediğimiz ayetleri açıklamalarıyla birlikte cevap veriyorlar.
İŞTE GADİR MEVKİSİNE GİDİP HUM GÖLCÜĞÜNDE YÜZDÜK VE SOFRALARINDA DOYDUK.
Hayırsever insanların ikramlarını Allah kabul etsin ve böyle bir gelenek sonsuza kadar sürsün hiç bitmesin.
Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ün doktorların kalkmayacaksın dediği halde benim şahsi meselem dediği Hatay için “Kırk asırlık Türk yurdu yabancı elinde esir kalamaz” diye çizmelerini giyinerek o sıcağın altında saatlerce askerlerle çalışması Hatay’da en sık anlatılan şey. İşte Hatay’la Atatürk’ün böyle bir bağlılığı var zaman zaman kazanları Atatürk için kaynatıyorlar.
Bizlere canını bile vermekten kaçınmayan Atamız ve şehitlerimize bu vatan ve millet her daim minnettar.
Keşke Atamız yaşasaydı da hayır kazanlarının ilk günkü gibi eksilmeden artarak kaynadığını görebilseydi ve şu kurulan sofralara otursaydı.
YOLUN AÇIK OLSUN GÜZEL TÜRKİYE’M.

Deniz Kakanaş
www.toplumgelistirme.tv