Seçim tarihi yaklaştıkça siyaset dünyasındaki hareketlilik artıyor. Bu hareketlilik nedeniylede zaman zaman etrafı büyük toz bulutları kaplıyor. Göz gözü görmez bir hale geliyor.
Böyle olunca da siyasiler bazı yanlışlar yapıyor, bazı hatalı söylemlerde bulunuyorlar. Elbette ki bu yanlışın ve hatanın oluşturduğu zararları siyasiler çekiyor ama bunun etkisi vatandaşa da yansıyor.
Bu nedenle de siyaset sahnesinde söz sahibi olanların hareketlerine dikkat etmesi gerekiyor.
İktidarda bulunanlar yapılacak seçimde sandıktan yeniden başarılı çıkabilmek için yol ve yöntem arıyorlar.
Muhalefet kanadında bulunanlar ise, iktidar olabilmek ve yeni oluşacak yönetimde söz sahibi olmak için büyük bir arayış içine giriyorlar.
Anket sonuçları açıklandığında iktidar kanadının inişte olduğu, buna karşılık muhalefet kanadının ise yükseliş trendine girdiği görülmektedir.
Var olan seçim sistemine göre, Türk tipi başkanlık sistemi gereği Cumhurbaşkanı olabilmek için birinci turda %50+1 oy alınması zorunluluğu vardır.
Ne yapılırsa yapılsın, hangi yola başvurulursa başvurulsun birinci turda iktidar kanadının %50+1 oyu sandıkta elde edemeyeceği anlaşılıyor. Bu nedenle de seçim sisteminde değişiklik yapılması yolunda arayışların başlatıldığı gelişmelerden anlaşılmaktadır.
Mevcut sistemin Cumhur ittifakını oluşturan partilerde, hem bir arayış hem de bir görüş ayrılığı oluşturduğu anlaşılmaktadır.
Cumhur ittifakını oluşturan partilerden AKP, bu inişi durdurabilmek ve yeniden Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanabilmek için Cumhur ittifakı dışındaki partilerden destek arama veya birinci turda gerekli olan %50+1 çoğunluk yerine daha az bir çoğunluk gerektirecek olan sistemin yaşama geçirilmesi için görüşmeler yapmaktadır.
Bu arada mevcut sistemin yaşama geçirilmesi yolunda gerekli yasal değişikliklerin yapıldığı dönemde, sistemin sakıncalar doğuracağı ve bu nedenle de %50+1 çoğunluk sistemine geçmenin yararlı olmayacağı görüşünde olanlar, iş işten geçtikten sonra söylemlerini yüksek sesle dillendirmeye ve o zamanki görüşlerini açıklamaya başladılar.
Oysaki bu söylemleri ve görüşleri daha o zaman açıklamaları ve sakıncalı durumu yüksek sesle dile getirmek suretiyle oluşacak tabloyu gözler önüne sermeleri gerekir idi.
Bunu yapmayanların bugün ortaya çıkarak sistemin zararlarını daha biz o zamanlar söyledik, uyarı görevimizi yerine getirdik demek suretiyle kendilerini sorumluluktan kurtarmaya çalışmaları kabul edilebilir bir mazeret değildir.
Bu hususu belirttikten sonra; gelelim %50+1 konusunda yapılmak istenen arayışlara.
Deniyor ki %35 olsun. %40 olsun. %45 olsun….
Hangi rakam olursa olsun, çöküşün, oy oranındaki aşağıya doğru gidişin önünün alınması mümkün değildir.
Nitekim anket sonuçları da bunu gösteriyor.
Yeter ki muhalefet kanadı büyük bir hata yapmasın, büyük bir yanlış yol izlemesin.
Oy oranındaki inişin nedenleri arasında ekonomideki kötüye gidişinde ilk sıralarda yerini aldığı hatırdan uzak tutulmamalıdır.
Eğer ekonomideki sorunlar, iktisat kanunları doğrultusunda çözülmeye çalışılırsa, enaz birkaç yılın geçmesini beklemek gerekir.
İktisat kanunları yerine, benim bildiğim doğrudur ve o doğrultuda kararlar alınacak, adımlar atılacak anlayışıyla hareket edilirse, ekonomik krizin çözülmesi, uzun zaman dilimine bağlı olacak bir buhrana dönüşecektir. Zaten buhrana da dönüşmek üzeredir.
Bu hususlar göz önünde tutularak, eksiksiz demokrasinin tüm kurum ve kurallarının işlediği bir sistemi yaşama geçirmek için el birliği ile çaba sarf edilmeli, demokrasilerde iktidar ile muhalefet görevlerinin gelip geçici olduğunun, kabul edilmesi suretiyle bir yol haritası çizilmesi gerektiği görülüp anlaşılmalıdır…
YORUMLAR