Yönetim biçimleri içerisinde özgürlükçü parlamenter demokratik sistemin, bireylerin ve ulusların yararı açısından en uygunu olduğu tecrübelerden anlaşılmıştır.
Bu nedenledir ki; güçlendirilmiş parlamenter sistem, dünyanın demokrasi ile yönetilen ülkelerinin hemen tamamında kabul görmekte ve uygulanmaktadır.
Ülkemizde de, yaklaşık bir asra aşkın süredir uygulanmakta olan parlamenter sistem giderek güçlendirilmek suretiyle, demokrasinin tüm kurum ve kurallarını bünyesinde toplayacak bir konuma gelmiş iken, birden bire Türk tipi başkanlık sitemine geçildi.
Aradan geçen kısa süre içerisinde de, bu sisteminin giderek tek adam rejimine dönüşebileceği emarelerinin ufukta görülmeye başlanması nedeni ile yeniden güçlendirilmiş parlamenter siteme dönülmesi yolunda görüşler açıklanmaya, seslenişler ise duyulmaya başlandı.
Bugün için ülkemizde uygulanan sistemin, parlamentoyu tamamen devre dışı bırakacak bir konuma gelmekte olduğu görülmektedir.
Yine bu sistemler ile birlikte kuvvetler ayrılığı ilkesi yerine kuvvetler birliği ilkesinin yaşama geçirilebileceği endişeleri de artmaktadır.
Tek adam anlayışı ile ülkenin yönetilmesinin, tehlikeleri ve zararları zaman içerisinde yapılan uygulamalarda ve konuşmalarda kendini göstermeye başlamıştır.
Böylesi bir durumda, demokrasinin tüm kurallarının eksiksiz uygulandığını söylemek mümkün değildir.
Dünyanın hiçbir yerinde tek adam yönetiminin ve tek adamın attığı adımların, aldığı kararların, söylediği sözlerin tümüyle yararlı ve geçerli olamayacağı görülüp anlaşıldığı için, güçlendirilmiş parlamenter sistemin devamı yolunda neredeyse bir görüş birliğine varılmıştır.
Bu görüş birliği doğrultusunda da, demokrasi ile yönetilen ülkelerin ezici bir çoğunluğunda da, güçlendirilmiş parlamenter sistem uygulanmaktadır. Az sayıda başkanlık sisteminin uygulandığı ülkelerde de, parlamento etkinliğini aynen korumakta ve güçlendirilmiş parlamenter sistemin tüm kurum ve kuralları o ülkelerde aynen varlığını sürdürmeye devam etmektedir.
İşte demokrasi ile yönetilen ülkelerde durum bu merkezde iken, bizde de yeni bir deneme yoluna gidilmek istenmiş, ancak bunda başarılı olunamadığı kanısı giderek yaygınlaşmaya başlamıştır.
Son günlerdeki gelişmeler, atılan adımlar, söylenen söylemlerde bu sisteme karşı olanların görüşünü kuvvetlendirmekte ve doğrulamaktadır.
Hatırlayacaksınız, kısa süre önce termik santral bacalarına filtre takılması yolunda parlamentoda kabul edilen ve tepkiler üzerine veto edilen yasa ile ilgili gelişmeyi.
Daha bunun üzerinden uzunca bir süre geçmeden Simit Sarayı diye adlandırılan bir şirketin, Ziraat bankasının bir kurumu tarafından satın alınması yada bu şirkete ortak olunması olayını ve tepkiler üzerine bu satın alma yada ortak olma olayından vazgeçilmesi yolundaki söylemleri.
Kamuoyundaki genel kanı, uçan kuştan dahi iktidarın başının haberdar olduğu ve ondan habersiz bir kuşun dahi uçamayacağı yolundadır.
Böyle olunca da, var olan sistem gereği tek kişinin kararına göre adımların atıldığı, atılan bu adımlardan yine tek kişinin kararına göre de dönülmekte olduğu kanısı giderek güçlenmektedir.
Yine son günlerde bir jest kelimesi medyada dolaşmaya başlamıştır.
Bildiğimiz kadarıyla jest, insanın kendi varlığından veya kendinden verdiği ödündür. Devlet hazinesinden veya kişinin kendisi dışındaki kurum veya kuruluşlardan verilecek ödünler hiçbir şekilde jest olarak adlandırılamaz.
İşte bu gerçeğe rağmen, asgari ücret görüşmeleri sırasında varılacak karardan sonra, gerekirse bir jest yapılacağı yolundaki söylemlerde sistemin sakıncalarını ortaya çıkarma bakımından oldukça dikkat çekicidir.
Bu ve buna benzer kararlardır ki; şuanda yürürlükte olan sistemin yerine, güçlendirilmiş parlamenter sistemin yeniden uygulamaya konulmasının, demokrasimiz açısından çok doğru ve yararlı olacağı kanısının toplumun hemen hemen tamamında yer etmesine enden olmuştur.
İleriki günlerde, bunun daha da yaygınlaşacağı ve kısa süre içerisinde de yasal düzenlemeye gidileceği kanısındayız…
YORUMLAR