Gerçek Gizlenemez…

Gerçek; Hiçbir zaman sonsuza kadar gizlenemez. İstenildiği kadar üstü örtülmeye, gizlenmeye çalışılsın, eninde sonunda su yüzüne çıkacak, bakış açısına göre sevimli ya da sevimsiz yüzünü gösterecektir.

Gerçeği gizlemeye çalışanlar için elbette ki su yüzüne çıktıktan sonraki görünümü sevimsiz olacaktır.

İster sevimli, ister sevimsiz bir görünüm arz etsin. Gerçek, gerçektir ve gizlenmesi mümkün değildir.

Bu dünya üzerinde geçerli olan bir kuraldır.

Dünyanın çeşitli bölgelerinde, çeşitli ülkelerinde ve devletlerinde uygulanan rejim hangisi olursa olsun, gerçeğin gizlenemeyeceği kuralı aynı şekilde varlığını gösterir ve eninde sonunda su yüzüne çıkmak suretiyle onu toplumdan gizlemeye çalışanları yerle bir eder.

Teknolojinin bu denli geliştiği bir ortamda, dünyanın en ücra köşesinde bile olanlar anında görülüyor, duyuluyor ve okunuyor.

Bu nedenle hiçbir şeyin gizli kalması, hiçbir şeyin toplumdan saklanması ve hele hele değiştirilerek toplumun gözünün sonsuza kadar boyanması mümkün değildir.

Eğer bir ülkede ekonomik kriz var ise, bunu yok göstermek elbette mümkün olamaz.

Belki belli bir süre alınan geçici tedbirlerle, toplumun gözünün boyanması suretiyle kriz yokmuş gibi gösterilir, ama sonunda gerçek acı yüzünü ortaya çıkartmak suretiyle bu yola başvuranlara, felek sillesini en ağır bir şekilde vurur.

Ekonomide durum böyle olduğu gibi, diğer konularda da durumun bundan farklı bir yanının olmadığı bilinmelidir.

Örneğin: Dünyada devamlı bir ileriye gidiş arayışı vardır.

Çağdaşlık hiçbir zaman durağan değildir.

İleriye, daima ileriye doğru giden bir çağdaşlık anlayışı bulunmaktadır.

İşte; çağdaşlığı yakalayabilmek ve durağan olmayan bir anlayış ile ileriye, daha ileriye gidebilmek için yapılan çalışmaları, buluşları, ortaya çıkan yeni hareketleri gizlemek suretiyle, toplumu bunlardan habersiz kılmak elbette ki uzun bir süre için mümkün olamaz.

Eninde sonunda gerçek ortaya çıkar ve onu gizlemek isteyenlere gereken dersi, en ağır bir şekilde verir.

Siyasi rejimlerde de durağanlık söz konusu değildir.

Kabul edilen her rejimin, zaman içinde ortaya çıkan eksiklerinin giderilmesi ve daha da iyiye götürülmesi yolunda arayışlar olur ve bu arayışlar sonunda elde edilen bulgularda yaşama geçirilir.

Ama hiçbir zaman, bulunulan ortamdan geriye doğru gidiş söz konusu olamaz.

Siyasi rejimlerde de daima ileriye ve çağdaşlığa doğru bir yürüyüş söz konusudur.

Geriye doğru adımlar atılmasını isteyenler elbette ki bulunulabilir. Bu düşünceye sahip olanlar, belki zaman içerisinde kendilerine kısa bir süre için uygun bir ortamında oluştuğunu zannedebilirler. Hatta bu ortamın oluştuğunun işaretlerini geçici bir süre için görebilirler. Ama nasıl ki suyun akış yolu değiştirilemezse, ileriye ve aydınlığa doğru gidişinde yolu hiçbir zaman değiştirilemez.

Suyun yolu değiştirilmek istendiği takdirde, doğa en ağır bir şekilde bunun hesabını sorar. Sonunda su yolunu bulur.

İşte bunun gibi, siyasi rejimlerde de daima ileriye, çağdaşlığa, aydınlığa doğru bir ilerleyiş vardır. Bunu tersine çevirmek imkânsızdır.

Buda bir gerçektir.

Bu gerçeği de gizlemeye çalışanlar sonunda elbette ki hüsrana uğrayacaklardır.

Bu nedenle, gerçeğin hiçbir şekilde gizlenemeyeceği, üstünün örtülemeyeceği hususunu hatırlamak suretiyle hareket etmenin, her birey için vazgeçilmez bir kural olduğu bilinmelidir.

Gerçek, gerçektir. Üzerinden yıllar geçse de bunu değiştirmek, tersine çevirmek mümkün değildir.

Bunu böylece bilerek hareket edildiği takdirde, tarihe düşülen notun olumlu olacağı ve bundan sadece o notun düşülmesine sebep olanların değil ,tüm insanlığında yarar göreceği unutulmamalıdır….

[email protected]