Beklenen gün geldi. Pazar günü seçmenler sandık başına gitmek suretiyle ülkenin geleceğinin şekillenmesine neden olacak anayasa değişikliği paketi ile ilgili olarak yapılan referandum için oylarını kullandılar.
Bundan önce birçok defa yazdığımız gibi bu referandum kampanyasına anayasa değişikliği paketine karşı görüş sahibi olanlar, spor deyimi ile maça en az 1-0 yenik başlamışlardır. EVET, doğrultusunda görüş sahibi olanlar iktidarın bütün olanaklarını kullanmak suretiyle kampanyalarını yürüttüler. Ama buna rağmen HAYIR doğrultusunda kampanya yürütenler,gerekçeleri kuvvetli ve inandırıcı olduğu için aradaki farkı kapatarak öne geçme imkânına sahip oldular.
Nitekim Pazar günü sandığa atılan oylarda da bu husus kendini gösterir oldu. Oyların sayımına başlanacağı sırada YSK’nın aldığı bir karar birçok şeyin değişmesine ve yapılan referandumun sonuçlarının tartışılır hale gelmesine neden olmuştur.
YSK, tasniflerin başlayacağı sırada, 298 sayılı “seçimlerin temel hükümleri ve seçim kütükleri hakkındaki” kanunun 98. maddesine açıkça aykırı olan bir karar almak suretiyle seçim sonuçlarının tartışılır hale gelmesine neden oldu. YSK’nın aldığı karara göre “dışarıdan getirildiği kanıtlanmadıkça mühürsüz oy pusulaları ve zarfların geçerli sayılması” ön görülüyordu.
Böylesine garip ve içe sindirilmesi zor bir kararla karşı karşıya kalındığında herkeste bir şaşkınlık, bir tedirginlik , ne oluyor,düzgün giden bir oy verme işleminin sonunda neden böylesine yasaya aykırı bir karar alınabiliyor soruları sorulmaya başlandı.
Bu tedirginlik ve endişe devam ederken, YSK’nın kararı doğrultusunda mühürsüz oylar ve zarflar geçerli sayılmak suretiyle sayım yapıldı ve referandumun seyiri değişti.
Sonuçta, EVET oylarının %51 civarında, HAYIR oylarının ise % 49 civarında olduğu Anadolu ajansı tarafından geçilen haberlerden anlaşıldı. Daha YSK seçim sonuçlarını ilan etmeden de “Balkon konuşması” gerçekleştirildi.
Elbette ki her oy kullanma süreci sonunda yapıldığı gibi bu kez de itirazlar yapılacak. Ancak tecrübeler bize gösteriyor ki, YSK’nın verdiği kara doğrultusunda yapılan oy sayımının değişmesi hemen hemen imkânsız gibidir.
Bu durumda Pazar günü yapılan halk oylamasında EVET oyları kıl payı ile de olsa çoğunlukta olmuş ve anayasa değişikliği paketi kabul edilmiştir.
Şimdi bundan sonra yapılması gerekenler düşünülmelidir.
Bu referandumda HAYIR doğrultusunda kampanya yapanlar her türlü eşitsizliğe ve engellemelere rağmen başarılı bir kampanya gerçekleştirmişler ve olumlu sonuç almışlardır.
“Uyanış başlamıştır. Bunu engellemek ve yeniden uykuya yatılmasını sağlamak oldukça zordur.”
Referandumun sonuçlarına baktığımızda ilginç görüntüler ortaya çıkmaktadır.Başta üç büyük şehrimiz İstanbul, Ankara ve İzmir olmak üzere, hemen hemen tüm büyük şehirlerde HAYIR oylarının önde olduğu açık bir şekilde görülmektedir.
AKP ile MHP’li yıllardır belediye başkanlarının bulunduğu birçok ilde yine aynı şekilde HAYIR oyları öne çıkmıştır.
Bunlar seçmenin bir uyarısıdır. Tıpkı 7 Haziran seçimlerinde olduğu gibi bu referandumda da, seçmen uyarı görevini yerine getirmiştir. Bu uyarıdan gereken ders alınmalı ve sağduyu öne çıkartılmak suretiyle kararlar verilmeli, adımlar atılmalıdır.
Referandum nedeniyle yurttaşlarımız neredeyse iki kampa ayrıştırılma yoluna girilmiş idi. “İşte bu ayrışmayı ortadan kaldırmak, birlik ve beraberliğin sağlanması için her türlü çabayı göstermek, başta iktidar partisi olmak üzere tüm siyasi partilerin ve sorumluluk mevkiinde bulunanların görevidir. ”
Eğer bu uyarıdan yeterince ders alınır ve seçmenin verdiği görev hakkı ile yerine getirilir, ayrışma yerine birleşme, kaynaşma yoluna gidilirse, bilinmelidir ki bundan ülkemiz çok büyük yararlar sağlayacaktır.
Ülkenin geleceği açsından, çocuklarımızın, torunlarımızın yarınlarının aydınlık, mutluluk ve huzur dolu olabilmesi için her türlü kişisel beklentilerin, hırsın , ihtirasın ötelenmesi suretiyle sağduyu ile hareket edilmeli ve aklı selimin gerekleri yerine getirilmelidir.
“Bilinmelidir , bu referandum ile ne EVET doğrultusunda görüş sahibi olanların zafer çığlıkları atmasını, ne de HAYIR doğrultusunda görüş sahibi olanların ümitsizliğe kapılmasını gerektirecek bir sonuç oluşmamıştır.”
Bunun böylece bilinmesinde ülke geleceği açısından sayılamayacak kadar çok yararlar vardır. Bizden hatırlatması…
YORUMLAR