“Türkiye’de Suriyeli Göçü ve Belediye Deneyimleri: Kitlesel Göçler, Yerel Yanıtlar” başlık çalışma; Hatay, Adana, Gaziantep, Mersin, Şanlıurfa ve İstanbul’daki sığınmacılar ile yerel yönetimlerin bu konudaki cevap yeteneğini ve performansını ortaya koydu. Hatay Büyükşehir Belediyesi Proje Geliştirme Uzmanı Sinem Malcı Tümer’in çalışma kapsamındaki mesajı ise net… “En çok ihtiyacımız olan şey hoşgörü, hiç ihtiyacımız olmayan şey ise önyargılar.”
Kasım 2014’te 190.000, 21 Temmuz 2017’de 397.047 ve 18 Mart 2020’de 438.741 Suriyeli sığınmacı rakamına ulaşan Hatay adına son değerlendirme, “Türkiye’de Suriyeli Göçü ve Belediye Deneyimleri: Kitlesel Göçler, Yerel Yanıtlar” başlık çalışma oldu. Prof. Dr. Ayhan Kaya (Göç ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı), Dr. Gül Tuçaltan (Ulusal Proje Koordinatörü, RESLOG Türkiye) ve M.A. Merve Ağca (Göç Politikaları Uzmanı, Marmara Belediyeler Birliği Göç Politikaları Merkezi) tarafından hazırlanan çalışmaya Hatay’dan destek veren belediyeler ise Büyükşehir ile Reyhanlı Belediyeleri oldu.
Hatay’daki verilere destek olan isimler ise; Hatay Büyükşehir Belediyesi Mali Hizmetler Daire Başkanı Gülseren Malcı, Hatay Büyükşehir Belediyesi Mali Hizmetler Daire Başkanlığı Strateji Geliştirme Şube Müdürü Tuba Nevin Semercioğlu, Hatay Büyükşehir Belediyesi Mali Hizmetler Daire Başkanlığı Strateji Geliştirme Şube Müdürlüğü’nde Programcı Sinem Malcı Tümer, Reyhanlı Belediyesi Strateji Geliştirme Müdürü Necip Porsnok, Reyhanlı Belediyesi Muhtarlık İşleri Müdürü İbrahim Haraç ve Reyhanlı Belediyesi Mali Hizmetler Müdürü Muzaffer Şahsuvar oldu.
Çalışmaya ekli detaylar, ara başlıklar halinde şöyle:
-TOPLAMIN %12’Sİ-
2011 yılından bu yana Suriye’de yaşanan iç savaş, Türkiye açısından önemli etkiler göstermiş ve Suriye’den komşu ülkelere doğru önemli oranda bir göç hareketi gerçekleşmiştir. Türkiye’nin Suriye ile en uzun kara sınırına sahip kenti olan Hatay ili, bu göç dalgasından önemli derecede etkilenmiş ve ilin sosyoekonomik yapısında değişiklikler gözlenmeye başlamıştır. Akrabalık ve kültürel bağların yanı sıra, coğrafi yakınlığın da etkisiyle, Hatay, en fazla Suriyeli misafir ağırlayan iller arasında yer almıştır. Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi 2018 verilerine göre, Hatay’ın toplam nüfusu 1.609.856’dır. Bununla birlikte, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü verilerine göre, 9 Temmuz 2020 tarihi itibari ile Türkiye’de bulunan 3.594.961 Suriyelinin 433.235’ine Hatay ev sahipliği yapmaktadır.
Hatay, İstanbul ve Gaziantep’ten sonra en fazla Suriyelinin bulunduğu üçüncü şehir. Öte yandan, Suriyeli nüfusun yerli nüfusa oranına bakıldığında, Hatay % 27,25 oranı ile 81 il içerisinde Kilis’ten (Kilis’te kayıtlı Suriyeli nüfusu 116.289 olup, yerli nüfusa oranı %81,40’tır) sonra ikinci, 30 büyükşehir içerisinde ise birinci sıradadır. Suriyeli sığınmacıların ilçelere göre dağılımı incelendiğinde ise Reyhanlı, Antakya, Kırıkhan, Yayladağı, Altınözü ve Kumlu ilçeleri ön plana çıkmaktadır. Suriyelilerin il toplam nüfusuna oranı ise %28 kadardır. Ülkemizde bulunan geçici koruma altındaki Suriyelilerin %12’si Hatay’da bulunmaktadır.
-HİZMETLER-
Suriye kaynaklı kitlesel göç süreçlerini mümkün olduğunca etkin bir şekilde karşılayarak, şehrin dinamiklerini bozmadan, göçmenler ile yerli halkın karşılıklı uyumunu sağlamak amacıyla, Belediye Başkanı Lütfü Savaş liderliğinde Hatay Büyükşehir Belediyesi, Suriyelilere ve tüm göçmenlere yönelik olarak projeler üretmekte ve diğer aktörler tarafından üretilen projelere de destek vermektedir.
Kitlesel göçün başladığı 2011 Nisan ayından itibaren Suriyeli göçmenler için geçici kampların hazırlanması, yol hizmetleri, içme ve kullanma suyu temini, kanalizasyon altyapısının hazırlanması, günlük iaşe desteği, göçmenlerin sağlık hizmetlerinden faydalanabilmesi için transfer hizmeti gibi pek çok hizmet Büyükşehir Belediyesi tarafından sağlanmıştır.
Suriyeli göçmenlerin, özellikle göçün ilk dönemlerinde ihtiyaç duydukları hizmetler, barınma, istihdam, içme ve kullanma suyu, kanalizasyon, sağlık, defin ve mezarlık yeri temini gibi hizmetler olmuştur. Büyükşehir Belediyesi, başta bu talepler olmak üzere, zaman içinde ortaya çıkan diğer talepleri de imkânları ölçüsünde karşılamıştır.
Suriyelilere sunulan hizmetler kapsamında; içme suyu, atık su arıtma (kamplarda atık su bertaraf hizmeti, yeni kanalizasyon şebekeleri, yeni atık su arıtma tesisleri), kamuya açık alanlara erişim (yeni yeşil alan ve parklar), sosyal yardım ve hizmetler (meslek edindirme kursları, dil kursları ve gıda yardım paketleri) gibi belediyecilik hizmetleri yer almıştır. Hatay Büyükşehir Belediyesi de, diğer belediyeler gibi, Suriyelilerin kitlesel göçünü başarılı bir şekilde karşılamasını farklı aktörlerle gerçekleştirdiği işbirliklerine borçludur.
Büyükşehir Belediyesi, katılımcı bir anlayışla, kamunun yereldeki temsilcileri; üniversite, sivil toplum örgütleri ve göçmenlerle birlikte şehrin tüm paydaşlarını kapsayan işbirlikleri geliştirme becerisini göstermiştir. Büyükşehir Belediyesi, kitlesel göç yönetişimi sürecinde, Kent Konseyi’ni aktif bir şekilde kullanmak suretiyle, kitlesel göçün ortaya çıkardığı sorunların ve tehditlerin hızlı bir şekilde çözülmesini sağlamıştır. Geliştirilen işbirlikleriyle daha dayanıklı ve esnek bir belediyecilik pratiğini geliştiren Büyükşehir Belediyesi, Suriyelileri karşılamaya yönelik çok sayıda proje geliştirmiştir.
-İKİ PROJE-
Çok kültürlü tarihi nedeniyle farklılıklara daima kucak açabilme başarısı gösteren Hatay’da, Büyükşehir Belediyesi’nin de içerisinde bulunduğu ve halen devam eden iki kültürel odaklı projeden bahsedilebilir. Hasan Kalyoncu Üniversitesi ve Hatay Büyükşehir Belediyesi ortaklığında yürütülen Doğu Akdeniz Kalkınma Ajansı (DOĞAKA) projesi, bunlar dan bir tanesidir.
Hatay Büyükşehir Belediyesi Mali Hizmetler Daire Başkanı Gülseren Malcı’nın öncülüğünde gerçekleştirilen “Hatay E-Turizm Haritası Yapılması” projesinde, şehrin zengin tarihi ve kültürü yanı sıra, ılıman iklimi ve doğal güzellikleri ile turizmde cazibe merkezi olma potansiyeli ön plana çıkarılmıştır. 2015 yılında başlatılan Hatay E-Turizm Haritası Projesi’nde, şehrin kültürel ve tarihi zenginliğine ilişkin verilerin Türkçe, İngilizce ve Arapça olarak işlenmesi sağlanmıştır. Turizm noktaları hakkında bilgi ve görsellerin kiosklar, mobil uygulama, web sitesi gibi yenilikçi ve etkili uygulamalarla yerli ve yabancı turistlerin hizmetine sunulduğu bu projede, Arapça dil seçeneğinin de kullanılmasıyla, Suriyeli göçmenlerin şehrin kültürel mirasına erişimleri mümkün kılınmıştır. 2015 yılında başlatılan bu projenin başarısının ardından, diğer projeler de hayata geçirilmiştir. “Kentsel Mültecilerin Adaptasyon ve Uyum Süreçlerine Yeni Bir Bakış Açısı: Kapsayıcı Kent İnşası Amaçlı Sosyal İnovasyon Deneyi” isimli proje, bu projelerden bir diğeridir. Yine kültürel çoğulculuğa vurgu yapmak suretiyle, Suriyelilerin de kendilerine Hatay şehrinin sınırları içerisinde yer bulmalarına ve kendilerinin yerel topluluklarca kabul edildiklerine ilişkin bir duygunun ortaya çıkmasına olanak tanıyacak bu proje; İstanbul, İzmir ve Hatay illerinde eş zamanlı yürütülen ulusal bir proje olup, Hatay ili yürütücülüğü Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi tarafından yapılmaktadır. Hatay Büyükşehir Belediyesi’nin çözüm ortağı olarak içerisinde yer aldığı bu projede, kentsel mültecilerin Hatay’ın toplumsal yaşamına uyumu sürecine katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Kapsayıcı bir kentin inşasını hedefleyen bu proje, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından finanse edilen bir sosyal inovasyon deneyi olarak nitelendirilebilir.
Ortak kültürel miras, çok kültürlülük, farklılıklara saygı ve medeniyetler beşiği olma vurgusunu içeren karşılama projelerine vurgu yapan Hatay Büyükşehir Belediyesi’nin kitlesel Suriyeli göçünün karşılanmasındaki başarı hikâyesini ise Proje Geliştirme Uzmanı Sinem Malcı Tümer, şu kelimelerle paylaştı:
-NE YAPTIK?-
Hatay, mülteci sorunu başladığından beri, en yoğun baskıyı hisseden ve Suriyelilerin ilk misafir edildiği önemli noktaların başında gelmektedir. Kentteki Suriyelilerin kentsel hayata, toplumsal yaşantıya ve kentin işleyişine sağlıklı bir şekilde uyumlarını sağlayabilecek yeni bir model önerisi arayışındayız. Bu uyum, tek taraflı bir uyum değil.
Uyum sorunları, her mecrada karşımıza çıkıyor. Büyükşehir Belediyesi olarak, uyuma ilişkin yaklaşımımız; uyum sürecinin tek taraflı bir süreç değil, çift taraflı bir süreç olduğu yönündedir. Diğer bir deyişle uyum, sadece yeni gelen göçmenlerin, henüz bir parçası oldukları topluma uyum sağlamaları süreci değil, aynı zamanda yerel toplumun da bir şekilde yeni gelenlere bakış açısını, karşılamalarını ve tavırlarını değiştirecek bir süreç olmalı. Karşılıklı uyum, bizim için üzerinde durulması gereken en önemli nokta. Çünkü hem yeni gelen göçmenler, hem de yerel halk, yakın geçmişte çok fazla sorun yaşadı.
Suriye’de yaşanan ve ülkemizi de olumsuz şekilde etkileyen savaşla birlikte, çok önemli sosyoekonomik ve siyasal sorunların yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Bütün bu zorluklara rağmen geleceğe umutla bakmak ve bu umudu, ilimizde yaşayan, ister yerli ve ister göçmen olsun, hemşehrilerimizin tamamına aktarmak istiyoruz.
UNESCO tarafından Dünya Gastronomi Şehri unvanı verilen Hatay, aynı zamanda EXPO 2021 için ev sahipliğine hazırlanıyor. Bu çerçevede, kentin dokusunu ve ruhunu bozmadan karşılıklı uyum sürecini ele alan, yaşayan laboratuvarlarla halkın birbiriyle iletişiminin artırılmasını hedefleyen projelerde yer almak ve bu tür işbirliklerini geliştirmek bizim açımızdan çok değerli. Projelerde hiçbir ayrım gözetmeksizin, kentte yaşayan her grubun her türlü kentsel yaşamına uygun bir kent yapısı amaçlanıyor.
Yerelin önüne bir yol haritası koyabilmek, yönettikleri kentlerin kapsayıcılık kapasitelerini artırmak üzere bir model arayışı içindeyiz. Kentimizde ikâmet eden bütün hemşehrilerimizin uyum süreçleri üzerine yoğunlaşmayı ilk amaç olarak görüyoruz. Bu çerçevede, belediye olarak, içerisinde bulunduğumuz ve Hatay ili yürütücülüğünü Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölüm Başkanı Dr. Bilge Çakır’ın yaptığı TÜBİTAK-1003 Projesi, ulusal göç politikasının oluşum sürecine katkı sunmayı ve kentlerin kapsayıcılık kapasitesinin artırılması için yerel yönetimlere bir yol haritası sunmayı amaçlamaktadır.
Büyükşehir Belediyesi olarak, biz de, şehrimizdeki Suriyeli göçmenleri geçici değil, kalıcı olarak görüyor ve bütün hemşehrilerimizin başta kültürel açıdan olmak üzere sosyoekonomik açılardan kapsandığı bir toplumsal yapıyı mümkün kılmaya çalışıyoruz. Bu proje çerçevesinde yürütülen saha çalışmalarından çıkan sonuçlar doğrultusunda, kentsel alanda yaşayan yerli ve göçmen kökenli bireylerin karşılıklı etkileşimini, iletişimini ve uyumunu arttıracak çalışmaların yapılması gerektiği ortaya koyulmuştur. Proje kapsamında, Suriyeli göçmen nüfusun yoğun olarak yaşadığı yerlerde yapılan saha çalışmalarında sadece Suriyelilerin değil, aynı zamanda yerel halkın da ihtiyaçları tespit edilmiştir. Amacımız, bu ve benzeri projeler ve çalışmalar yoluyla, yerel topluluklar ile göçmen toplulukların ayrışmadan iç içe geçmiş şekilde bir arada yaşamalarını mümkün kılacak bir model geliştirmektir.
Hatay’ın geçmişinde, bu tür bir arada yaşama örneklerinin çok olduğunu biliyoruz. Şu ana kadar yapılan çalışmalar bize gösterdi ki, biraradalığı mümkün kılacak en etkili yöntem, yerel halkın Suriyelilerle birlikte paylaşabilecekleri mekânların inşasıdır. Biraradalığı ve karşılıklı etkileşimi mümkün kılacak bu tür kapsayıcı ve birleştirici mekânlar, mevcut önyargıların ortadan kalkmasını sağlamaktadır. Sözü edilen proje çerçevesinde Kırıkhan, Reyhanlı ve Antakya ilçelerimizde saha çalışmaları yapılmış ve Antakya ilçesinde “yaşayan laboratuvar” adı altında bir mekân oluşturularak, Suriyeli göçmenler ve yerel topluluklar arasından seçilen alt temsil grubu ile bir sosyal inovasyon deneyi gerçekleştirilmiştir. Gönüllü katılım üzerinden gerçekleştirilen bu deneylerde, farklı alt gruplardan gelen kişilerin birlikte üretim süreçleri, kent algıları, sorun tespit etme ve çözüm üretme kapasiteleri gibi alanlarda çeşitlenen donanımları, farklı temalarda gerçekleştirilen 10 ayrı yaşayan laboratuvar erkinliğinde, bireyler arası etkileşimler de gözlenerek deneyimlenmiştir. Yaşayan laboratuvar etkinliklerinin büyük kısmı, Hatay Büyükşehir Belediyesi bünyesindeki Hatay Mesleki Eğitim Kursları (HAT-MEK) binasında, belediyemizin tahsis ettiği mekânda gerçekleşmiştir. Atölyelerin ilki, tanışma-tanış olma amaçlı oyunlarla başlamış ve diğer atölyeler sırasıyla “hukuk, göç hikâyeleri, kent tarihi, mutfak, girişimcilik, kentsel algı, tasarım-üretim ve müzik atölyeleri” ile devam etmiştir.
Sosyal inovasyonun bir gereği olarak, yaşayan laboratuvar atölyelerinin her biri, yerelde kurulan farklı işbirlikleri ile yürütülmüştür. Proje kapsamında yürütülen yaşayan laboratuvar etkinliklerinden bir tanesi de “mutfak atölyesi” adı altında UNESCO Hatay Gastronomi Evi’nde düzenlenmiştir. Katılımcılar, Türkiye’de bir ilk olan Gastronomi Evi’nde, hep birlikte Hatay’a özgü olan Haytalı tatlısını yaptılar. Gastronomi Evi’ne gitmek için şehrin başka bir yerinde toplanan Türk ve Suriyeli katılımcılar, önce eski Antakya evlerini gezdiler ve Antakya evlerinin mimari yapısı hakkında bilgilendirildiler. Eski mimari yapılar arasında en dikkat çeken unsur da, cami ve kilisenin yan yana oluşuydu.
Tüm medeniyetlere ev sahipliği yapan Antakya’nın bir kez daha ne denli çok kültürlü bir yapıya sahip olduğu gerçeği öne çıkıyordu. Bu gezinin ardından UNESCO Hatay Gastronomi Evi’ne geçen katılımcılar, burada birlikte Haytalı tatlısını yaptılar. Küçük gruplara ayrılan topluluk, Gastronomi Evi Şefi Süleyman Demirel’in anlatımıyla tatlı yapmaya başladı. Katılımcılar, eksik ya da bulamadıkları malzemeleri paylaşarak, dayanışma içinde tatlılarını yaptılar. Tatlının ana malzemelerinden biri olan gülsuyu yapıldıktan sonra, herkes kendi pişirdiği Haytalı tatlısını tatma imkânı buldu.
Gastronomi Evi’nde insanları bir araya getiren Haytalı tatlısı, dayanışmanın simgesi oldu. Bu atölyeler bize gösteriyor ki, kadim şehir Hatay; tarih boyunca farklı renklere, kültürlere, topluluklara, dinlere ve etnisitelere kucak açmış bir şehirdir. İçinde bulunduğumuz bu zor zamanlarda bir arada yaşamanın mümkün olduğunu anlıyoruz. Bu çerçevede, en çok ihtiyacımız olan şey hoşgörü, hiç ihtiyacımız olmayan şey ise önyargılardır. -Tamer Yazar-