Konuşanlar, bağıranlar, ama ben sözümü henüz tamamlamadım diye yutkunanlar…
Görünenler
Görünmeyenler
İmza kuyrukları
Söyleşiler
Moderatörler
Köşe yazıları
Ve ısmarlama edebi sunumlar…
Fernando Pessoa’nın dediği gibi; “Gerçekten yaşıyor muyuz? Hayatın ne olduğunu bilmeden yaşamak, yaşamak mıdır?”
Çünkü hemen herkesin çemberine doladığı bir yapaylık…
Doğanın iliklerine sırnaşan bir şaşkınlık hali…
Ama elbette hayatın gerçeği
İSİG Meclisi iş kazaları raporunu açıkladı. Bu verilere göre, ilk dokuz ayda en az 1409 işçi hayatını kaybetti. İş cinayetine kurban giden işçilerden 44’ü ise çocuk…
2023 yılının ilk dokuz ayında
Ocak’ta 116,
Şubat’ta 195,
Mart’ta 130,
Nisan’da 124,
Mayıs’ta 146,
Haziran’da 161,
Temmuz’da 183,
Ağustos’ta 203 ve Eylül’de 151 olmak üzere, en az 1409 işçi hayatını kaybetti.
Bu yılın ilk dokuz ayında 21’i 14 yaş ve altında,
23’ü 15-17 yaş aralığında olmak üzere 44 çocuk/genç çalışırken hayatını kaybetti.
Bu yılın ilk dokuz ayında 136 kadın çalışırken hayatını kaybetti.
Ve hayatın değişmeyen bir gerçeği daha;
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, 2023 Eylül Veri Raporu’nu açıkladı. Rapora göre, eylül ayında 32 kadın katledildi, 18 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulundu. Katledilen 32 kadından 12’si boşanmak istemek, barışmayı ve evlenmeyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak istemesi bahanesi ile, 1’i ekonomik, 3 kadın ise asıl hedef olan kadınların yanında olmaları bahanesiyle öldürüldü.
***
Ve elbette her dönemin acısı…
Çocuklar, kadınlar, siviller…
Kan, göç ve gözyaşına bulanan Ortadoğu’da acı eksik olmuyor…
“Algı dünyanız her zaman gerçek dünyanın gerisinde kalır. Bir başka deyişle dünyaya ilişkin algınız, gerçek anlamda canlı olmayan bir canlı yayın gibidir…” diye sesleniyor David Eagleman
Kulağımızı tırmalayan bir tanımlama…
Bizi uykudan uyandırmak isteyen…
Dürten, çimdikleyen, her daim zihnimizde dolanan bir tanımlama.
Ortadoğu’da kan durmuyor ne yazık ki, bunun yanı sıra dünyanın birçok yerinde…
Ve elbette siviller, çocuklar, kadınlar ve bombalanan şehirler…
Bir türlü dinmeyen bu şiddet hali,
Aradan yıllar geçse de yeniden alevlenen…
Ortadoğu halkını açlıkla, yoksullukla terbiye etmeye yönelik tüm politikalar, insanlığın gözü önünde sergilenirken, uluslararası toplum her zamanki hazır cümlelerle dokunuyor savaşa…
Şiddet ve kan, zücaciye dükkânına giren fil gibi,
Yoksul insanların en olmadık ölümünü kusuyor her defasında…
Çocuk ve şiddetin en savunmasız bireylerini vuruyor durmadan…
Konuşanlar, bağıranlar, ama ben sözümü henüz tamamlamadım diye yutkunanlar…
Görünenler, görünmeyenler, imza kuyrukları, söyleşiler, moderatörler, köşe yazıları ve ısmarlama edebi sunumlar…
Pessoa’nın dediği gibi; “Gerçekten yaşıyor muyuz? Hayatın ne olduğunu bilmeden yaşamak, yaşamak mıdır?”