Kitapları, çıkar çıkmaz yasaklanan Fransız Rönesans’ının en önemli isimlerinden François Rabelais, devrimci bir yazardı. Yalnız Fransız edebiyatının ve edebi Fransız dilinin değil, tüm dünya edebiyatının kaderini etkileyen yazar, bir deha, XVI. yüzyılın Voltaire’i, geçmiş zamanların en iyilerinden biri diye nitelenmiş, Shakespeare’den hemen sonra ya da hatta bazen onunla beraber anılagelmiş.
Rabelais, 1532’de Pantagruel’i, 1534’te Gargantua’yı, 1545’te Tiers Livre’i, 1552’de Quart Livre’i yayımladı. Eşsiz bir mizah şaheseri olan Gargantua, roman sanatının doğuşunu müjdeleyen çağın en önemli kitaplarından biriydi. Rabelais, bu kitabında Gargantua’nın renkli hayatını anlatırken arka fonda 16. yüzyıl Fransa’sını da anlatıyor, ironileriyle ve alaycı üslubuyla başta eskimiş eğitim ve bilim kurumlarına ve kilise dâhil birçok kuruma üstü kapalı şekilde sert eleştirilerde bulunuyordu.
1494 yılında Loire’de doğan yazarın, dava vekili olan babası Antoine Rabelais, Chinon şehrinin seçkin soylularındandı. Dört kardeşin en küçüğü olan Rabelais’nin çocukluğu bu yörede geçti. Bilgiye olan susamışlığını giderebilmek için 1511 yılında yöredeki manastırlardan birine gidip keşiş oldu. Yapıtlarında acı taşlamalarla yerdiği keşiş yaşamının insanı bilgiye erdirmek şöyle dursun, skolastik öğretimin gençleri aptallaştırmaktan başka bir işe yaramadığını anladı. İleri gelenlerle dostluğunu kullanarak bir süre sonra manastırdan ayrılmayı başardı. Fransa’yı dolaştı. 1530’da Montpellier Tıp Fakültesi’ne yazıldı. Yedi yıl sonra doktor olarak mezun oldu. Lyon şehrindeki Hotel Dieu Hastanesi’nde görev aldı. Modern hekimlik üstüne araştırmalar yaptı. Okuyabildiği diller arasında Latince, Yunanca, İtalyanca, İbranice, Arapça ve Fransızcanın birçok lehçesi vardı. Bir derste asılmış bir adamın ölüsünü teşrih edince kilisenin tepkisini çekti. Bundan sonraki ömrü kaçmak, canını kurtarmak için türlü çarelere başvurmakla geçecekti. Aydınlığı saçmaktan başka bir suçu olmayan Rabelais, gizli kapaklı dinsizlikle suçlanmış, yapıtları türlü suçlamalara uğramış, müstehcen, zararlı, tehlikeli diye yasaklanmıştı. Oysa yapıtları, Fransız yazınının en büyük yapıtları, Fransız dilinin en şaşırtıcı anıtları, Fransız kültürünün geleceğe yönelmiş en ilerici müjdecileriydiler.
Ocak 1552’de yayımlanan Quart Livre adlı kitabı, 1 Mart’ta sansüre uğramasından sonra, Rabelias’nın Fransa’da tutuklandığı haberleri yayıldı. Bu arada bel kemiğinin kırıldığı söylentileri çıktı. Rabelias, Hümanizmin sorunsalı olan eğitimi yeni temellere oturtmuş, insanın eğilimlerini özgürce yaşaması gerektiğini savunmuştu. Yaşamı boyunca en çok, yemeyi, içmeyi, keyfini ve iyi kitapları seven yazar ahlak öğretisini tek tümceyle özetlemişti: “İstediğini yap.”
Rabelias 1553 yılında yaşama veda etti, zamanla bir efsaneye dönüştü. Yergi ve güldürü şaheseri Gargantua’nın başında okurlarına şöyle seslenmişti:
Bu kitabı okuyan okur dostlar
Atın içinizden her türlü kuşkuyu
Okurken de irkilmeyin sakın
Ne kötülük var içinde ne muzurluk
Doğrusu güldürmekten başka da
Bir hüner bulamayacaksınız pek
Başka yola gidemiyor gönlüm
Sizleri dertler içinde görürken
Gülen kitap yeğdir ağlayan kitaptan
Gülmektir çünkü insanı insan eden
Rabelias, yalnızca büyük bir yazar değil; bir bilge, hatta bir peygamber olarak da görülmüş, hâlâ da öyle görülmektedir.
Orhan Tüleylioğlu