Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Gündem 31 Mart Seçimleri…

Ama konuşulanlar, ONLAR! Hatay’da başlayan tartışmanın Ankara’ya yansıması ile beraber

Ama konuşulanlar, ONLAR!

Hatay’da başlayan tartışmanın Ankara’ya yansıması ile beraber bir kez daha ‘muhalefet ve iktidarın’ ortak konusu halini alan Suriyeli sığınmacılar, her seçim döneminde olduğu gibi 31 Mart yerel seçimleri öncesinde de siyasetin ana malzemesi olmayı sürdürüyor. Peki, 31 Mart’ın tarafları arasında sıkışan sığınmacılar ne düşünüyor?

İç savaştan kaçmaya başladıkları 2011’den bu yana sığınmaya başladıkları Türkiye’de siyasetin sloganlarında sıkça yer alan 3 milyon 632 bin 622 Suriyeli sığınmacı, yaklaşan yerel seçimler öncesinde yine gündemin ilk sırasında. Hatta bu defa, siyasetin iktidar kanadı da, muhalefet cephesi de, ‘farklı açılardan’ seçim ve sığınmacılar başlığındaki ilerleyişi ortak sürdürüyor.
Bilindiği gibi buna dair tartışmanın fitili, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ın bir tespiti ile başlamış ve konuya müdahil olan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun çıkışı ile devam etmişti. İktidar ve muhalefet, “Suriyeli Seçmen” tartışması üzerinden toplumsal nabzı yükseltirken, uzmanlara göre, her iki tarafın söylemi de büyük tehlike barındırıyor, ki zaten toplumsal adaptasyon süreçleri kontrol edilmeyen sığınmacılar, daha fazla ötekileşiyor ve hedef haline getiriliyor.
-OY KAYGISI-
İktidar ve muhalefeti 31 Mart öncesi karşı karşıya getiren tartışma, aslında iktidar cephesinin Suriyeli seçmenler konusunda açıklama yapmasıyla başladı.
Hatırlanacağı gibi, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 79 bin 820 Suriyelinin Türk vatandaşı olduğunu, içlerinden reşit olmayanlar çıkarıldığında, geri kalan 53 bin 99 Türk vatandaşı Suriyelinin yaklaşan seçimler itibariyle oy kullanacağını açıkladı. Soylu’nun, bu açıklamayı yaparken, “Sokakta gördüğünüz her Suriyeli oy kullanamayacak” ifadesini kullanması da dikkat çekti.
“Sahte seçmen” iddiaları yüzünden iktidarla zaten karşı karşıya olan muhalefet cephesi mi? İktidardan gelen “Suriyeli seçmenler” açıklaması üzerine harekete geçti. Bu anlamda en sert çıkış, CHP’li Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’tan geldi. Twitter adresi üzerinden, Hatay’daki Suriyeli sayısının arttığı mesajını veren Savaş, Suriyelilerin 10 sene sonra Hatay Belediye Başkanlığını bile alabilecek duruma geleceği konusunda biriken ‘kaygıları’ paylaştı!
-KORKUYORUM!-
Peki, iddia edildiği gibi, T.C. Vatandaşlığı kazanan ve seçmen kimliği taşıyan Hatay’daki Suriyeli sığınmacılar, mevcut dengeleri bozabilecek bir kalabalığa ya da güce sahipler mi? Konuya ilişkin konuşan, ancak güvenlik nedeniyle ismini vermek istemeyen bir Suriyeli sığınmacı, 2011’den bu yana yaşadığı Antakya’da tek istedikleri şeyin ‘huzur’ olduğunun altını çizerken, şunları söyledi:
“İzlediklerimiz ve duyduklarımız bizleri korkutuyor, çocuklarımızı ise tedirgin ediyor. Çünkü bu şehirdeki uyumu bozan, parçalayan ya da buna meyli olan tarafmışız gibi anlatılıyoruz. Üç çocuğum var. Bir işim var. Mutluyuz. Güvendeyiz ve inanın, başka bir şey istemiyoruz. Bizler, kendi ülkemizdeki siyaset ve güç kavgasından kaçtık, yaşadığımız acılar da o kavganın eseri. Siyaset, o yüzden, düşündüğümüz son şey. İstediğimiz tek şey, bizleri, ülke siyasetine bulaştırmasınlar. Çünkü insanlar, bize bakarken hala mesafeli. Güvenmiyorlar. Bizlere ha bire yapıştırılan bir takım hikayeler var ve bizler, o hikayelerde başroldeyiz. Sürekli tekrar eden bu durum bizi korkutuyor. Beni de, eşimi de, çocuklarımı da korkutuyor. Aslında ‘ne zaman gidecekler’ sorusuna sahip birçoğu! Bunu da biliyoruz. Bir gün, evet… Bir gün biz de döneceğiz. Ama o güne kadar, bu şehirde, bu ülkede mutlu olmak istiyoruz. Tartışmalardan uzak ve mutlu. Başka da bir sözüm yok.”
-SANSASYONDAN-
Hatay’ı da içine alan araştırmaları ile yakından tanıdığımız bir isim, Türk-Alman Üniversitesi Göç ve Uyum Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Murat Erdoğan, iktidarın da muhalefetin de söyleminin bu anlamda “tehlikeli” olduğuna dikkat çeken isimlerden biri. İktidarın en büyük eksiğinin, “Suriyeli mülteciler konusunda sağlıklı bir iletişim stratejisi oluşturamamak” olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Medyada da çeşitliliğe son verildi. Geriye sadece sosyal medya kaldı. Orada da, dedikodu ve sansasyondan geçilmiyor” tespitinde bulunuyor.
-SORUNLU SÖYLEM-
Erdoğan’a göre AKP’nin, başından beri Suriyeliler konusundaki söyleminde ciddi sorunlar var. Erdoğan, başlarda “misafirimizsiniz, kapılarımız size açık” diyen AKP’li yetkililerin, Suriye’de askeri operasyonlar ilerledikçe ve Türk toplumunda Suriyeliler konusunda “rahatsızlıklar” başlayınca, “Temelli burada kalacak halleri yok. Evlerine geri gidecekler” söylemi benimsediğine dikkat çekiyor.
İktidarın, son dönemde, sürekli evlerine dönen Suriyeliler konusunda rakamlar açıkladığını, ancak bu rakamların Türk halkında ve Suriyeli sığınmacılarda bir etki yaratmadığını belirten Murat Erdoğan, yaptıkları son saha araştırmalarının, Suriyeli sığınmacılardaki tedirginliğin arttığını gösterdiğini anlatıyor. Erdoğan, “Suriyeliler, geri dönmekten çok, Türk halkıyla birlikte uyum içinde yaşamak istiyor. Neden iktidar bunu Türk halkına açıkça söyleyemiyor. Neden siyaset önde gidiyor?” diye soruyor.
-NEDEN OLMASINLAR?-
Prof. Erdoğan, iktidarın söylemi kadar muhalefetin söylemlerini de “tehlikeli ve yanlış” buluyor. Bu konudaki tespitini paylaşırken, “Toplumdaki hassasiyeti sömürüyorlar. Tipik sağcı söylemlerle halktan oy toplamaya çalışıyorlar. İktidarın politikaları böyle eleştirilmez. İktidar da, muhalefet de toplumu ayrıştırıyor” diyen Erdoğan, Türklerin, Almanya ve Hollanda gibi ülkelerde belediye başkanı olabildiği gibi Suriyelilerin de Türkiye’de aynı görevi yapabileceğini söylüyor.
Siyasetçilerdeki “nefret söylemi”nin Türk halkı arasında çok yaygınlaşmadığını ve bunun sevindirici olduğunu belirten Erdoğan, “Çünkü Türkiye’de Suriyelilerin karıştığı suç oranı hep düşük kaldı. Ülkede işsizlik artıyor, ama bu artışta Suriyelilerin payı çok az. İnsanlar, Suriyelilere –gidin- demekle yetiniyor o kadar” değerlendirmesinde bulunuyor. -Tamer Yazar-