Referandum tarihi yaklaştıkça kamuoyu yoklamalarında kaybedebilecek durumda oldukları açıklananların daha da sertleşmeye, kampanyanın gergin bir ortamda sürdürülmesi suretiyle bundan yararlı çıkabilmenin yol ve yöntemlerini arar durumda olduklarını son günlerdeki konuşmalardan, tavır ve hareketlerden anlamak mümkün oluyor.
Referandumun gerçek amacının, hazırlanan anayasa değişikliği paketine destek verip vermeme olduğu, bunun hiçbir şekilde bir siyasi parti ya da kişi ile ilgisinin bulunmadığı bilinen bir gerçektir.
Nitekim referandumda HAYIR oyu kullanılması için kampanya yürütenler bu doğrultuda hareket etmektedirler. Ancak EVET oyu verilmesini isteyenlerin bu hususa yeterince uymadıkları görülmektedir.
Ancak bir gerçekte kendini açıkça göstermektedir:
Anayasa değişikliği teklifi aceleye getirilmiştir. Artısı ve eksisi düşünülmeden, getirisi götürüsü hesap edilmeden, yararı zararı ölçülüp biçilip tartışılmadan, tasarı meclisten geçirilmiş ve halk oylamasına sunulmuştur.
Referanduma sunulan değişiklik maddeleri lehinde ve aleyhinde yapılan konuşmalardan bu husus açıkça kendini göstermektedir.
Bu bağlamda gündeme düşen şu üç konu ile ilgili değişiklik teklifindeki maddeleri ve içeriklerini belirtmek istiyoruz.
Anayasanın Cumhurbaşkanının yetkilerini belirleyen 104. maddesinin 8. fıkrası şu hükmü içermektedir: “Cumhurbaşkanı yardımcıları ile bakanları atar ve görevlerine son verir”
“Bu maddede herhangi bir şekilde Cumhurbaşkanı yardımcılarının sayıları ve nitelikleri hakkında bir sınırlama söz konusu değildir.
Yine bakanların sayıları hakkında da bir sınırlama bulunmamaktadır.”
Buna göre Cumhurbaşkanı isterse 100 kişiyi Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atar ve görevlerine son verir.
Yine cumhurbaşkanı isterse 100-200 kişiyi bakan olarak atar ve görevlerine son verir.
Bu değişiklik maddesinde gerek Cumhurbaşkanı yardımcılarının ve gerekse bakanların sayısında hiçbir sınırlama yoktur. Tamamen Cumhurbaşkanının yetkisine bırakılmıştır.
Deniyor ki; Cumhurbaşkanı yardımcısı en çok 3 kişi olur, bakanların sayısı ise zaten azaltılmaktadır. Mevcut sayıyı da geçmeyebilir.
Peki madem öyle, neden bir sınırlama maddeye konulmadı? Yani üç Cumhurbaşkanı yardımcısı 20 yada 30 bakan atar diye bir sınırlama yasa maddesine neden konulmadı?. Bu çok zor mudur?
Bu yapılmadığına göre gerek Cumhurbaşkanı yardımcısı, gerek bakan atamasında herhangi bir sınırlama söz konusu olmayacaktır. Takdir yetkisi tamamen Cumhurbaşkanına ait olacaktır. Bugün görev başında olan Cumhurbaşkanı üç yardımcı ile yetinmek isteyebilecektir. Ama yarın başka bir Cumhurbaşkanı 10 yada 100 yardımcı atayabilecektir. Bunu da kimsenin engellemesi mümkün olamayacaktır.
Ayrıca bunlara ilaveten dünyanın özgürlükçü demokrasi ile yönetilen hiçbir ülkesinde Cumhurbaşkanı yardımcıları atama ile göreve getirilmezler, seçim yoluyla göreve gelirler. Bunun en tipik örneği ABD’dir. Bunu da böylece belirtmekte yarar görüyoruz.
Yine deniyor ki; Cumhurbaşkanın Meclisi fesih yetkisi yoktur. Hatta öyle ileri gidiliyor ki; eğer böyle bir yetki var ise istifa edileceği söyleniyor…
Bakıyoruz, H.TBMM ve Cumhurbaşkanı seçimlerinin yenilenmesi ile ilgili 116. maddenin 2.fıkrasına. Fıkra aynen şöyle düzenlenmiştir:
“Cumhurbaşkanının seçimlerinin yenilenmesine karar vermesi halinde TBMM genel seçimi ile Cumhurbaşkanı seçimi birlikte yapılır.” 116. maddenin 2. fıkrası ile, Cumhurbaşkanına seçimlerin yenilenmesine karar verme yetkisinin tanındığı net bir şekilde görülmektedir.
Seçimlerin yenilenmesi demek mevcut parlamentonun görevinin son bulması, yani feshedilmesi suretiyle yeni parlamento üyelerinin seçilmesi yoluna gidilmesi demektir.
“Seçimlerin yenilenmesi kararının içinde, meclisin feshi kararı da vardır. Zira fesih kararı olmazsa seçimin yenilenmesi de söz konusu olmaz.”
Buna rağmen yenileme yetkisinin varlığı göz ardı edilerekten sadece fesih kelimesine dayanılarak böyle bir yetkinin olmadığından söz etmek hukuksal açıdan doğru olmasa gerek.
İşte referanduma sunulan değişiklik teklifindeki Cumhurbaşkanına tanınan “Cumhurbaşkanı yardımcılarını ve bakanları atama, seçimleri yenileme yetkileri” konusundaki gerçekler. Bunun tevil götürür bir yanı yoktur. Tıpkı “güneşin balçıkla sıvanamayacağı gibi…”
Tüm bunlar seçmenler tarafından değerlendirilecek, ülkenin, gelecek kuşakların, çocuklarımızın, torunlarımızın geleceği göz önünde tutulmak suretiyle böyle bir yetkinin bir kişiye verilmesi uygun ise “EVET”, uygun değil ise “HAYIR” oyu verilecektir.
Elbette ki “karar ve rey” seçmenindir …
[email protected]
YORUMLAR