Yazın dayanılmaz sıcağından bıçakla kesilircesine serin günlere geçtik. Güz. Sararıp dökülen yapraklar, toprağı selamlayan çıplak ağaçlar, özünü kışa hazırlayan kuşlar…
Hiçbir sürem herkes için aynını dillendirmez. Köylü -kaldıysa-ekim işine koşar. Hayvanını kırda gütmenin son günleridir… Tezek, odun, çalı çırpı edinmeli. Kentli çocuğunu okula hazırlar. Hem de ne hazırlamak. Deftere, kaleme, giysiye, beslenmeye güç mü yetirilir… Yaşlılar bu yılı da devirdik neredeyse, diye düşünür. Siyatik sızlatsa da sayrılık büyüse de hekim çok uzak… Gaza nasıl güç yetirilecek? Kaldı ki yakmasan da fatura hipotermiye sokuyor insanı. Kur elli liraya dayandı ki tutabilene aşk olsun!.. (11 Eylül 2025). Evsahibi çıkın diyor. Davalık. Tüm ülke kavgalı ve davalık.
Mapus damında hak ettiğinden yatan var mı? Saraçhane, hâlâ Gezi, öte yanda umutlu kıyımcılar. Haksız yere yatan. Bir mevsim daha kapandı…
Üniversiteye başlasa harç, yurt, kira, kentlerarası otobüs, yeme içme… Başlamasa özgüven Hakk getire. Gel çevreye anlat. Kaldı ki eğitim haktır. Devlet parasız karşılamalıdır ama nerde… Üniversite sayısı iki yüz oldurulmuş.
Güz ve okul demişken Alpay’ı anmalı. Eylülde Gel! Sevdalım, sevgilim bütünlemeye kal, sınıfını doğrudan geçme, eylülde de gel. Güzün, sevdanın benzersiz sesi Alpay’a esenlik dilerim.
Güz böyle bir araf iklim. Hüzün zamanı. Vivaldi boşa inletmemiş kemanları.
Toprağın nice baharlar için güze, kışa gereksinimi var. Türkiyemiz baharlar, kışlar yaşayacak sonsuza değin.

YORUMLAR