O’nu, 13 Ekim 1973 tarihinde yitirmiştik.
Nazım Hikmet, ondan “Cevat Şakir hepimizden büyük ozan” diye söz eder.
Deniz insanlarını anlattığı öykü ve romanlarıyla, Antik Anadolu’yu anlattığı incelemeleriyle, Halikarnas’a (bodrum) olan tutkulu aşkı ile, “Mavi Yolculuk’un yaratıcısı Halikarnas Balıkçısı ya da Cevat Şakir Kabaağaçlı.
1886 yılında bir Osmanlı paşasının oğlu olarak Girit’te dünyaya gelmiş.
Kız kardeşi, Prenses Fahrünnisa Zeyt, Ressam Aliye Berger, Nejat Devrim, Seramikçi Füreya Koral ve tiyatrocu Şirin Devrim gibi ünlülerin yetiştiği “Kabaağaçlızade”lerden Mehmet Şakir Paşa ile Sarı İsmet Hanımın oğludur.
Nedeni bilinmeyen bir tartışma sonucunda Afyon’da babası Mehmet Şakir Paşa’yı öldürür ve 15 yıl hapse mahkum olur. Geçirdiği hastalık nedeniyle yedi yıl hapiste yattıktan sonra tahliye edilir.
Tarihçi, çevirmen, yazar Cevat Şakir Kabaağaçlı (Halikarnas Balıkçısı) 1925 yılında Resimli Hafta dergisinde çıkan “Hapishanede İdama Mahkum Olanlar, Bile Bile Asılmağa Giderler” adlı öyküsü nedeniyle İstiklal Mahkemesi tarafından, “halkı askerlikten soğuttuğu” gerekçesiyle aleyhinde soruşturma açılır ve tutuklanır. Askeri mahkemede yargılanan Cevat Şakir, Bodrum’da 3 yıl kalebentliğe mahkum edilir. Cevat Şakir’in Bodrum günleri cezadan çok keyfe dönüştü ve bu nedenle onu tekrar İstanbul’a aldılar.
Cevat Şakir, cezasını tamamladıktan hemen sonra Bodrum’a yerleşti. Bodrum’un antik adından esinlenerek “Halikarnas Balıkçısı” takma adıyla çok sayıda yazı yazdı. Yazılarında Gökova körfezindeki gezilerini, yaşamından kesitleri, insanları anlattı. Bu yolculukların bir bölümüne Sabahattin Eyüboğlu, Azra Erhat gibi dostları da katıldılar. Ve Gökova körfezinde önceleri çok mütevazı koşullarda başlayan bu bir kaç günlük turlara “Mavi Yolculuk” adını verdiler.
Dağarcığında neler yoktur ki? Binlerce yıllık uygarlıkların izdüşümü zengin bir galeri gibi durur, insan ve yurt sevgisi, geçmişi kazdıkça anlam kazanır belleğinde.
Cevat Şakir’in tüm yazdıkları bir şiirdir, bir güzelliktir. En önemli özelliği denizi öykü ve romana taşımasıdır. İkinci özelliği sanatçı ve aydın kimliği ile Anadolu’nun dününü aydınlatmasıdır.
Yaşamı boyunca Yunan uygarlığının, Anadolu uygarlığının öncüsü değil, izleyicisi olduğunu kanıtlamaya çalışmıştır. Ki bu mücadelesi başarıya ulaşmış ve artık Anadolu uygarlığının Yunan uygarlığından çok önceleri var olduğu kanıtlanmıştır.
Anadolu toprağını sevdirmeye, Anadolu’da kurulmuş olan Hitit, Roma, Yunan, Selçuklu, Osmanlı uygarlıklarının toprağımızda olduğunu, onların bir parçası olduğumuzu kanıtlamaya çalışmak yazarlığının tek kaygısı olmuştur. Anadolu’nun sonsuz hoşgörüsünü tarihin derinliklerinden günümüze taşıyarak edebiyatın yaşamın güzelleştirilmesine katkısını sağlamıştır.
Mavi Sürgün, Merhaba Akdeniz, Deniz Gurbetçileri, Uluç Reis, Aganta Burina Burinata, Ötelerin Çocukları, Anadolu’nun Sesi, Hey Koca Yurt… Her gencin okuması ve her kitaplıkta yer alması gereken temel yapıtlardır.
Sabahattin Eyüboğlu: “ Anadolu gibi yurdun olsun, Balıkçı gibi dostun” dermiş.
Halikarnas Balıkçısı’nın aydınlığına saygıyla.
YORUMLAR