Samimi 3 arkadaşı ne dedi?
Dün sabah evinde geçirdiği kalp krizi sonrasında vefat eden Antakyalı-Defneli devrimci Hasip Yiğitoğlu’nun vefatı, tanıyanlarını üzdü. İyi bir kişiliğe sahip olmasıyla bilinen, iyi bir devrimci olan ve bu nedenle zamanında bedel de ödeyen Hasip Yiğitoğlu için 3 arkadaşı şunları söyledi:
ALİ TÜRETKEN:
“Son rakımızı Pazar günü içmiştik seninle sevgili dostum, yol arkadaşım. Çok güzel sohbet ettik, sen ve diğer dostlar, Seyfi Mengulluoglu İrfan Hatipoğlu’yla. Birlikte, birkaç dostla ortaklaşa bir ev tutacaktık. Orada siyasi sohbetler yapacak, yazacak çizecektik. Canımız isteyince içkimizi içecek, sevdiğimiz dostlarımızı ağırlayacaktık.
Olmadı be dostum, gerçekten bu vakitsiz gidişin hiç olmadı. Dostların seni çok özleyecek, seni çok özleyeceğiz. Kavganın ve onurlu mücadelenin yiğit insanı. Nurlar içinde uyu, büyük ve güzel insan. Sevenlerin başı sağ olsun.”
MUAMMER DOĞAN:
“Birikimli bir kalem, didaktik bir hatip, bedeller ödemiş yiğit bir yürek… Mücadeleci ve yılmaz bir dava adamı, Hasip Yiğitoğlu…Dost, yoldaş ağabeyimizle bir nefer daha eksilmenin acı ve üzüntüsü içindeyiz. Ailesi, yakınları ve tüm sevenlerine başsağlığı diliyorum. Hepimizin başı sağ ve salim olsun. Naaşı, bugün Akdeniz Hastanesi morgundan saat 14.00 sularında alınıp, Aşağıokçular mezarlığında defnedilecektir. Devri-daim olsun. Anı ve değerleri, ardıllarına ışık ve rehber olsun. Yıldızları mesken ve yoldaşı olsun. Kalanlara selam olsun.
İRFAN O HATİPOĞLU:
Dün sabah, bu kentte bir komünist öldü. Namı değer “eski tüfek” Hasip Yiğitoğlu. Bana sorarsanız, komünistler çok becerikli insanlardır. Çilekeştirler. Mücadele adamıdırlar.
Öldüğünü duyduğumda, “Kapitalizm kâğıttan kaplandır” diye her zaman beni kandırdığı gibi, ölümü ile de kandırıyor diye düşündüm. İnanın… Ölüm haberinin acısını yüreğimde hissedince, çok öfkelendim. Arkadaşları ve dostları olarak bunu hak etmemiştik.
Hasip Yiğitoğlu, bu kent (Antakya) için çok özel insandı. Her yeni gün onu heyecanlandırılırdı. Hayalleri vardı. Hayallerinin arkasında uzun mesafe koşucusuydu. Benim özel dostlarımın arasındaydı. “Eski tüfek” olarak anardım kendisini. Aramızda kalsın… İtiraz etse de, bu tanımlamadan çok keyif alırdı. Uzun uzun ülkeyi konuşurduk, anılarını anlatırdı. Sevgili tiyatro sanatçısı kızından söz eder, onunla övünürdü. Bir oyun; dört kadın sanatçı ile bir oyun hazırladıklarını söyler, Antakya’da oynanmasını isterdi. Bu şehirde, bir komünist öldü. Ne polis farkında, ne de Antakya Büyük Parkı…” -Haber Cemil Yıldız-