HASSA ÖRNEĞİ, NEFRET SÖYLEMİ, AYRIMCILIK!

İnsanlık olarak en büyük şansızlığımız; “affedersiniz”,insan olma erdemine ulaşamamış “biyolojik formlar’ın” aramızda dolaşmasıdır! Şiddetin ve nefret dilinin giderek daha yaygın ve sistematik hale geldiği bu yüzyılda; toplumsal gerçeklik giderek kişisel öznenin sahip olduğu kimlik aidiyetlerle açıklanıyor. Her bireyin kimliğini oluşturduğunu kabul ettiği (cinsiyet, ırk, renk, dil, din, inanç, etnik, sosyal veya ulusal köken, cinsel yönelim, […]

İnsanlık olarak en büyük şansızlığımız;

“affedersiniz”,insan olma erdemine ulaşamamış

“biyolojik formlar’ın” aramızda dolaşmasıdır!

Şiddetin ve nefret dilinin giderek daha yaygın ve sistematik hale geldiği bu yüzyılda; toplumsal gerçeklik giderek kişisel öznenin sahip olduğu kimlik aidiyetlerle açıklanıyor. Her bireyin kimliğini oluşturduğunu kabul ettiği (cinsiyet, ırk, renk, dil, din, inanç, etnik, sosyal veya ulusal köken, cinsel yönelim, felsefi ve siyasi görüş, vb.) aidiyetleri sürekli öne çıkarılıyor.

Fakat aynı zamanda birey; “asıl özne” kabul edilen diğer bireyin sahip olduğundan farklı kültürel aidiyetleri nedeniyle “öteki” konumuna sokuluyor; dezavantajlı siyasal, sosyo/kültürel, ekonomik, hukuksal koşullar altında yaşamak zorunda bırakılıyor. Bu paradoksun kesişme noktalarını da; ırkçılık, ayrımcılık, nefret söylemi ve nefret suçu oluşturuyor. Bu kavramların içerdiği olgu, durum veya eylem güçlü bir şekilde; sosyal, siyasal, ekonomik, ideolojik, kültürel ve demografik bağlantılar taşıyor. Dolayısıyla bu aidiyetler, ideolojik yön ve retorikleri ile, siyasetin önemli bir söylem aracı, hatta belirleyicisi olarak kullanılıyor. Çünkü;“ günümüzde kriz bir hayat tarzı haline geliyor. Hükümetler; yalnızca depolitize bir uzman idaresi ve çıkarların koordinasyonundan ibaret bir işlev görüyorlar. İnsanları bu tür siyasete seferber etmek için de toplum içinde farklı olandan duyulan korkuyu kullanıyorlar. Bu amaçla da farklı din, dil ırk, cins, inanç, vb. karşıtı söylemler, siyasetin merkezine oturuyor.”

HATAY HASSA ÖRNEĞİ

Türkiye’de yaşanan süreçte, siyasal ve kültürel aidiyetler temelinde yaratılmış olan ayrımcılık ve ötekileştirmenin, inanç ve kimlik özelliklerine yönelik nefret söylemlerinin nasıl yaygın ve sistematik hale getirildiğini, Türkiye genelinde ve kendi şehrimiz Hatay özelinde de, ne yazık ki sıklıkla yaşar olduk!

Hakim siyasal yapı, her seçim döneminde seçmen kitlesini harekete geçirmek üzere, kendisine oy vermeyen kitleyi ‘iyi olan (kendisi)’ karşısında, kötü olan ‘onlar’ konumunda görüyor, (affedersiniz Ermeni, onlar Zerdüşt vb.) ona göre bir söylem geliştiriyor, bu kesimleri siyasi bir hasım değil, adeta düşman konumuna sokuyor, inanç ve etnik aidiyetlerini aşağılıyor! Bu söylemler, son olarak da, Hassa AKP Belediye Başkanı seçilen zat’ın; Hatay halkının bir kesimini “Affedersiniz Samandağ Alevisi”, “ oyları blok blok başka yerlere gidiyor” diyerek, inanç aidiyetleri ile aşağılayarak, siyasi tercihlerinden dolayı hesap sorulacak “düşman” şeklinde nitelediği konuşmasında olduğu gibi; Anayasa’nın genel ilkelerine, milletin bütünlüğü esasına, Anayasada ve insan hakları belgelerinde düzenlenen insan hak ve temel özgürlüklerine, ayrımcılık yasağına bütünüyle aykırıdır! Topyekün bir insan hakları ihlalidir! Türk Ceza Kanununda 216. maddesinde düzenlenen “halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama” suçudur! Madde düzenlemesinde yer alan “(1. Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (3) Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.)” hükmünün birinci ve ikinci fıkralarındaki tanımlı suçu oluşturmaktadır! Aynı zamanda, ilgili zat’ın “onlardan da hesap sorulacaktır” söylemi, TCK “halk arasında endişe, korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit” başlıklı 213. Madde 1. Fıkra hükmünde tanımlanan suçu oluşturmaktadır! ( (1) Halk arasında endişe, korku ve panik yaratmak amacıyla hayat, sağlık, vücut veya cinsel dokunulmazlık ya da malvarlığı bakımından alenen tehditte bulunan kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.)

İZİN VERMEYECEĞİZ!

Biz Hatay Halkı; kadim tarihsel dönemlerden bugüne, tüm farklılıklarımızla, kültürel zenginliğimizin tüm unsurlarının eşit ve onurlu, barış ve kardeşlik içinde bir arada yaşama ve yaşatma ilkesine bağlılığıyla, kendimize özgü kültürel ve sosyal ilişkiler bütünü olan kültürümüzle, dünya halklarına örnek oluşturan sevgi anlayışımızla yaşadık, bundan sonra da hiçbir siyasal anlayış ve partizanlığın etkisi ve bozma girişimlerine izin vermeden, öyle yaşamaya kararlıyız!

Bu kararlılığımızı bozmaya yönelik böylesi girişimlere izin vermeyeceğiz. 14 Mayıs seçimleri öncesinde AKP’nin Hatay milletvekili adayları tanıtım töreninde Dörtyol Belediye eski Başkanı emekli din öğretmeninin 6 Şubat’ta meydana gelen depremler için “felaket değil, rahmet” dediğini, “bu millete 11 vilayet şahsında, 85 milyona bir kırbaç Allah’tan… Antakya… artık tümüyle hepsi ak olsun” ifadelerini kullanmış olduğunu da unutmadık!

Bizler;

– Halkımızı, etnik, dini, inanç, felsefi ve siyasal görüş, sosyal statü yönleriyle ayıran, aşağılayan, biz/ onlar konumuna sokan, nefret söylemiyle kitleleri düşmanlığa, kine sevk eden bir anlayışa sahip kişileri, belediye yönetimlerinde görmek istemiyoruz!

-Güzel Hassa ‘nın bu anlayışa anılmayı hak etmediğini biliyoruz.

-İlgili zat’ın derhal görevden alınmasını, AKP’den ihraç edilmesini, yargılanmasını talep ediyor ve bekliyoruz!

-İlgili kurumları, Cumhuriyet Savcılarını ve kamuoyunu göreve davet ediyoruz!

HUKUKÇU/AKADEMİSYEN, YAZAR

Exit mobile version