Akdeniz’i dolaşan bir hayat hikayesi
Nesli tükenme tehlikesi altındaki “Caretta Caretta”ların, Akdeniz’deki yuvalama alanlarında, yumurtlama ve yavru kaplumbağaların maviliklere uzanan zorlu yaşam yolculuğu sürüyor. Ancak Hatay’dan Adana, Mersin ve Antalya’ya uzanan hatta sorunlar bitmiyor.
Akdeniz, sadece Türkiye için değil, dünya için de önemli ekolojik alanlardan biri. Dünya üzerindeki yeşil deniz kaplumbağalarının yüzde 5’i Akdeniz bölgesinde yaşıyor. Bu bölgede anne yeşil deniz kaplumbağalarının sayısının 500 ila 1000 civarında olduğu tahmin ediliyor. Mersin-Adana-Hatay bölgesi ise nesli tükenmekte olan yeşil deniz kaplumbağalarının yaşama ve yumurtlama alanı. Ancak Adana’nın Yumurtalık ilçesinde faaliyetlerine başladığı öğrenilen Hunutlu Termik Santrali, bölgede hayat bulan bu canlılar noktasında çevrecilerin tepkisine neden oluyor. Deniz Kaplumbağaları Araştırma, Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezi (DEKAMER) Başkanı Prof. Dr. Yakup Kaska’ya göre, bölgede inşa edilen Hunutlu Termik Santrali, başta yeşil deniz kaplumbağaları olmak üzere, bölgedeki ekosistemin sonu olacak.
Ancak sorunlar bununla da bitmiyor. Peki; Hatay, Adana, Mersin ve Antalya sahillerinin konuğu olan bu canlıların hikayesi nasıl ilerliyor?
-SÜREÇ-
Her yıl Mayıs’ta ergenlik dönemine ulaşan ve yumurtlama aşamasına gelen deniz kaplumbağaları, gece yarısı denizden çıkıp, güvenli buldukları kumsalda yumurtalarını bırakıp tekrar denize dönüyor. Caretta carettaların üremesine şahitlik yapan gönüllüler, yumurtaların etrafında işaretleme ve kafesleme yapıyor. Yaklaşık 45 ve 75 gün arasında değişen kuluçka sonrası yumurtadan çıkan yavrular, denizden gelen ses ve doğal ışık yansımasını takip ederek denizle buluşuyor. Yumurtaların korunması için gece gündüz nöbet tutan gönüller, yavru deniz kaplumbağaların denize ulaşma serüvenini de izliyor.
-SADECE %45’İ-
Ancak yavrulama sürecinde binlerce yumurta birikse de sahillerde, sonuç hiç de beklendiği gibi olmuyor. Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Ekolojik Araştırmalar Derneği Başkanı Dr. Ali Fuat Canbolat, bu durumu, “100 yumurtanın 45’i denize ulaşıyor. Yüzde 55’lik bir kayıp var. Denize ulaşan yüzde 45’lik kısım da iyi bir rakam. Denizde de çok büyük kayıplar yaşanıyor. Yumurta ve yavru döneminde ölüm riski yüksek. Bin yumurtadan ancak bir ya da ikisi erginliğe ulaşabiliyor. Yaklaşık 15-20 yılda ergen oluyor ve 60-70 yıl da ömürleri var” şeklinde açıklıyor.
Hayatta kalma oranlarının artması adına bölgede yaşayanlara da çok iş düşüyor. Gerek yumurtlama gerekse yavru çıkışlarında, tatilcilerin, balıkçıların, kumsalı kullanan herkesin dikkatli olması gerekiyor. Tekne çarpması, balıkçılık faaliyetleri, plastik kaynaklı kirlilikler gibi sebepler nedeniyle yaralanmalar, ölümler çok sık yaşanıyor. Samandağ sahillerinde sürüler halinde dolaşan köpeklerin de zaman zaman bu sürece zarar verdiği, paylaşılan bilgiler arasında.
Tamer Yazar / AA