Hatay Festivalleri

Konuk Yazar: Jozef Naseh/Arkeolog… Festival kelimesinin kökeni Latince’ye dayanır. Latince’de, ‘’FESTUS‘’ kelimesinin kültürel anlamı ‘’yortu, bayram veya özel güne adanmış‘’ kutlama anlamını taşır. Ayrıca bu kelimenin kökünden olan ‘’Fesia‘’, belli bir tanrıya adanmış gün olarak kullanılır. Bu kelime, kök anlamımı koruyarak, önce batı dillerine sonra da Türkçemize festival olarak giriş yapmıştır. Festival kelimesinin Türkçe dilindeki […]

Konuk Yazar: Jozef Naseh/Arkeolog…

Festival kelimesinin kökeni Latince’ye dayanır. Latince’de, ‘’FESTUS‘’ kelimesinin kültürel anlamı ‘’yortu, bayram veya özel güne adanmış‘’ kutlama anlamını taşır. Ayrıca bu kelimenin kökünden olan ‘’Fesia‘’, belli bir tanrıya adanmış gün olarak kullanılır. Bu kelime, kök anlamımı koruyarak, önce batı dillerine sonra da Türkçemize festival olarak giriş yapmıştır.
Festival kelimesinin Türkçe dilindeki kültürel karşılığı ‘’Şenlik’’tir. Şenlik, belli günlerde yapılan coşkulu, eğlendirici gösterilerin ortak adıdır. Kavram olarak her iki kelimeyi eş anlamda kullanmamıza karşın, eylemde farklı anlamlarda kullanırız. Örneğin kültür ve sanat çalışmalarının ağırlıkta olduğu organizasyonlarda daha çok Festival kelimesini kullanırız. Örneğin ‘’İstanbul Kültür ve Sanat Festivali‘’ gibi. Bağ bozumu veya ürün toplama günlerinde, bereketi paylaşmak ve bunun coşkusunu ortak yaşama yansıtmak amacı ile yapılan eğlenceli gösterilerin organizasyonları ise şenlik kimliği altında kutlarız. Tabi bunlar benim kültürel yorumlarım. Her zaman doğruluğu sorgulanabilir. Farklı yorumlar da yapılabilir.
Yöremizde, antik dönemlerden günümüze kadar ulaşan inanç ve kültürel yaşamımız içinde, sürekliliği ile devam eden, kültürel geçişli çok sayıda festival, şenlik veya bayramların kültürel izlerine rastlıyoruz. Bu kutlamaların yapılış temelinde, yaratanın veya Tanrı’nın bahşettiğine karşılık, ona şükür anlamında, insanların sevgi birliğinde buluşması ve bunu ortak coşkuya dönüşmesi yatar. Bu kutlamalar, doğanın değişim ve dönüşüm zamanlamasına bağlı olarak veya özel zafer günlerine rastlar.
İzdüşüm olarak günümüze kadar gelen bu kutlamaların bir kaçını sizlerle paylaşmak isterim.
Yöremizde kutlanan Yumurta Bayramı, doğanın uyanışını simgeleyen ve yeni bir yaşamın simgelendiği bayramlardan biridir. Bu bayramda yumurtalar tokuşturularak, yeni bir yaşamın müjdesi verilir. Bu bayramlar, antik dönemde, Mart ve Nisan aylarına gelen tarihlerde kutlanırdı. Günümüzde bu bayramlar, gnostik (bilicilik ) inanca sahip topluluklar tarafından kutlanır.
Diğer bir örnek de bağ bozumu şenlikleridir. Kutlamalarımızın temeli, her ne kadar Roma döneminde, Şarap Tanrısı Luna adına yapılan kutlamalara dayandırılsa da, temeli daha önceki kültürlere aittir. Bu kutlamaların izdüşümü, 15 Ağustos’ta yapılan bağ bozumu şenlikleridir.
Bir örnek daha vereyim… 2000 yılından itibaren Samandağ’da kutlanan Evvel Temmuz Festivali’nin kökeni Adonis kültürüne dayanır. Yani hasattan elde edilen bereketin kutlamasıdır. Bu Festival, miladi takvime göre Temmuz ayının on dördü, rumi takvime göre ayın biridir. Evvel, Arapça’da bir veya başlangıç anlamını taşır. Burada başlangıç olarak kullanmak daha doğrudur. Çünkü bu tarih, hem yarı yılın ilk günüdür, hem de Hz. Hıdır’ın Hz. Musa’ya hakikati, yani gerçek bilimsel bilgiyi verdiği gün olarak algılanır. Bu da hem bilimin, hem imanın ayni bellekte olabileceğinin simgesel tanımlamasıdır.
Binlerce yılık kültürel birikime sahip olan yöre insanının kutladığı o kadar festival var ki, günümüzde bunları ancak sosyal antropologların özel çalışmaları ile gün yüzüne çıkarabiliriz.
HATAY FESTİVALİ 23-25 TEMMUZ 1966
Hatay’ın anavatana katılışından sonra, biri, anavatana katılım zaferini taçlandıran Hatay Festivali, diğeri ise Antakya kentinin kuruluş gününe gönderme olarak yapılan ‘’Hatay Çiçek Festivali‘’ olmak üzere, vilayet ve Antakya Belediyesi’nin öncülüğünde yapılan iki organizasyona rastladım.
Elimde bulunan (bk. Resim) orijinal davetiyeye göre, festival, 23/25 Temmuz 1966 tarihleri arasında düzenlenmiş. Daha öncesi var mı, bilmiyorum. Makaleyi yazarken bunu araştıracak zamanım yoktu. Bu engelimden dolayı bağışlanmamı dilerim. İleride Hatay festivallerinin tarihini yazma olanağı bulursam, bunu detayları ile birlikte yazacağıma söz veririm.
1966 yılarına ait Hatay Festivali davetiyesi elime, kimden, nasıl ve ne zaman geçti, hatırlamıyorum. Ancak kurulacak (?) Kent Müzesi’ne bilgi ve belge toplamak amacı ile bir zamanlar çok doküman topladım, resimler buldum ve video kaydı yaptım. Bu da belgeler de bunların arasındaydı.
Elimdeki bu belgeye göre, bu festivali düzenleyen; ne kurum veya kuruluşların adı, ne armaları, ne de temsilcilerinin adı vardı. O dönemlerde Hatay Valisi Sayın NURİ Teoman’dı (31.01.1966 – 04.06.1967 ). Antakya Belediye Başkanı, rahmetli Necmettin Kuseyri (1964 -1968 ) idi. Davetiyede her ikisinin de adının olmayışı, vilayet ve belediye destekli, kültürel tabanlı bir düzenleme komitesinin bu festivali düzenleme olasılığını akla getiriyor. Varsa bile, bu komitenin de adı yazılı değil.
Hatay Festival Programı üç gün olarak düzenlenmiş…
23 Temmuz 1966 günü, Hatay’ın anavatana katılışı dolayısıyla, Atatürk Caddesi üzerinde, İnönü İlkokulu’nun bulunduğu alanda resmi geçit töreni düzenlenmiş. Öğleden sonra, spor salonunda sportif gösteriler yapılmış. Gece ise spor salonunda Mehter dinletisi olmuş, ayrıca Antakya türkülerini söyleyen bir Koro konser vermiş. Folklor gösterilerine; Antakya, Babatorun, Silifke, Şenköy, Reyhanlı Türkmen, Erzin, Kışlak ve Reyhanlı Çerkez ekipleri katılmış.
24 Temmuz öğleden sonra, mahalli futbol takımları, kendi aralarında stadyumda futbol maçları yapmışlar. Akşamleyin ise Park Sineması’nda İsmail Dümbüllü ve Tevfik İnci tiyatro gösterilerinde bulunmuşlar.
25 Temmuz günü ise, öğleden sonra, futbol takımlarının final karşılaşmaları yapılmış. Akşamleyin ise Park Sineması’nda Hürriyet Gazetesi’nin düzenlediği Altın Mikrofon Yarışması birincisi olan Siluyetler Grubu ve Ankara Radyosu ses sanatçılarından Sayın Sevim Şengül konser vermiş.
Dönemin sosyal, kültürel, ekonomik ve ulaşım koşulları göz önüne alındığında, Hatay Festivali, Türkiye’nin büyük illerinin bir çoğundan önce festival kavramı ile tanışmış. Hele geleneksel Türk Tiyatrosu’nun son temsilcisi, orta oyunu ve tulüat (hiç hazırlanmadan, içinden geldiği gibi söyleme biçimi-doğaçlama/tiyatro deyimi ) sanatçısı olan İsmail Hakkı Dümbüllü’nün, Antakya da, üstelik park sinemasında, yani sinema kültürünün bulunduğu bir il merkezinde gösteri yapması, çok önemli bir sosyal ve kültürel gelişmedir.
İstanbul Kültür ve Sanat Festivali’nin 1973 yılında başladığını göz önüne alırsak, 1966 yılında Antakya’da bir festivalin düzenlenmesinin ne anlam taşıdığını daha iyi kavrarsınız.

HATAY ÇİÇEK FESTİVALİ 17-22 MAYIS 1972
Hatay Çiçek festivali, hem 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı hem de Antakya’nın tarihsel kuruluş (?) gününü kutlamak amacıyla sosyal, kültürel ve sportif anlamlar yüklenerek kutlanan bir festivaldir. Bu festivalin, Hatay’ın kurtuluş coşkusunun kutlandığı, Temmuz ayındaki ‘’Hatay Festivali ’ ile hiçbir ilgisi yoktur. Bu Festival, tamamen devletin kurumları, Antakya Belediyesi ve sivil toplum örgütlerinin oluşturduğu Festival Komitesi’nce düzenlenen, bağımsız bir festivaldir.
Bu festivale ait arşivimde bulunan davetiyede; açıl yeşil karton üzerine siyah baskı ile festivalin yapıldığı yıl, ismi ve tarihi yazılı, içinde de üçüncü hamur kağıda siyah renkle basılı, yedi günlük festival programı var.
Bu festivalin davetiyesi, Hatay Festivali davetiyesinden çok farklı ve ilginç.
Çiçek Festivali’nin davetiyesinde, 14 kişilik festival düzenleme komitesinin tek tek isimleri var. Komite Başkanı ne Sayın Hatay Valisi Lütfü Uraz, ne de Antakya Belediye Başkanı Sayın Kemal Şeyhoğlu! Komite Başkanı, o zamanlar Gazipaşa İlkokulu’nun Müdürü olan Sayın Latif Günal’dı. Çok ilginç değil mi ? Şimdiki devlet yönetim anlayışından çok farklı. Hiyerarşik olarak, bir ilkokul müdürünün, kamu oyunu ilgilendiren çalışmalara öncülük etmesi bana çok ilginç geldi.
İkinci ilginç bir konu, bu festivale, bir devlet bankası ve bir özel banka olmak üzere, bankaların sponsor olması. O yıllarda bu gelişme, toplumun dirliği açısından çok önemli bir gelişmedir.
Ayrıca festivalin olumlu geçişmesine ayrı bir güç katmıştır. Festivalin, ulusal bayramımız olan 19 Mayıs ve Antakya’nın kuruluş olan 22 Mayıs (?) gününe denk getirilerek yapılmasıyla, genel anlamda devlet ve millet işbirliğinin, toplumsal katkı ve uzlaşı ile birlikteliğinin sağlanması amaçlanmıştır. Tabiki festivalden bir yıl önce, 12 Mart 1971 yılında yapılan askeri muhtırayı göz önüne alırsak, bu festivalin yapılış amacı daha bir anlam kazanmış olur.
Elimde bulunan davetiyeye göre, festivalin her hangi bir amblemi yok. Ancak 1973 yılında yapılan ayni festivalin amblemini, ilk gün zarflarında basılı olarak görüyoruz. (bk.resimler ) Bu amblemi kimin tasarladığını bilmiyorum. Amblemin, Cumhurbaşkanlığı forsundan esinlenilerek yapıldığı çok açık. Gördüğünüz gibi, amblemde 16 Türk Devletini simgeleyen 16 yıldız var. Bu yıldızların ortası da, göz bebeğimiz olan Türkiye Cumhuriyeti simgelenerek çizilmiş. Olasılıkla, bu amblem, ya Kültür Bakanlığının katkıları ile ya da Bakanlığa bağlı birimler tarafından hazırlanmış olmalı.
Çiçek Festivali’nin programı, 1966 yılında yapılan Hatay Festivali’nden çok daha zengin olarak tasarlanmış.
Festivalin ilk gününde, komitece Atatürk Anıtı’na çelenk koyma töreni yapılır, ardından Hatay Valisi Sayın Lütfü Uraz’ın belediye hoparlöründen açış konuşması gerçekleşirdi. Bildiğiniz gibi o tarihlerde , ne internet , ne tv yayını vardı. Halka bir duyuru yapılacaksa, belediyenin, elektrik veya diğer direklere konumlandırdığı hoparlörler kullanılırdı. Şehrin her hangi bir yerinden bu duyuruları dinlemek isterseniz, en yakında bulunan hoparlörün yanına gider ve dinlerdiniz. Hemen hemen şehrin her yerinde, herkesin duyabileceği sayıda ses cihazı vardı.
Eskiden, Antakya Belediyesi’nin önünde bir top arabası vardı. Bu top arabasından 21 pare top atışı yapılarak festivalin başladığı duyurulurdu. Bu top atışları, halkı selamlama anlamını taşırdı. 21 pare atış ise gemicilik geleneğinden kalma bir gelenekti. Eskiden gemiler limana yaklaştıklarında, karada bulunanları selamlamak ve dost olduklarını anlatmak için 7 pare top atışı yaparlardı. Kardakiler de hoş geldiniz anlamında 21 pare top atışı yapardı. Bu atışlardan sonra, gemi, limana giriş yapardı. Festivalin başlangıcında atılan 21 pare top atışı, “festivalimize hoş geldiniz” anlamını taşırdı. Bir yerde, halkı selamlama anlamı taşırdı. Top atışlarından sonra, Antakya Belediye Başkanı, kalka hoparlörle seslenişte bulunurdu. Ardından festival komitesi başkanı bir konuşma yapar, böylece festival başlamış olurdu. Akşam üzeri sergiler açılır, belediye parkında ve şehrin önemli kavşaklarında belediye bandosu tarafından konserler verilirdi.
Kültürel çalışmalar, genellikle spor salonunda yapılırdı. Tiyatro gösterileri Akar Sineması’nda olurdu.
O yıl festival kapsamında, Gülriz Sururi Tiyatro Topluluğu, ‘’Evet-Evet-Evet‘’ adlı oyununu hem öğleden sonra hem akşam olmak üzere iki kere sahne almışlar.
Halk Ozanlarının atışması…
İllizyon gösterileri
Askeri bando konserleri
İlimizde bulunan folklor ekiplerinin gösterileri
Aba güreşleri gibi birçok kültürel ve sosyal çalışmalar yapılmış.
22 Mayıs 1972 tarihinde Kadınlar Kulübü’nde verilen yemek ile festival son bulmuş.
Hatay festivalleri, binlerce yıllık kültürel bir birikimin sonucu olarak yapıla gelmiştir. Her türlü kitle iletişim araçlarının kullanıldığı dönemimizde ne oldu da kültürel tabanlı bu festivalleri düzenleyemez olduk, işte bu konuda oturup konuşmak gerekir!
Öyle değil mi? Haydi iş başına…

Exit mobile version