Ankara, Adana Mutabakatını!
2011’de başlayan iç çatışmaların bugün geldiği noktada, İdlib kentinde biriken radikal silahlı örgütlerin ve terör listesinde yer alan grupların sivillerle iç içe olmasının tedirginliğini hisseden Hatay, Ankara’nın yeniden gündeme getirdiği Adana Mutabakatı gelişmesini ise yakından izliyor.
Yüzbinlerce, kimi iddialara göre milyonlarca sivili barındıran Suriye’nin İdlib kenti, birçok ülkenin ‘Terör Örgütleri Listesi’nde yer alan Heyet Tahrir Şam (HTŞ) nedeniyle ‘patlamaya hazır bomba’ şeklinde değerlendiriliyor. Bu nedenle, Hatay, sınır komşusu İdlib’i de burada bulunan sivilleri de yakından takip ediyor. Oldukça zor şartlarda yaşayan sivillerin kamp hayatlarına yönelik yardımlar ise Birleşmiş Milletler ve Türkiye üzerinden gerçekleşiyor. Cilvegözü, bu yardımların ana transfer adreslerinden bir tanesi. İdlib’deki yaşamın, bu kentte biriken radikal silahlı örgütlerden ya da terör listesinde yer alan gruplardan nasıl temizleneceği ise henüz bilinmiyor. Ancak son dönemde Ankara’dan yansıyan bazı açıklamalar, Ankara ve Şam arasında atılması beklenen adımlara yönelik olumlu sinyalleri de beraberinde getiriyor. Bu ise Hatay gibi, bölgesel çatışmalarla ekonomisini birçok kalemde nadasa yatırmış kentler için oldukça önemli ve o yüzden de gözler, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son açıklamasında…
-NE OLDU?-
Bilindiği gibi, Rusya Devlet Başkanı Vladmir Putin ile görüşmesi sonrası Adana Mutabakatı’nı gündeme taşıyan Erdoğan, mutabakatın yeniden hayata geçirilmesi için çalışacaklarını açıkladı. Peki, bu mutabakat nedir, neleri içeriyor ve bugün yeniden neden gündemde? En çok da… Ankara ve Şam arasındaki ilişkilerin geleceği ve normalleşmesi adına ne anlama geliyor?
-MUTABAKAT-
Türkiye ile Suriye arasında 1998 yılında imzalanan ‘Adana Mutabakatı’, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın yakalanması için atılan bir adımdı. O dönem artan terör saldırıları nedeniyle Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında alınan karar doğrultusunda, Suriye, ‘Casus Belli’ ilan edildi. Yani, Abdullah Öcalan’ın Suriye’de bulunmasına müsaade edilmeye devam edilirse, bu durum, Türkiye açısından ‘savaş sebebi’ sayıldı.
Gerilimi düşürmek için arabulucuk yapan dönemin ABD Başkanı Bill CLinton ve Mısır Lideri Hüsnü Mübarek, tarafları uzlaşmaya ikna etti ve bunun sonucunda da Adana Mutabakatı 20 Ekim 1998’de imzalandı. Uzlaşma çabaları devam ettiği sırada, süreç, Öcalan’ı Suriye’den kaçmaya zorladı ve Öcalan, imzadan 10 gün önce Suriye’yi terk etti.
-İÇERİĞİ-
Adı daha sonra, 2010 yılında, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Terör ve Terör Örgütlerine Karşı Ortak İşbirliği Anlaşması” olarak değiştirilen ve 3 yıl geçerli kalan 23 maddelik mutabakata göre, başta PKK olmak üzere, her iki devlet de kendilerini tehdit eden terör örgütlerine karşı önlemler alacak ve onların kendi toprağındaki tüm faaliyetlerine engel olacaktı. Karşılıklı olarak hiçbir ikamet, lojistik, eğitim, ulaşım ve silah kapasitesine müsaade etmeme konusunda anlaşan iki ülke; ortak operasyonlar, tutukluların iadesi ile bilgi, belge ve istihbarat paylaşımı alanlarında işbirliği yapmaya karar vermişti.
-ERDOĞAN-
Bilindiği gibi, konuyu gündeme taşıyan Cumhurbaşkanı Erdoğan, buna dair Kara Harp Okulu’nda yaptığı konuşmada Adana Mutabakatı’nı hatırlatarak şu açıklamayı yapmıştı:
“Ne olursa olsun, ayakta kalmanın önemini çok iyi biliyoruz. Türkiye´nin son 5-6 yılda başına gelen her hadise, ülkemizi tökezletip, düşürme projesinin birer parçası. AB süreci, şu anda Suriye´de yaşanan olaylardaki durum budur. 1998’de Suriye ile Türkiye arasında bir Adana Mutabakatı imzalanmıştır.
Bunun altında bir yerde bölücü terör örgütünün bize teslimi yatıyordu. Şimdi tabii dünkü seyahatten sonra Sayın Putin´le yatığımız görüşmelerle bu Adana Mutabakatı’nın yeniden gündeme gelmesi, bunun üzerinde ısrarlı bir şekilde durmamızın gerekliliğini daha iyi anlıyoruz.”
-YÜRÜRLÜKTE Mİ?-
Anlaşmada, yürürlük süresine ilişkin bir hüküm de yer alıyor. Buna göre, anlaşma, üç yıl yürürlükte kalacak. Taraflardan birinin anlaşmanın sona erdirilmesi yönündeki niyetini, anlaşmanın sona ermesinden en az üç ay (90 gün) önce diğer tarafa diplomatik kanallardan yazılı olarak bildirmesi gerekiyor. Aksi takdirde anlaşmanın yürürlük süreci üçer yıllık süreler halinde otomatik olarak uzayacak. Hem Türkiye hem de Suriye’nin, söz konusu anlaşmanın yürürlükten kaldırılmasına yönelik girişimde bulunduğuna ilişkin bir bilgiye ulaşılamadı.
-NORMALLEŞME-
Ankara’nın, mevcut Şam Yönetimi ile imzalanan bir anlaşmayı raftan indirmesi, Hatay’da yaşayanları da, ekonomi dinamiklerinin yorgun temsilcilerini de, ‘ilişkiler normalleşiyor mu?’ sorusu başlığında umutlandırıyor. Ancak bunu söylemek için henüz çok erken, ki bunu da herkes biliyor. Ancak atılan adımın önemli olduğu konusunda da herkes birleşiyor.