Hatay, Kilis, Gaziantep ve Şanlıurfa

UNDP’den Mülteci Desteği Milyonlarca Suriyelinin barındığı sınır illeri, İdlib noktasında olası bir askeri operasyonun yaratabileceği yeni göç dalgasının hesaplarından biraz uzakta, var olan mülteci kalabalığının yaratmaya devam ettiği sorunlarla başa çıkmaya çalışırken, ‘çözüm’ başlığında en büyük desteği UNDP’den görüyor. Peki, yerel idareler hala istenen noktaya gelmeyen’entegrasyon’ için ne yapıyor? Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), Suriye Krizine Yanıt […]

UNDP’den Mülteci Desteği

Milyonlarca Suriyelinin barındığı sınır illeri, İdlib noktasında olası bir askeri operasyonun yaratabileceği yeni göç dalgasının hesaplarından biraz uzakta, var olan mülteci kalabalığının yaratmaya devam ettiği sorunlarla başa çıkmaya çalışırken, ‘çözüm’ başlığında en büyük desteği UNDP’den görüyor. Peki, yerel idareler hala istenen noktaya gelmeyen’entegrasyon’ için ne yapıyor?

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), Suriye Krizine Yanıt ve Dayanıklılık Programı’nı; Türkiye’de ikamet eden Suriyelilerin, Türkiye’deki ev sahibi toplulukların ve yerel ortakların, zorunlu göçün etkileriyle daha iyi mücadele edebilmelerini ve toparlanmalarını sağlamak amacıyla uyguluyor. Program, insani yardım desteğini tamamlayıcı dayanıklılık temelli bir kalkınma yaklaşımını teşvik ediyor. Programın temel amacı, Suriyelilerin kendi kendilerine yeterliliklerini güçlendirmek ve yerel ve ulusal ortakların kurumsal kapasitelerini güçlendirerek, kamu hizmetleri için artan talebe daha iyi yanıt vermelerini sağlamak. Bu yöndeki çalışmalarını uzun süredir Türkiye’de devam ettiren UNDP’nin en yoğun olduğu iller ise Hatay, Kilis, Gaziantep ve Şanlıurfa olarak sıralanıyor.
-YERELE DESTEK-
UNDP; Hatay, Gaziantep, Kilis ve Şanlıurfa’daki 4 belediyeye, altyapı geliştirme ve teknik destek yanı sıra yerinden edilmenin etkileriyle daha iyi başa etme konularında yardım ediyor. Zira Türkiye’de yaşayan çok sayıda Suriyeli, yerel belediyelerin zorunlu temel hizmetleri sağlama kapasitesi üzerinde gittikçe artan bir baskı oluşturuyor. Dolayısıyla, güçlendirilmiş belediye hizmetleri ve altyapı, çok sayıda Suriyeliyi barındıran illerin en acil ihtiyaçları arasında yer alıyor. Hatay, Kilis, Gaziantep ve Şanlıurfa illeri, Mayıs 2018 itibarıyla, 1.5 milyondan fazla Suriyeliye ev sahipliği yapıyor.
SOSYAL UYUM-
UNDP’nin müdahalesi, her iki nüfus kesiminin ihtiyaçlarını dikkate alarak ve barış içinde bir arada yaşamayı destekleyerek, hem Suriyelilere hem de ev sahibi toplumlara hizmet ediyor. UNDP, bu amaçla, Suriyeli ve ev sahibi toplum mensubu kadınlara, sosyal ve ekonomik güçlenmelerini artırmak ve topluma aktif biçimde katılmalarını sağlamak amacıyla destek veriyor.
UNDP, 2018-2019 döneminde, 52.000’i aşkın Suriyeli için dil eğitimleri vererek, yerelde ‘sosyal ve ekonomik’ entegrasyonu güçlendirmeye katkı yapmayı hedefliyor. UNDP ayrıca; ekipman, teknik destek ve danışmanlık sağlamak suretiyle, Çok Amaçlı Toplum Merkezleri (ÇATOM) ve yerel kuruluşları da destekliyor. UNDP’nin desteklediği mesleki eğitim ve yetkinlik geliştirme programlarından yararlanan kursiyerlerin, % 34’ünü gençler ve % 46’sını da kadınlar oluşturuyor.
-İŞ GÜCÜ-
UNDP, iş gücü piyasasının hem arz hem de talep tarafını ele alarak, geçim ve iş imkanlarını da artırıyor. İşgücü arzı bakımından UNDP’nin desteği; yetişkinler için dil becerileri eğitimi, mesleki eğitim, Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) dahil olmak üzere, kayıt, danışmanlık ve işe yerleştirme bakımından yerel kapasitelerin güçlendirilmesine odaklanıyor. İşgücü talep tarafında ise, UNDP; KOBİ Yetkinlik ve İnovasyon Merkezlerinin kurulması, sanayi bölgelerinin dönüşümü, iş geliştirme hizmetleri ve değer zinciri geliştirmeye destek vermek suretiyle istihdam yaratılmasına katkıda bulunuyor.
Suriyeliler, ev sahibi toplumlar ve belediyelerin değişen kalkınma ortamındaki zorluklarla başa çıkabilmelerini desteklemek amacıyla, UNDP, çeşitli geçim imkanlarının artırılması ve daha iyi belediye hizmetleri yoluyla bu zorlu sürece destek vermeyi de sürdürüyor.
Hatay, Gaziantep, Kilis ve Şanlıurfa’da sürdürülen çalışmaların desteğiyle, Suriyeli ve yerel halktan oluşan 1.750 kişi, bölgede hizmet, imalat ve tarım sektörleri dahil olmak üzere 33 farklı alanda, yüksek talep gören mesleki eğitimleri tamamlarken, açılan Türkçe dil kurslarına ise 1.200 Suriyeli katıldı. Beş pilot ve model girişim, yerel değer zincirlerinin verimliliğini artırdı ve işgücünün istihdamı için imkanlar sağladı. Belediye hizmetlerinin güçlendirilmesi alanında ise, iki atık transfer istasyonunun inşa edilmesi ve kent düzeyinde yatırımlar yoluyla en acil zorlukların giderilmesi suretiyle, atık yönetimi hizmetleri güçlendirildi.
-BUGÜN-
UNDP’nin desteği ile sürdürülen çalışmaların kıyısında, Antakya özelinde oluşan tablo mu? Buradaki tablo, Hatay geneline yayılan 500 bin dolayındaki Suriyeli sığınmacının ‘sessiz-sedasız’ bir entegrasyon sürecine de işaret ediyor. İş yaşamına katılan Suriyelilerin ‘iş sahibi’ kimliği ile üretim gücüne katkı sunduğu bu ‘kendi içinde barışık’ tablo, günlük yaşam içinde koşuşturan diğer kalabalıkları da besliyor. Bu ise, bir dönem ‘sorun’ diye adlandırılan birçok başlığı, kendi içinde ‘çözüme’ kavuşturmanın bir karşılığını oluşturuyor.
-YERELE ÖNERİ-
Beklenen ve özlenen bir entegrasyon için ‘yerelde ne yapılabilir’ sorusunun en net cevabı, Suriyelilerin de dahil olacağı etkinliklere yerel idarelerin kapı aralaması olabilir! Bunun en net örneklerinden bir tanesi, onların da kendi kültürlerini diğerlerine anlatma fırsatı verilmesi! Zira yüzbinlerce Suriyelinin, içinde yaşadıkları toplum içinde ayrı bir dünya yaratıp içine hapsolmalarının ciddi yan etkileri istenmeyen durumlar yaratabilir. İşte bunu engellemek için de, ‘uyum’ çabalarının ‘kurumsal’ adımlarla desteklenmesi şart.
Prof. Dr. M. Murat Erdoğan’ın, aralarında Hatay’ın da olduğu 26 ilde Suriyeliler üzerinde gerçekleştirdiği son çalışmanın ‘entegrasyon’ başlığı da buna dairdi. Erdoğan, orada oldukça çarpıcı tespitler paylaşmış ve uyarmayı da ihmal etmemişti. Nasıl mı? Şöyle:
“Suriyeliler ile birlikte yaşama çerçevesinin en önemli unsurlarından birisi de, Suriyelilerin karar alma süreçlerine daha fazla dahil edilmeleri ihtiyacıdır. Bu süreç, uyumlu ve huzurlu ortak bir hayat içinde sağlıklı kararlar için de son derece önemli ve hatta şarttır. Türk toplumunun ve devletinin Suriyeliler için ortaya koyduğu destansı desteğe rağmen, Suriyeli gençler ve çocuklar içinde biriken öfke, haklılık taşıyıp taşımaması bir tarafa, geleceğe yönelik en ciddi risk alanları oluşturmaktadır. Suriyelilerin öğrenci, meslek, STK ve benzeri örgütlenmeleri ve bu kurumsal yapılar üzerinden süreç yönetimine dahil edilmeleri için imkanlar yaratmak, kaynak ve zaman israfını engelleyecek, Türk toplumu için de katkı sağlayacaktır.”
-CEVAP HANGİSİ?-
Şu ana kadar ‘yaptık, ama olmadı’ mı, yoksa ‘yaptık, bizden bu kadar mı’? Belki de ‘yapılacak daha çok şey var’ kısmında durmak daha iyi olacak ve yapılması gerekenler konusunda oturup daha fazla düşünmek! -Tamer Yazar-

Exit mobile version