Hikmet Çinçin: “Türkiye’de şu an, zorunlu eğitim seviyesine gelmiş 900 bin Suriyeli öğrenci var, ama bunların sadece 300 bin kadarı eğitime tabi tutulabiliyor. Geriye kalanı okula bile gidemiyor.”
Kimine göre 400 bin, kimine göre 500 bin! Belki daha fazlası… Peki, ne durumdalar? Nasıl geçiniyorlar? Topluma karıştıkları noktalarda ne kadar uyum sağlıyorlar? Kayıt dışı ekonomiye ekledikleriyle ne kadarlık bir zarar yaratıyorlar?
Hatay’daki Suriyeli kalabalık için şu ana kadar gündeme taşınan sorunlar, sorular ve sorgulamaların son adresi, Antakya Küçük Sanayi Kooperatifi toplantı salonu oldu. Konuyu gündeme taşıyan isim ise, CHP Genel Sekreteri Kamil Okyay Sındır’ın katılım gösterdiği toplantıda konuşan, Antakya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Hikmet Çinçin oldu.
-3’TE BİR SURİYELİ-
Hatay nüfusunun neredeyse 3’te birlik kısmını oluşturan Suriyeli ‘mülteciler’ noktasında konuşan ATSO Başkanı Hikmet Çinçin, mevcut kalabalığın ‘toplumsal’ boyutu ile ilgili olduklarının altını çizerken, ‘mesleki’ ve ‘dil’ eğitimlerinin verilmesi konusunda ise ısrarlı olduklarını söyledi.
Çinçin, konuya dair tespitlerini şöyle paylaştı: “Halkımızın kafası karışık. Ne konuda karışık? Nüfusumuz 1.5 Milyon! Ama nüfus içerisinde yaklaşık 450 bin, kimine göre mülteci ve kimine göre de misafir, Suriyeli ağırlıyoruz. Ancak, artık misafirlik sınırları da bitmiş durumda! Zira Suriye’de yaşanan kriz altıncı yılına girdi, ki ikinci dünya savaşından bu yana yaşanan en büyük krizden bahsediyoruz. Bahse konu 450 bin kişi arasında, sadece 15 bin kişi özel koruma altında. Yani, kamplarda kalanlar… Bunun anlamı da şu; hemen hemen nüfusumuzun üçte biri Suriyeli. Bu arkadaşlarla altyapımızı ve şehre dair bir çok şeyimizi paylaşıyoruz. Ama şöyle de bir şey var ki; Ciddi ve kalıcı politikalar üretmediğimiz müddetçe, bu durumun, Türkiye’nin ve bölgenin başına ciddi sıkıntılar açabileceğini tespit ettik. Bu anlamda, buradaki sivil toplum örgütleri ile de görüşerek, hem mesleki hem de Türkçe eğitim verilmesi konusunu masaya yatırdık. Ama bunu bir şekilde paylaştığımızda, durumu ‘Suriyelilere Türk Vatandaşlığı’ tartışmasına çekenler oluyor. Öncelikle şunu ifade etmek gerekiyor ki, bizlerin bu konu başlığı ile bir ilgisi yok. Bizler politikacı değiliz. Biz sadece, insanlara dokunmak gerektiğini fark ettik. Çünkü bu insanlar arasında ciddi anlamda travma yaşayan insanlar var. Bunun yanı sıra ciddi anlamda mesleksiz olan insanlar var. Ama en önemlisi de, dil bilmediğinden topluma adapte olamayanlar var. Bunun neticeleri ne olur? Çocuk gelinler olur… Toplumun sosyal hayatını bozacak şekilde, ikinci evlilikler olur… Fahişeliğe kayış olabilir. Muhtemeldir, erkekler arasında terörizme eğilim olur… Yani her şey olur, olabilir! Düşünün ki, Türkiye’de şu an, zorunlu eğitim seviyesine gelmiş 900 bin Suriyeli öğrenci var, ama bunların sadece 300 bin kadarı eğitime tabi tutulabiliyor. Geriye kalanı ise okula bile gidemiyor. Şöyle ifade edeyim… 12 yaşında Türkiye’ye göç etmek zorunda kalmış bir Suriyeli vatandaş, bugün artık 18 yaşında! Ancak arada kalan bu 6 senede hiçbir eğitim alamamış durumda. Bunun gibi sıkıntılar çok fazla. İşte bizler de bu yaşananların sosyal boyutu ile ilgiliyiz. Siyasi boyutu ile ilgili değiliz.” -Tamer Yazar-