“Hoşgörülü, ama çılgın, bir o kadar da özgüvenli insanların şehri burası” diyerek Hatay’ı köşesine taşıyan Milliyet Gazetesi Köşe Yazarı Cüneyt Sadıç, ilerleyen haftalarda bir başka Hatay yazısı daha yazacağını söylerken, kent adına anlattıklarıyla da “buyurun gelin” demeyi ihmal etmedi.
Milliyet Gazetesi’nin Adana ile başlayan ‘Anadolu Kaplanları 2020’ yazı dizisi, geçtiğimiz hafta boyunca Bursa, Konya, Van, Gaziantep, Kocaeli ve Malatya ile devam etti. Bu hafta, “Her daim onurlu, her daim çalışkan…” başlığıyla Hatay’ı sayfasına alan isim ise, Gazete’nin köşe yazarlarından Cüneyt Sadıç oldu. Ele alınan şehirler için, “Her biri farklı tarihi, coğrafi ve demografik özelliklere sahip ve yıllardır bıkmadan, usanmadan ülkemiz ekonomisine katkı, vatandaşa umut vermekte olan bu iller, aynı zamanda dünya çapında birer turizm yıldızı esasında…” diyen Sadıç’ın, Hatay’ın Antakya’sından ona kalan hikaye noktasında şekillenen yazısı ara başlıklar halinde şöyle:
-HOŞGÖRÜ-
Hristiyanlığın ilk yayıldığı, Hristiyan adının ilk kullanıldığı, ilk kilisenin kurulduğu topraklar burası. Hatay’da hiçbir şey ve hiç kimse sıradan değil esasında. Hoşgörülü, ama çılgın, bir o kadar da özgüvenli insanların şehri burası.
Bugün, Hatay’ı ve turizm yatırımlarını yazmaya karar verince, hem başarılı bir turizmci hem de iflah olmaz bir Antakya sevdalısı sevgili arkadaşım Lamia Öğütmen’i aradım. O kadar çok şey anlattı ki, hepsini bu haftaya sığdırmak mümkün değil. Dolayısıyla, ilerleyen haftalarda bir başka Hatay yazısı yazmak şart oldu.
-ÇILGINLIK-
Turizmci olmanın sanırım ilk şartı, biraz çılgın olmak. Yoksa 35 milyon Dolar’a 400 odalık otel yapmak bile, savaşa komşu bir coğrafyada yeteri kadar çılgın bir iş iken, temel kazısında, aralarında bin 50 metrekarelik dünyanın en büyük tek parça mozaiği de bulunan, farklı medeniyetlere ait kalıntılarla karşılaşınca projedeki oda sayısını 200’e indirip, altına muhteşem bir müze eklemek, üzerine de 120 milyon dolar harcamak başka türlü açıklanamaz. Necmi Asfuroğlu’nu, önce memleketine olan güveni, sonra da cesareti için tebrik etmek gerek.
-CESUR YATIRIM-
Bir diğer cesur turizm yatırımcısı ise Şahutoğlu Ailesi. I. Dünya Savaşı’nda şehre gelen Fransız Yüzbaşı, Mimar Jaques de La Boucherie imzalı üç binayı 2009’da alıp, detaylı bir restorasyon sonrası her biri farklı dekore edilmiş 24 odalı, yöresel lezzetler de sunan bir otele çevirip, geçtiğimiz yıllarda kapıları açmışlar. İyi de yapmışlar.
-YÖRESEL-
Antakya mutfağı malum… Bir tadına bakan, bir daha iflah olmuyor. “Hatay’da en iyi lokantalar hangileri” diye araştırırken, baktım herkes bir isim de hemfikir. Bir de işi bilene sorayım diyerek, ‘Antakya ve Yemekleri’ kitabının yazarı sevgili Jale Balcı’yı arayıp, Hatay için lokanta tavsiyelerini sordum.
Jale Hanım, Antakyalı ve İstanbul’daki Antiochiaconcept adlı Antakya lokantasını da açan şef. Onun da listesinin başında aynı ismi görünce, Konak Restoran’ın yatırımcısı Razık Büyükgazel’le yemek ve Antakya içerikli güzel bir sohbet ettik telefonda. İlk fırsatta görüşmek üzere de sözleştik kendisiyle.
Razık Bey, restorasyona başladığında, konağın neredeyse sadece üçte biri ayaktaymış. Yaklaşık iki yıl süren ve tarihi dokuyu, ahşap işçiliği koruyarak yapılan restorasyon, 2014 yılı sonunda tamamlanabilmiş. Yanı başındaki savaşa, turizm sektöründeki tüm krizlere rağmen yapılan bu yatırım, Antakya’ya 280 kişilik muhteşem bir restoran kazandırmış.
Menüsündeki 120 çeşit lezzet arasında seçim yapmaya çalışmak ise tam anlamıyla manevi bir eziyet. Alın size Anadolu’nun çılgın turizm kaplanları listesine eklenecek bir turizmci daha!
-EXPO21-
Esasında bir de 23 Nisan 2021’de başlayacak, yatırım tutarı 100 milyon dolar civarında olan EXPO’21 Hatay vardı yazmak istediğim. Yazıyı hazırlarken, ilk ağızdan bilgi alayım deyip Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Lütfü Savaş’ı da aradım, ama ulaşmak mümkün olmadı. İlk fırsatta EXPO’21 ‘de Seyyah-ı Alem’de konuk eylemek üzere deyip, izin isteyelim haftaya kadar… Tamer Yazar