Hatayda Karantina Zorunludur

Ezer, ilimizin adeta ölüme terkedildiğini vurguladı Tüm Öğretmenler Birliği Sendikası Genel Başkanı Deniz Ezer, pandemi sürecinde ilimizdeki vaka ve ölüm sayılarının çokluğuna dikkat çekti ve Hatay’da karantinanın zorunlu olduğuna vurgu yaptı. Çok iyi niyetle ve ölüm oranındaki artışa bakılarak sosyal medyada “Hatay Kapanmayı İstiyor!” kampanyası yapmak isteyen güzel insanların çabasını anladıklarını ve doğru bulduklarını söyleyen […]

Ezer, ilimizin adeta ölüme terkedildiğini vurguladı

Tüm Öğretmenler Birliği Sendikası Genel Başkanı Deniz Ezer, pandemi sürecinde ilimizdeki vaka ve ölüm sayılarının çokluğuna dikkat çekti ve Hatay’da karantinanın zorunlu olduğuna vurgu yaptı.
Çok iyi niyetle ve ölüm oranındaki artışa bakılarak sosyal medyada “Hatay Kapanmayı İstiyor!” kampanyası yapmak isteyen güzel insanların çabasını anladıklarını ve doğru bulduklarını söyleyen Ezer, “Hatay muhakkak karantinaya alınmalıdır. Hatay adeta ölüme terkedilmiş durumda her gün cenazelerimizi sessizce gömüyoruz. Fakat öte yandan Hatay’da (diğer illerde de geçerlidir) günlük yaşantısını idame etmek zorunda olan emekçilerin(inşaat işçilerinin, sanayide çalışanların, tarlada çalışanların, seyyar satıcıların, v.s bu liste uzatılabilir) yaşamlarını devam ettirmek için çalışmak zorunda olduğu gerçeğini göz ardı edemeyiz. Kapanalım, Karantinaya girelim maalesef tek başına yeterli bir talep değildir” dedi.
Sosyal devletin gereği yerine getirilmeli
Tek başına “Hatay Karantina İstiyor” talebinin kuru bir talep olduğunu ve yeterli olmadığını belirten Ezer, sosyal devlet gereği devlet mekanizmalarından taleplerinin yerine getirilmesinin zorunluluk olduğunu bildirdi ve taleplerini şöyle sıraladı: “Sağlık, hijyen ve genel temizlik (belediye) gibi zorunlu olan mal ve hizmetlerin dışında üretim ve hizmet sunumu durdurulmalı, çalışanlara tam ücretli izin verilerek en az 14 gün tam kapanma sağlanmalıdır.
Üretime ve hizmet sunumuna devam edenlere düzenli test yapılmalı, sağlıklı çalışma koşulları ve 6 saati gelmeyecek kısa çalışma saatleri uygulanmalıdır.
Salgın süreci sona erene kadar yoksulluk sınırının altında geliri olanlara, emekçilere(inşaat işçilerinin, resturantlarda çalışanların, sanayide çalışanların, tarlada çalışanların, seyyar satıcıların, v.s bu liste uzatılabilir) veya hiç geliri olmayan her haneye sosyal ekonomik destek verilmeli, ücretsiz doğalgaz, su, elektrik, telefon, internet hizmeti sağlanmalı, bu durumda olan yurttaşların kredi borçları ertelenmelidir. Bu dönemde eğlence sektörü durmuş durumda geçimini bu sektörden sağlayan müzisyenlere bu süreçte maddi desteğin verilmesi gerekmektedir.
Faturalar ödenmeli …
Sermayenin karındaki düşüş değil halkın yaşam hakkı öncelikli olmalıdır.
İşsizlik fonu, bireysel emeklilik fonu gibi fonlar amacı dışında kullanılmamalı, yönetimi işçilerin çoğunlukta olduğu kurullara bırakılmalı ve tüm kaynaklar kuruluş amaçlarına uygun olarak işçileri ve halkın ihtiyaçları için kullanılmalıdır.
Pandemi süreci fırsata çevrilerek uygulanan baskı politikalarına, yasaklara, antidemokratik uygulamalara son verilmeli, haklar güvence altına alınmalıdır.
Belediyeler iktidar bir şey yapmıyor, diyerek sorumluluk almaktan kaçınamaz. Büyükşehir başta olmak üzere diğer ilçe belediyeleri bu talepler konusunda ısrarcı olmalıdırlar. Koli yardımlarından çok ekonomik fon oluşturup pandemi süresince muhtarlar aracılığıyla ihtiyacı olanlara destek verilmelidir. Günde en az iki öğün aş yardımı yapılmalı, faturalar ödenmelidir. Unutulmaması gerekir ki kışın ısınma bile bir giderdir.
Bu talepleri STK’lar, siyasî parti temsilcileri, muhtarlar, milletvekilleri ortak bir deklarasyon ile talep etmelidir. İktidara kamuoyu nezdinde baskı uygulanmalıdır.” Mehmet ÖZGÜN

Exit mobile version