Kadınlar Destek Bekliyor
Esenler Belediyesi tarafından Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı destekleriyle 15 Mart’ta hayata geçirilen Nar Projesi’ne katılan kadınlar, evlerinde ürettikleri ürünleri e-ticaret yoluyla satarak aile ekonomisine katkı sağlarken, örnek çalışma, Hatay’daki belediyelere de göz kırpıyor.
Antakya’da, belediyeler ve halk eğitim merkezleri bünyesinde açılan kurslar bünyesinde eğitim alan çok sayıda kadının öncelikli amacı, bir şeyler öğrenmek, ama öğrendikleri noktasında da ‘para’ kazanıp, aile bütçesine destek de olabilmek! Bu olanağa, kurumsal olarak oluşturulan ‘satış alanları’ ile ulaşabilen çok az sayıda kadın, verilen destekten memnun, ancak yine de ‘işleyiş’ istendiği kadar hızlı değil ve oluşturulan alanlar ciddi kalabalıklara ulaşmaktan uzak! Tam da bu noktada, Esenler Belediyesi tarafından Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı destekleriyle 15 Mart’ta hayata geçirilen ‘e-ticaret’ eksenli Nar Projesi’ni işaret edenler, benzer bir uygulamanın Hatay’da da belediyeler nezdinde hayata geçirilmesini isterken, böylelikle, üretimlerin ve verilen emeğin, ülke geneline sunulma şansının da yakalanabileceği ifade ediyor. Peki, Esenler’deki işleyiş nedir?
-E TİCARET-
Nar Projesi’nde, ev kadınlarının ürettiği örgü, oyuncak bebek, çanta, kağıt rölyef gibi el işi ürünler, süs eşyaları ve dekoratif ürünler ile mantı, içli köfte, börek, sarma, baklava gibi yöresel yiyecekler, e- ticaret sitesi üzerinden satışa sunulmaya başlandı. Projeyle ilgili bilgi veren Esenler Belediyesi Kadın ve Aile Müdürlüğü Koordinatörü Sevilay Acar, Ocak ayından itibaren başvuru aldıklarını anlattı. Başvuruların ardından, uygun olan kadınlara, site ve e- ticaretle ilgili bilgi verdiklerini, belediye olarak bu süreçte sitenin alt yapı ve işleyişini sağlayacak şekilde hizmet verdiklerini söyleyen Acar, şöyle devam etti:
“Kadınlar, kendi sitelerini kendileri yönetecek. Kendi sayfalarını istedikleri gibi değiştirebilir ve fırsat ürünleri koyabilirler. Biz, belediye olarak, kadınlarımız sistemsel ya da müşteriyle karşılaştıkları herhangi bir sorun olursa, o noktada devreye gireceğiz, çözüm noktası olacağız ve işleyişin devam etmesini sağlayacağız. Şu ana kadar 400 kadın başvuru yaptı ve bu kadınlarımıza birebir eğitim verdik. ‘E-ticaret nedir?, E-ticaretin kanuni prosedürleri ve yükümlülükleri nelerdir?’ Bu konuları anlattık. Bir yandan da sayfaları yönetmeyi ve ürünlerini yükleyip fiyatlandırmanın nasıl olması gerektiğini öğrettik. Projenin açıldığı 15 Mart’tan itibaren, hanımlarımız satışlarını yapmaya başladı ve şu anda sipariş alıp ürünlerini hazırlıyorlar.”
-3 KATEGORİ-
Projede, “el becerisi, gıda ve hizmet” olmak üzere 3 kategori olduğunu belirten Acar, şöyle konuştu:
“Kadının, bir becerisi de olmayabilir. Onlara da dedik ki, ‘Siz dışarıda kalmayın.’ Örneğin, bu kadınlarımız ‘günlük 2 saat ya da haftada 2 gün çalışabilirim’ gibi taleplerini bize ilettikleri zaman, hizmet kategorisine katılabilecekler. Evlerde yardımcı personel, hasta, engelli ve çocuk bakımı, temizlik, bazı firmaların kolileme, paketleme, gibi yardımcı eleman ihtiyaçlarını karşılayacak alanlarda, iş bulabilecekleri ortamları, yine kendi sayfaları üzerinden dahil olacaklar. Bu projeyle, ev hanımlarını mutlaka bir şekilde evine katkı sağlayabilecek düzeye getirmek istiyoruz. Bir kadın, gerçekten evine katkı yapmak istiyorsa, ‘enerjimi nerede ekonomik potansiyele çevirebilirim?’ dediği noktada Nar Projesi’ne gelebilir.”
-100 BİN KADIN-
Acar, üretilen bir iğne oyasının Dubai’ye dahi satılabileceğini dile getirerek, kadınların böylece ürünlerini e-ticaretle dünyaya satabileceklerini de vurguladı.
“Projeye dahil olan kadınlar, ‘Ben, e-ticaret yapmak istiyorum, ama vergiden muaf olmak istiyorum’ dediklerinde, hükümetimiz yeni çıkardığı kanunla, yıllık 30 bin civarı altında olan geliri elde ediyorsa, kadınlarımız vergi vermiyor. Bu da elimizi güçlendiren bir şey oldu. Hanımlarımız, vergiden muaf belgesini aldıkları noktada, vergi vermiyorlar. Dolayısıyla bu şekilde kazançları daha fazla olacaktır. 100 bin kadını projemize dahil etmek istiyoruz.”
-HAYAL ET VE YAP-
Nar Projesi’nde, el emeği kategorisinde ürünleri satılan kadınlar anlatsın, yaşadıklarını ve üretim süreçlerini…
Remziye Akpınar: Kalabalık aile masaları hazırlamayı hep çok sevmişimdir. Çay sohbetlerinin vazgeçilmezi kurabiyeler her zaman favorim olmuştur. Yıllarca sevdiklerim için hazırladığım kurabiyelerimi hiç tanımadığım insanlar için yapmaya ve yapmaktan keyif aldığım şeyi işe dönüştürmeye karar verdim.
Seda Gömüş: Annemin kitaplara basılan dantelleriyle büyüdüm. Ürettikçe mutlu oldum, ürettiklerimi çevreme hediye ettim. Yıllardır hobi olarak yaptığım bu işi artık meslek olarak yapıyorum.
Rabia Öztürk: Arkadaşım bebek bekliyordu. Benden tavşan örmemi istedi. İlk önce yanaşmadım, ‘yapabilir miyim’ diye tereddüt etmiştim. İki sene oldu. Bana söyleyen arkadaşımla, Instagram üzerinde sayfa açtık, beraber yapıyoruz.
Hamide Yağlı: Kendimi bildim bileli dikişe meraklıyım ve seviyorum. Kesiyor, dikiyor, giyiyorum. Abla kadar sevdiğim kişi ile yollarımız çakıştı, dedik o zaman, ‘keselim, biçelim, sadece biz değil herkese giydirelim, işimiz olsun’ dedik ve yola çıktık Nar da çok güzel oldu. Teşekkürler.
Sevcan Kule: İki çocuk annesiyim. İkisine de ayrı ayrı oyuncak almaya gücüm yetmediği zaman, karar verdim. Sonra düşündüm ki, bunun satışını yaparak bütçeye de katkıda bulunabilirim.
Rümeysa Yaylacı: Geçim sıkıntısı çekiyordum. Ne zamanki çocukların okula başladı, daha da zorlandım. Aileme katkıda bulunmak ve çocuklarımın ihtiyaçlarını karşılamak için yemek yapmaya sipariş almaya başladım.
Seher Gürsoy: Ben kendime tesbih ve takı kutusu kapladım, kadife kumaşla. Komşum çok beğendi. Onun, kirli sepetini kapladım, ardından da sosyal medyada paylaştım ve sipariş almaya başladım.
-KEŞKE OLSA-
Antakya özelinde, halk eğitim kapsamında bir dönem kurslara katılan, ancak ismini vermek istemeyen 45 yaşındaki G.H. anlatsın beklentisini ve eldekini…
“Kurslara ilk katıldığımda, bir şeyler öğrenip, ardından satarım, evimin mutfağına katkım olur diye düşündüm, ama olmadı. Düşündüğüm gibi olmadı. Ne hesaplar tuttu, ne de kurslar bitince bizlere ‘para kazanma konusunda’ birileri yol gösterdi. Aslında, ürünlerini satmanız için yerler yok değil, ama o satış da zamana yayılıyor. Ama sizin örneğinizi ben daha önceden biliyorum. Kadınlara, elektronik ortamda satış alanları oluşturuluyor. Proje’nin ana sayfası da, tüm kadınların bu satış alanlarını paylaşıyor ayrıca. Bir belediyenin bunu düşünmesi müthiş. Bizde de olsa keşke. Vergiden de muafmış hem… Aslında ihtiyacımız olan şey de tam olarak bu. Üretmek de sıkıntı yok. Ama ürettiklerinizi satamadığınız zaman, elde birikiyor. Bu da zarar demek. Çünkü malzeme bitiyor. Almak için de satış yapmanız gerekiyor. Benim böyle kaç arkadaşım var, kurs sonunda eski hayatlarına döndüler. Yine aynı telaş! Ev, çocuklar, gezme, alışveriş, temizlik… İş yok, üretim yok, meslek yok… Ama benzer bir destek gelirse, kaldığı yerden devam ederim.”
-BEKLENTİ-
Antakya özelinde açılan kursların sayısı ya da çeşidi değil, sorun olan. Beklenen ve istenen, katılımcı kimliğinde bir araya gelen kadınların, üretici kimliklerinin ‘kazanan kimlik’ haline gelmesi! Bu da, Esenler Belediyesi’nin İstanbul örneğinde başlattığı e-ticaret eksenli bir desteğin ve açılımın, Antakya’da da hayata geçmesi. Hatta bunun diğer ilçelerde de genişletilerek, katılımcı kadınların kalabalıklaştırılması. -Tamer Yazar-