Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Hatay’dan, Kilis’ten, Antep’ten

Türkiye’ye dağılan hikâyeler Yazar Muhammed Rıdvan Sadıkoğlu’nun yeni romanı ‘Geceye

Türkiye’ye dağılan hikâyeler

Yazar Muhammed Rıdvan Sadıkoğlu’nun yeni romanı ‘Geceye Bir Güneş Çizdim’, 6 yıldır Suriye’de yaşananları gerçek hikâyeler üzerinden anlatıyor. Kitap, Haziran ayında kitapseverlerle buluştu.

Araştırmacı Yazar Muhammed Rıdvan Sadıkoğlu’nun 350 sayfalık yeni romanı ‘Geceye Bir Güneş Çizdim’, Ortadoğu’nun kanayan yarası Suriye’deki iç savaşı ve bu savaş sonunda topraklarından kaçmak zorunda bırakılan halkın göç esnasında yaşadıkları olayları tüm çıplaklığıyla anlatıyor.
Yazar, milyonlarca insanın göçüne ve on binlerce kişinin ölümüne neden olan trajedinin nasıl başladığını ve aslında hikâyenin ana kahramanlarının kimler olduğunu, sürükleyici ve sade bir Türkçe ile gözler önüne seriyor. Roman’da, yıllardır süren acı ortamının, bölgeyi ve insanların yaşamlarını yüzyıllar boyunca unutulamayacak derinlikte nasıl sarstığı içselleştirilerek okuyucuya anlatılıyor. Mültecilerin, minicik bir umutla başladıkları yolculukta dünyanın kör ve sağır olduğunu sonunda anlayarak kocaman bir bilinmezliğe gittikleri gerçeği ise okuyucuların Suriye’deki insanlık dramını bir kez daha sorgulamalarını sağlıyor.
-CENAZE TÖRENİ-
“Aklın alamayacağı bir cehennem ortamının görüntülerini izliyoruz altı yıldır” diyen ve yaşananları birkaç kelime ile özetleyen, Sadıkoğlu, Suriye’de yaşananları “tarihin en uzun cenaze töreni” olarak nitelendiriyor. Devamı mı? Şöyle:
“Baştanbaşa ceset kokan, yüreklerin yangın evine döndüğü, sürgün yemiş evlatlarının parçalanmış cesetleriyle, tüm yaşamları iki fotoğraf karesine mahkûm edilen annelerin feryatlarının arşı yırttığı, merhametin beşiklerde yakıldığı, işgalin ve yağmanın girdabında Garp’ın aç kurtlarına Şark’ın Yusuflarını kurban eden, mazlumun ahının ve zalimin günahının resmedildiği, kalburcuların her karışını zulüm tarlasına çevirdiği, bölgenin üstü kapanmış yaralarının hunharca açıldığı, atılan her adımın nefret figürüne dönüştüğü, gerçeklerle birlikte toplumsal dokunun da katledildiği, katilin hâkim ve maktulün mahkûm olduğu, insanlığın göz yumduğu, kulak tıkadığı, adalet ve merhametin parçalandığı, ‘sözcüklerin hâlâ bir anlamı var mı?’ dedirten bir cenaze töreni bu…
Bu tören, aslında ilk romanım olan ‘Diriliş’in devamı niteliğinde… Dolayısıyla, okuyan herkese, özellikle Suriye döngüsünün anlaşılması ve önyargılardan kurtulmak adına bir faydasının olması en büyük dileğim.”    -Tamer Yazar-