Sınır’ın İnsanları!
Suriye’de savaş, 9’uncu yılı geride bıraktı. Yüz binlerce kişinin hayatını kaybettiği, milyonlarca kişinin mülteci konumuna düştüğü ülkede savaş hızını azaltsa da, halen devam ediyor. Savaşın biriktirdiği insan hikayelerinin son adresi ise, Hatay’ın yanı başındaki Suriye kenti, İdlib. En çok da, çadırların içine sıkışan çaresizlik…
Daha fazla özgürlük, insan hakları ihlallerine karşı duruş ve demokrasi talebiyle 15 Mart 2011’de Dera’da bir grup öğrencinin başlattığı Beşşar Esad karşıtı eylem, kısa süre içerisinde ülke geneline yayıldı. Aynı yılın Nisan ayında, ordunun, eylemleri bastırmak için göstericilerin üzerine ateş açması ise Suriye iç savaşının fitilini ateşledi. Sivil itaatsizlikler ve barışçıl gösteriler, yerini silahlı isyanlara, yıllar sürecek kanlı çatışmalara ve 21’inci yüzyılın en büyük insani krizinin baş göstermesine bıraktı. Birleşmiş Milletler yetkililerinin; kimyasal silah kullanma, halkı açlığa sürükleme, tehcir etme, ablukaya alma, keyfi tutuklama ve işkence etme gibi savaş suçlarının işlendiğine dikkati çektiği iç savaş 9. yılını doldurdu.
-SAVAŞIN FATURASI-
Eldeki tablonun faturasında ise çocuklar var. Cilvegözü sınır kapısı üzerinden ilerleyen yardım tırları ve kamyonlarının taşıdığı insani yardımların ulaştığı yüz binlerce sivilin Hatay’ın Suriye sınır hattı boyunca kurduğu çadır kentler, bu çaresizliğin ana adreslerinden bir tanesi.
“İfade ettiğiniz haberde söylenenler net… Dokuz yılı geride bırakan savaşın faturasını, gelecekleri çalınan çocuklar ve siviller ödemeye, ne yazık ki devam ediyor. Durum öyle bir hal aldı ki, ülkede, çoğu çocuk olmak üzere yaklaşık 11,7 milyon insanın acil yardıma (gıda ve ilaç) ihtiyacı bulunuyor. Hatta resmi rakamlara göre, sadece 2018’de bin 106 çocuk, çatışmalar sırasında hayatını kaybetti. Gerçek rakamların çok daha yüksek olduğu sanılıyor. En korkuncu da, Suriye genelinde yaklaşık 2 milyon çocuk, ya çatışmalar ya da imkansızlıktan dolayı okula gidemiyor.
Burası ise en kötü durumda olan yer. Sınır hattı boyunca uzanan hatta kurulu çadır kentler, ülkedeki çaresizliğin en net faturası. Onlar, ne geriye dönebiliyor, ne de ileriye adım atabiliyor. Tek tutundukları dal, aslında tutunabildikleri… Onlara ulaşan yardımlar, ilaçlar, kıyafetler!
Açlık, soğuk, hastalıklar ve güvenlik, onların yaşamsal listelerinde öncelikleri. Ama şu sıralar asıl korku, koronavirüs noktasında! Herkes, sınırın bu kısmında böylesi bir şeyin ortaya çıkmaması için açık açık dua ediyor. Çünkü mevcut şartlar bile eldekine yetmiyor. Herkesin ihtiyacına ulaşmak mümkün olmuyor. Bir de böylesi bir bilinmeyen ortaya çıkarsa, işte o zaman asıl kabus yaşanır diye, herkes tedirgin. O yüzden, maskemi hiç çıkartmıyorum.
-DÖNÜŞ!-
Evet… Suriye’deki iç savaş onuncu yılına girerken, yerinden edilmiş milyonlar, evlerine dönüş özlemiyle yaşıyor. Suriye’de yüz binlerce kişinin hayatını kaybettiği, milyonlarca kişinin mülteci konumuna düştüğü ve yerinden edildiği iç savaş 9 yılını geride bırakırken, o sihirli kelime hala muhafaza ediliyor.
İç savaşın yıl dönümü dolaysıyla, Hatay’a komşu sınır kenti İdlib’deki Doğu Gutalı ve Deralı siviller mi? Onlar, yaşadıklarını unutmuyor.
70 yaşındaki Ebu Naim, bu isimlerden biri. Ebu Naim, o sıralar Doğu Guta’da, abluka döneminde yaşadıklarını anlatırken, şu detayları veriyor:
Suriye’nin güneyindeki Dera ilinden göç etmek zorunda kalanlardan Ebu Rawan da bu isimlerden. O da, İdlib’deki sığınmacı kamplarında ailesiyle zor şartlarda yaşam mücadelesi verenlerden.
“Önümüzde iki seçenek vardı. Ya rejimin ve destekçilerinin kontrolü altında kalacaktık ya da Suriye’nin kuzeyine geçecektik. İkinci seçeceği seçtik. Şu an Suriye’nin kuzeyinde, bir çadırda yaşamaya, rejimin zulmü altında kalmaya tercih ettim.”
Hikayesini paylaşan isimlerden biri de, Hatay sınırındaki kamplarda kalan Hala Ibrahim. 30’lu yaşlardaki Hala İbrahim, bombalanana kadar üniversitede okuduğunu, ancak ardından başlayan süreçte her şeyini kaybettiğini anlatıyor. -Tamer Yazar-