2017 yılına ilişkin büyüme oranı açıklandı. Buna göre 2017 yılında yüzde 7.4 büyümüşüz!!!…
Duy da inan.
Yüzde 7.4 büyüme demek, geçtiğimiz yıl her konuda yaşam düzeyimizin bu oranda iyileşmesi, gelirimizin bu oranda artması, giderimizin ise bu oranı geçecek düzeyde olmaması demektir.
Oysaki bakıyoruz 2017 yılına.
Açıklanan oranda yaşam standardımız arttı mı?
Hayır.
Yine gelirimiz bu oranda arttı mı?
Hayır.
Giderimizde ise bu oranı aşan bir miktarda artma mı oldu?
Ne yazık ki evet.
Demek ki biz 2017 yılında 7.4 oranında büyümemişiz.
Büyüyebilmek için, vatandaşın bu büyümenin kendisine sağladığı yararları hissetmesi, büyümenin avantajlarından yararlanması, refah düzeyinin artması, geçim derdinde olmaması, dün aldığı malın fiyatının bugünde en az aynı orana yakın olması gerekmez mi?
Elbette ki gerekir.
Ama hayal ile gerçek birbiri ile taban tabana zıt iki deyimdir.
Hayal ederek bazı şeyleri kurgulayabiliriz. Bunun sonucu olarakta gerçekle bağdaşmayan bir takım beklentilerle karşı karşıya kalmamız mümkündür.
Ama gerçek ağır bir şamar gibi yüzümüze çarptığında kendimize gelir ve hayal dünyasından gerçek dünyasına döneriz.
O zaman gerçeğin, hiçte hayal edildiği gibi olmadığı hayal dünyasında, yaşayanların resmettikleri bir ortamın söz konusu olmadığı kendini gösterir.
İşte tıpkı hayal ile gerçek arasındaki açık tezat gibi, 2017 yılındaki yüzde 7.4 büyümenin vatandaşların gerçek yaşamına hiçte aynı oranda yansımaması gibi.
Piyasaya bakıyoruz. Ortalık toz duman.
İşsizlik giderek artıyor.
Çevremize bakıyoruz. İnsanlar mutsuz ve umutsuz.
Ekonomistlerin açıklamalarına bakıyoruz hiçte iç açıcı olmayan bir tablo sergileniyor. İthalat, ihracatı katlamış durumda. Dış ticaret açığı giderek artıyor.Katma değer sağlayacak hiçbir yatırım yok….
İş dünyası, kara kara düşünce içerisinde. Ne yapayım, nasıl bir yol izleyeyim ki kendimi iflastan kurtarayım arayışında.
Döviz kurları başını almış yukarı doğru gidiyor.
Bunun doğal sonucu olarakta Türk lirasında değer kaybı yaşanıyor.
Çok kısa aralıklarla akaryakıta zam üstüne zam yapılıyor. Oysaki akaryakıt fiyatları önceki yıllara göre oldukça ucuzlamıştır. Ama akaryakıttan alınan vergiler nedeniylede dövizdeki artışa paralel olarakta akaryakıta zam üstüne zam yapılıyor.
Elektriğe yapılan zam da bunun cabası.
Bu zamlar doğal olarak bütün mallara yansıyor.
Dar gelirli bu zamlardan en çok etkilenen kesim.
Enflasyon bir türlü tek haneli rakamlara indirilemiyor.
Şimdi bu tablo ortada iken, 2017 yılında yüzde 7.4 oranında büyüdüğümüzü, ekonominin rayında olduğunu, her şeyin yolunda gittiğini, ekonomik hedeflere istendiği şekilde ulaşıldığını, özetle ekonomi açısından bol güneşli günlerin bizi beklediğini söylemek ne dereceye kadar doğru ve inandırıcı olur?…
Elbette ki doğru ve inandırıcı olmaz.
Bu nedenle gerçekleri görmek, hayal dünyasından hızla uzaklaşmak suretiyle gereken önlemleri alarak ekonomi açısından daha zor günlerle karşılaşmamızın önüne geçmek gerekliliğinin ayırdına varmak gerekir.
Bu yapılmaz ve yine hayal dünyasında yaşamaya devam edilirse, önümüzdeki günlerin ve yılların daha zor geçeceğinden şüphe etmemek gerekir.
Bu nedenle olası tehlikeye dikkat çekiyor ve hayal dünyasından gerçek dünyaya dönülmesi zorunluluğunu hatırlatma gereğini duyuyoruz…
nabiinal@hotmail.com