Salgın süreci, herkes için sıkıntılı geçti. Kimi işini kaybetti, kimi gelirini… Ama bazıları vardı ki, hayat, onlar için durmadı! Mola da almadı, ama kaldığı yerden devam etti! Çünkü hayat, onlar için hep zordu!
Antakya’nın ‘eski’ denen ‘dün hikâyesinin dar sokaklarında ilerlerken, karşınıza çıkanlardan biri de eskiciler oluyor. Onlar, eski kentin eski evlerinden ‘eskiler’ toplayanlar!
El yordamıyla ittikleri tahtadan arabalarında neler yok ki? Eski beşikler, radyolar, artık görüntü bile vermeyen televizyonlar, bazen giysiler, ev eşyaları ve daha fazlası… Mola almayan bir meslek, onlarınki! Aslında mola almaya izin vermeyen, meslekleri değil, ama günübirlik yaşayan halleri! Sigortasız, maaşsız, yardımsız ilerleyen adımları. Her günün kazancında kaynayan tencereleri.
Antakya’nın trafiğe kapalı Saray Caddesi’nin köşesinde oturan bir kadının, elindeki bir poşet dolusu kağıt mendili satma çabası da, bu günübirlik yaşamların bir diğer yorgun sayfası. İnsansız bir günün salgın gününde, ileriye uzanan o tek kağıt mendil, sahibini arıyor. Mendili uzatan el ise, o güne umut olacak parayı!
Onlar, pandemi sürecinin tüm riskine rağmen, ‘Evde Kal’amayanlar. ‘Evde Kal’mak isteseler de, şartları gereği çalışmak zorunda olanlar.
İçlerinden birinin de dediği gibi… “Hayat devam ediyor! Öyle ya da böyle!” Tamer Yazar