Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Her Gün En Az Üç Kadın

Erkek Şiddetiyle Katlediliyor Eğitim-Sen

Erkek Şiddetiyle Katlediliyor

Eğitim-Sen Hatay Şube Kadın Meclisi, kadın cinayetlerinin münferit değil, politik olduğunu savundu

      Eğitim-Sen Hatay Şube Kadın Meclisi, 25 Kasım, “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü” dolayısıyla yaptığı açıklamada, her gün en az üç kadının erkek şiddetiyle katledildiğini söyledi, kadın cinayetlerinin münferit değil, politik olduğunu savundu.

      Geçtiğimiz 25 Kasım’dan bugüne erkek şiddetinin hız kesmeden devam ettiğinin belirtildiği açıklamada, “Son on ay içerisinde 337 kadın katledildi, 190 şüpheli kadın ölümü gerçekleşti. Katliam boyutuna varan kadın cinayetleri iktidarın politikalarından bağımsız değil. AKP- MHP iktidar bloku tekçi, gerici, militarist, cinsiyetçi ve homofobik temelde oluşturmayı tasarladığı yeni toplumsal düzenin inşası için kadın kazanımlarını hedefe alan düzenlemeler yapmakta, erkek devlet şiddetini yeniden üreten politikaları hızla hayata geçirmektedir. Bu sebeple Kadın cinayetleri münferit değil, politiktir diyoruz” ifadelerine yer verildi.

Ekonomik krizin yükünü en çok biz çekiyoruz …

      Eğitim-Sen Hatay Şube Kadın Meclisi açıklamasında şunlara değinildi:  “Kazanımlarımız iktidarların bekası için tehdit olarak görülürken her gün en az üç kadın erkek şiddetiyle katlediliyor. Erkek yargı kadın katillerini cezasızlık politikalarıyla koruyor. İktidar tüm kurumları aracılığıyla verili toplumsal cinsiyet eşitsizliğini pekiştirmeye çalışırken bizi ‘makbul kadın’ kimliğiyle tanımlayıp, kariyer olarak ta anneliğe sıkıştırmaya çalışıyor. İstanbul Sözleşmesi’nden sonra 6284’ün hedefe konulması ile yaşam alanlarımız daraltılmak isteniyor.  Şiddet uygulayan erkekle arabuluculuk uygulamaları, boşanmanın zorlaştırılması, nafaka hakkını gasp etme kampanyaları ile bizlere aile dışında seçeneğiniz yok mesajı verilmeye çalışılıyor. Aile yürüyüşleri adı altında yapılan LGBTİQ+ karşıtı gösterilerle homofobik, nefret söylemleri körükleniyor. Sıbyan mektepleri ve imam hatiplerlerin yaygınlaşmasıyla dindar ve kindar nesiller yetiştirilmeye çalışılıyor. Haklarımıza dönük saldırılar artıyor; çalışma hayatımız esnek, parçalı, güvencesiz hale getiriliyor. Ekonomik krizin yükünü en çok biz çekiyoruz. Kadın yoksulluğu ülke tarihinde görülmemiş seviyelere ulaşırken bizler açlık sınırında yaşam mücadelesi veriyoruz. Çalışma yaşamında eşitsizlik, ayrımcılık, cinsiyetçilik, şiddet, taciz ve mobbing artıyor. Güvenceli çalışmayı fiilen ortadan kaldıran OHAL ve KHK rejimi kamuda uygulanmaya devam ediyor.

Dayanışma ve umut büyüyor …

      Tüm bu yaşananlar karşısında bugün tüm dünyada kadınların kesintisiz süren sınırları aşan mücadelesi ataerkinin temellerini güçlü bir biçimde sarsıyor. 25 Kasımlardan 8 Martlara her türden eşitsizliğe karşı onca yıldırmaya ve otoriter rejimlerin baskılarına rağmen daha fazla kadın eşitlik ve özgürlük mücadelesi için örgütleniyor. Kadınlar baskılara boyun eğmiyor, mücadelede sınırları aşarak her yerde dayanışmayı ve umudu büyütüyor. Kadınları erkeğe, aileye, sermayeye, devlete daha da bağımlı hale getirmek için her türlü krizi fırsata çevirmenin hesabını yapanlara karşı örgütlenerek dur demek için, Emeğimiz, bedenimiz ve kimliğimiz üzerindeki binlerce yıllık erkek egemen sömürü düzenine dur demek için,

İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden yürürlüğe girmeli …

      Sermayeye, ranta, savaşa aktarılan bütçeye karşı halktan, emekten yana toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe talebimiz için, Her fırsattaki söylemleri ve fetvalarıyla ne giyeceğimizin, ne söyleyeceğimizin, nasıl yaşayacağımızın sınırlarını çizenlere karşı sesimizi yükseltmek için, İşsizliğe, yoksulluğa, güvencesizliğe karşı, güvenceli çalışma güvenli gelecek talebimiz için, Tacizi, tecavüzü, istismarı, kadın katliamlarını durdurmak için, İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden yürürlüğe girmesi, 6284’ün etkin uygulanması için, Eğitimdeki dinselleştirme politikalarına karşı durmak, cinsiyetçi eğitime karşı ses çıkarmak ve ‘toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi yaşamsaldır’ demek için İşyerlerinde, çalışma yaşamında karşı karşıya kaldığımız şiddet, taciz, mobbinge karşı etkin mücadele aracı olan ILO 190 sayılı Sözleşmenin imzalanması için ses yükseltiyoruz.

Özgürlüğümüze sahip çıkıyoruz …

      İşyerlerimizde, evlerimizde, sokaklarda ve yaşamın her alanında birlikteliğimizden ve dayanışmamızdan aldığımız gücün kararlılığıyla ve haklı olduğumuzun bilinciyle ‘saçımızın teline, haklarımıza, özgürlüğümüze sahip çıkıyor, direnişi büyütüyoruz!”

      Mehmet ÖZGÜN