Her Şey Ateş Pahası da olsa…

Tarladan pazara usulü hayat kurtarıyor! Semt pazarlarında tek şikâyet edenlerin vatandaş olduğu sanılır, ama öyle değil! En az vatandaş kadar şikayetçidir, pazarcılar da! Getirdiği malı satamaz! Satsa da, vatandaş hep onu suçlar! Yine de ortak dert olan geçim derdinin en iyi buluşma noktasıdır, semt pazarları! “Bir canlı gibi yürüyor aramızda, yoksulluk. Günler, haftalar, bir başka […]

Tarladan pazara usulü hayat kurtarıyor!

Semt pazarlarında tek şikâyet edenlerin vatandaş olduğu sanılır, ama öyle değil! En az vatandaş kadar şikayetçidir, pazarcılar da! Getirdiği malı satamaz! Satsa da, vatandaş hep onu suçlar! Yine de ortak dert olan geçim derdinin en iyi buluşma noktasıdır, semt pazarları!

“Bir canlı gibi yürüyor aramızda, yoksulluk. Günler, haftalar, bir başka yoksulluğa gebe ve geçim hesabı, kılın kırk yarıldığı ay sonları…”

Bahse konu yoksulluk denen ateşin kendileri için hiç sönmediğini söyleyen bir vatandaşın, elindeki yarı dolu poşetleri gösterirken söylediği şey dikkat çekiyor: “Her şey ateş pahası da olsa, tarladan pazara usulü hayat kurtarıyor!”

Birçoğu sadece fiyat sorup gitse de, aslında geri de dönüyor! Bir diğer vatandaşın da dediği gibi, “Bu pazarın usulü bu! Sorup da almazsın hemen! Bakarsın, diğer tezgâh illa ki cebindeki paraya daha uygundur. Zaten kaçarı da yok, almadan dönemiyorsun, ama alacaksan da en uygununu bulacaksın! O yüzden de utanmak, sıkılmak olmaz burada! Soracaksın, ardından hangisi daha ucuz, onu bulacaksın!”

Yoksulluğun, insanları ister istemez birer hesap makinesine çevirdiğini söyleyenler de yok değil! Tam da bu noktada, pazar alışverişi yapanların yorgun dilinde durduk bu defa ve Antakya Gazetesi’ne anlatılanlara kulak kabarttık!

Y.P. >> Bak, burada iki türlü mal vardır. Biri, şu kasalarda gördüklerin, gözünün önündekiler! Diğeri de o kasaların, tezgâhların altına atılan, çürümüş, ezilmiş, satılması imkânsız olanlar. İşte onlar var ya, biz yoksulların bile daha yoksulu olanları bekler! Anlayacağın, burada herkes, kendi açlığında nerede duracağını iyi bilir!

H.Ç. >> Şöyle doya doya, her meyveden, sebzeden alabileceğim bir zaman olur mu?

Ş.N. >> Bunca yıldır pazarcıyım… İnsanımızın kilo ile alma alışkanlığının son dönemde grama döndüğü bir zamana ilk kez şahitlik ediyorum. Eskiden bir şey aldıklarında, ‘şu kadar fazla geldi’ dediğimizde, ‘kalsın’ derlerdi. Şimdi, ‘şu kadarlık alıyorum, fazlasını çıkart’ diyen çok! Kendi halimize mi üzülelim, onlara mı, bilemedim!

Tamer Yazar

Exit mobile version