Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Her Yoksul Aileye En az 2.000 Liralık Gelir Güvencesi Sağlanmalı…

CHP Hatay İl Başkanı

CHP Hatay İl Başkanı Dr. Parlar, acilen bir “Aile Yardımları Sigortası Yasası” çıkarılmasının gerekliliğine vurgu yaptı.

CHP Hatay İl Başkanı Dr. Hasan Ramiz Parlar, içinde bulunduğumuz sıkıntılı süreçte yoksul ve işsiz kesimlerin, ödeyemedikleri faturaları, kredi borçlarını ya da kiralarını düşünmemeleri için acilen bir “Aile Yardımları Sigortası Yasası” çıkarılmasının gerekliliğini bildirdi ve her yoksul aileye asgari 2.000 liralık gelir güvencesi sağlanmasının önemine vurgu yaptı.
Tüm dünyanın, adına koronavirüs dedikleri bir virüsün yol açtığı büyük bir salgınla mücadele içinde olduğunu belirten Dr. Parlar, bugüne kadar birçok felaketten büyük bedeller ödeyerek de olsa başarıyla çıkan insanoğlunun, bu sınavdan da başarıyla çıkacağını umduğunu ifade etti.
Sağlık çalışanlarına şükran borçluyuz…
Bu salgın ortamında, sağlık kurumlarında çok büyük bir özveriyle ve fedakarca çalışan, kendi sağlıklarını tehlikeye atarak, ailelerini ihmal ederek halkın sağlığı için uğraşan hekimlerimizin ve tüm sağlık personelinin beklentisi olan “Sağlıkta Şiddet Yasası” başta olmak üzere, tüm yasaların bir an önce çıkarılması gerektiğini söyleyen Dr. Parlar, onlara, hepimizin şükran borçlu olduğunu bildirdi.
Çaresizce yaşamak zorunda kaldığımız bu felaketin, ulus olarak birlik, beraberlik, dayanışma ve paylaşma ruhuyla en az kayıp ve zararla atlatılacağına olan inancının tam olduğu belirten Dr. Parlar, “Öncelikle belirtmeliyim ki, karşı karşıya bulunduğumuz bu salgının ciddiyetini kavrayan ve daha büyük bir felakete dönüşmemesi için başından itibaren adeta seferberlik ruhuyla gece gündüz demeden çalışan Parti, yine Cumhuriyet Halk Partisi olmuştur.Cumhuriyet Halk Partisi, sokağa çıkma yasağı da dahil, alınması gereken her türlü tedbir ile virüsün yaratacağı sosyal ve ekonomik sorunların tespiti ve çözüm yollarını araştırmış, bunları da hazırladığı bilimsel manifesto niteliğindeki raporlarla ortaya koymakla kalmamış, iktidar partisine de ileterek adeta yol gösterici olmuştur” dedi.
Çiftçi borçları faizsiz ertelenmeli…
Dr. Parlar, Cumhuriyet Halk Partisi’nin ortaya koyduğu çözüm önerilerini şöyle sıraladı:
“Belediyeler ve dağıtım şirketleri tarafından sağlanan su, elektrik ve doğalgaz hizmetleri, borçları dolayısıyla kesilmemeli ve faiz işletilmemeli, karantina tedbirleri dolayısıyla kapatılan veya kapanmak zorunda bırakılan işyerlerinin kira giderleri Maliye ve Hazine Bakanlığı tarafından karşılanmalı, bu tür işyerlerinde çalışan işçilerin ücretleri de işyeri kapalı kaldığı sürece asgari ücret üzerinden karşılanmalı ve bu işyerlerinde çalışan işçilerin her türlü banka borçlarının üç ay süreyle faizsiz ertelenmesi sağlanmalı, salgın süresince bir gıda krizi ile karşılaşmamak amacıyla çiftçi borçları yeniden yapılandırılarak bir yıl süreyle faizsiz ertelenmeli, kamu-özel işbirliğiyle yaptırılan yol, tünel, köprü, şehir hastaneleri, havaalanları gibi yatırımların müteahhitlerine bütçeden yapılan hazine garantili ödemeler bir yıl süreyle ertelenerek ve garantiler Türk lirasına çevrilerek kaynak yaratılmalı.
Önerilerimiz hayata geçirilmeli…
Tüm yurttaşlarımızdan beklentimiz, yanımızda durarak, bizimle beraber bu önerilerin hayata geçirilmesi için uğraş vermeleri ve mücadelemize ortak olmalarıdır. Çünkü yukarıda kısaca belirtmiş olduğumuz teklif ve önerilerimizin dışında, yardım kampanyaları da dahil yapılacak hiçbir çalışma, karşı karşıya bulunduğumuz ekonomik sorunlarımızı çözmeye yetmeyecektir.
Henüz daha bu süreçten ekonomik olarak etkilenen insanlar tam olarak tespit dahi edilememişken ve sorunu tüm boyutlarıyla kamuoyunun önüne koyan gerçekçi bir saha çalışmasına dayalı sosyo-ekonomik veriler ortada yokken, sorunun çözümü olarak önümüze konan yardım kampanyalarının yaşamsal, kalıcı ve sürdürülebilir çözüm olacağını düşünmek mümkün değildir, akılcı da değildir.
Bu salgınla beraber; kobilerde, inşaatlarda, tarlalarda, hizmet sektöründe, daha sayabileceğimiz birçok sektör ve iş alanlarında gündelik ya da haftalıkla çalışan dar gelirli işini ve ekmeğini kaybeden yüz binlerce insan, henüz daha tam olarak tespit edilip kayıt altına alınabilmiş değildir. Kaldı ki, bugün itibariyle belediyeler ya da diğer kişi, kurum veya kuruluşlar tarafından yardım yapılan kişi ya da aileler, çoğunlukla eskiden beri kayıtlarda var olan, bir kısmı Sosyal Yardımlaşma Vakıflarından düzenli ve sürekli olarak yardım alan kişi ya da ailelerdir. Yardımların gerekliliği ve önemi kadar, gerçek mağdurlara ulaşması da en az o kadar önemlidir.
Yardım kampanyaları, genellikle; ‘seçim arifelerinde ortaya çıkıyor ve haklı olarak da siyasette; iki torba kömür, iki kilo makarna, bir kilo pirince indirgeniyor ve seçmen iradesine yoksulluk üzerinden ipotek konuluyor’ diye eleştirdiğimiz, ‘toplumu tembelliğe ve üretimsizliğe özendiriyor, emek vermeden elde etme, avanta ve sadaka kültürüne alıştırıyor’ diyerek karşı çıktığımız bir husus olmuştur hep.
Çağdaş yönetim ve siyaset anlayışıyla örtüşmeyen ve sosyal devlet ilkeleriyle de bağdaşmayan bu tür kampanyaların, bu gibi olaylar karşısında sürekli başvurulan sistematik bir çözüm aracı haline getirilmesi, toplumsal geleceğimiz adına kaygı verici bir hal almıştır. Kaldı ki, olayın önümüzdeki günlerde ortaya çıkacak devasa ekonomik boyutu karşısında, gönül kampanyalarıyla işin altından kalkılamayacağı, bunun ancak devlet gücüyle göğüslenebileceği görülecektir.
Bizi ileriye taşıyacak proje ve politikaların; üretimden, emekten ve haktan yana, birlikte üreten, hakça paylaşan bir anlayıştan geçtiğine inanıyorum.”  Mehmet ÖZGÜN