Hiç Olmazsa Bundan Sonra…

Pazar günü TBMM yeni başkanını seçmek için mesai yaptı ve bu mesai sonunda da yeni başkan seçildi.

Bilindiği gibi meclis başkanı olan Binali Yıldırım’ın, AKP’nin İstanbul Büyükşehir belediye başkanı adayı olarak gösterilmesi nedeniyle istifası gündeme geldiğinde, istifa etmesine gerek yoktur yolundaki açıklamalara ek olarakta Binali Yıldırım’ın bu istifa talebine karşı verdiği yanıtta oldukça dikkat çekici idi.

Ne demişti Binali Yıldırım?

Yıldırım aşağı-yukarı şu anlama gelen bir yanıt vermişti: Bu bir belediye başkanlığı seçimidir. Bunda siyasi faaliyet söz konusu değildir.

Yine aynı istifa talebine karşıda AKP’nin destekçisi olan Cumhur ittifakının diğer ortağı MHP genel başkanı Bahçeli de: İstifaya gerek yok anlamına gelen yanıtlar vermiş idi.

Oysaki Yıldırım’ın istifa etmesi gerekliliğinin yasal ve anayasal bir zorunluluk olduğu hukukçular tarafından dile getiriliyor, istifa etmemesinin adaylığının düşürülmesine neden olabileceği yolunda açıklamalarda bulunuluyordu.

Bu bağlamda kamuoyunun ve özellikle Cumhur ittifakını destekleyen seçmen kitlesinin de, istifa etmelidir yolundaki görüşleri giderek ağırlık kazanmaya başlayınca, Binali Yıldırım meclis başkanlığından istifa kararı vermiş oldu.

Bu buz dağının görünen yüzündeki gelişmedir.

Birde buz dağının altındaki gelişmeler vardır.

Bunlar birlikte değerlendirildiğinde, bazı gerçeklerde kendini göstermeye başlıyor.

Örneğin siyasi iktidar ile ona destek veren siyasi partinin mensuplarının Cumhur ittifakından önce birbirlerine karşı söyledikleri söylemler.

Daha sonra ittifak oluşturulunca bu söylemler hatırlatıldığında verilen yanıtlar.

Hakikaten birçok kişinin dudaklarının uçuklamasına neden olacak derecede yapılan U dönüşleri.

Siyasilerin dün ak dediklerine bugün kara, yine dün kara dediklerine bugün ak dedikleri bilinen bir gerçek.

Yani siyaset sahnesinde söylemler gelişmelere göre unutuluyor, inkâr ediliyor, tamamen tersine söylemlerde bulunulmak suretiyle seçmenin karşısına çıkılabiliyor.

Bu bir tutarlı siyaset politikası olmasa gerek.

Bakınız siyasilerin tutarsız olan söylemlerine, iddialarına, isnatlarına, birbirleri hakkındaki kullandıkları kelimelere.
Bunları duydukça insanın kulağına inanamaması geliyor.

Benden olursan yaptığın her hareket, söylediğin her söz, attığın her adım doğrudur, iyidir, güzeldir. Benden olmazsan söylediğin her söz, attığın her adım, yaptığın her hareket yanlıştır, çirkindir ve kötüdür.

Bu anlayışla siyaset sahnesindeki seviyenin yükselmesinin mümkün olamayacağı kanısındayız.

31 Mart seçimlerine siyasi partiler bazı ittifaklar yaparak girme kararı aldılar.

Bu doğrultuda AKP ile MHP cumhur ittifakı, CHP ile İYİ partide millet ittifakı etrafında adaylarını belirleme yoluna gitti.

Tabi ki bu seçim ittifakına dahil olan partilerin dışında birçok partide bulunmaktadır.

Bu partilerde bazı yörelerde aday göstermeme yolunda kararlar aldılar.

Şimdi eğri oturup doğru düşünelim.

İttifak dışında olan partilerin seçmenleri oylarını bu iki ittifaktan birine verdiği takdirde yaptığı hareket iyidir, doğrudur, güzeldir. Diğerine oyunu verdiği takdirde yaptığı hareket kötüdür, yanlıştır, çirkindir.

İşte bu anlayış doğrultusunda sandığa gidilecek gün giderek yaklaşıyor.

Bunun sonucu olarakta Pazar günü TBMM yeni başkanını seçti.

Yeni başkan Mustafa Şentop oldu.

Seçilişinden sonra Şentop’un gurubu bulunan tüm siyasi partileri ziyaret etmesi olumlu bir adım olarak görülmüştür.

Siyaset sahnesinde karşılıklı atışmaların, ağır sözlerin havada uçuştuğu bir dönemde atılan bu adımın, yapılan bu hareketin ileriki günlerde sertleşmenin yerinin yumuşamaya, saygı ve sevgiye dönüştürülebilmesine vesile olması kamuoyunun en büyük beklentisidir.

Diliyoruz ki hiç olmazsa bundan sonra ak denilene kara, kara denilene ak deme huyu terk edilir ve siyasette seviye yükselme eğilimine girer….

[email protected]