Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Hikayesi olan bir kentin…

Hikayesi fısıldanan kapıları… Avlulu

Hikayesi fısıldanan kapıları…

Avlulu bahçeleri, kapıları, kapılarının üzerindeki tokmakları, ahşap ve taş bedenleri, dar sokakları, geleneksel yaşamın son fotoğraf karelerini oluşturuyor, Antakya adına.

“Hikâyesi özel, hikâyesi derin bir kent, Antakya… Aslında sahipsiz kalan hikâyesinden geride kalanlarının son noktasıdır, bugüne ekli kapıları, kapı yapıları, hele ki o yapıların kapı tokmakları!” Bu cümlenin haber tarihi, 2018’e işaret ediyor. O günden bu yana o bahse konu kapılar da azaldı, o kapıların, hikâyesi kendine özel kapı tokmakları da!

-SIKIŞTI!-

Antik çağda “Doğu’nun Kraliçesi” olarak adlandırılan Antakya kenti, bugün hiç olmadığı kadar büyük sorunlarla uğraşıyor. Yüzyıllar boyu oluşagelen değişimlerle, tarihî kent dokusu, yerini, düzenin bozulduğu karmaşık bir dokuya bırakıyor. Antakya’nın tarihi kent dokusu ise, günümüzde giderek daha fazla betonlaşan yerleşme alanının içinde, belli bir alanda sıkışıp kalıyor. Bu bölge, kentin hızlı ve geniş kapsamlı biçimsel değişimi sonucu olarak, yoğun bir baskı altında, eski emanetlerini korumaya çalışıyor. Kapı tokmakları, bu kayboluşun içinde yer bulmaya çalışanlardan biri!

Kimi el biçiminde, kimi topuz, ama her biri kendi içindeki anlamı, hikâyesiyle, aslında kapısını araladığı hayatlar adına bir şeyler anlatıyor. Ancak bir çoğu artık yerinde yok. Ya çalındılar, ya kayboldular ya da üzerlerine eklendikleri kapılarla beraber rafa kaldırıldılar.

Hataylı bir turizmcinin deyişi, biraz da buna dair…

“Şehir Müzesi’nde çok şeyi anlatıyoruz, ama buna dair bir şey yoktu sanırım. Aslında kapılar da, tokmakları da, bu kentin ayrıcalıklı bir başlığı. Bence, buna dair ayrı bir döküm tutulmalı. Tutuldu mu peki?

Tamer Yazar