Hocamızı ve tüm Şehitlerimizi Rahmetle Anıyoruz

Necmettin Erbakan’ın ölüm yıldönümüne işaret eden Doç. Dr. Necmettin Çalışkan, “Bugün bize düşen görev, Erbakan Hocamızın istikamet olarak gösterdiği yolu takip etmektir. Çünkü bu ülkede, bugün de milyonlarca insan bir umut ışığı arıyor” dedi. Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın, vefatının yıldönümünde, “Üretim, Kalkınma ve Adil Paylaşım” temasıyla yâd edildiğini söyleyen, Saadet Partisi’nin Hatay’daki önemli ismi, Partinin […]

Necmettin Erbakan’ın ölüm yıldönümüne işaret eden Doç. Dr. Necmettin Çalışkan, “Bugün bize düşen görev, Erbakan Hocamızın istikamet olarak gösterdiği yolu takip etmektir. Çünkü bu ülkede, bugün de milyonlarca insan bir umut ışığı arıyor” dedi.

Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın, vefatının yıldönümünde, “Üretim, Kalkınma ve Adil Paylaşım” temasıyla yâd edildiğini söyleyen, Saadet Partisi’nin Hatay’daki önemli ismi, Partinin GİK üyesi Doç. Dr. Necmettin Çalışkan, “Ülkemizde Şubat ayı, şehitler ayı olarak yâd ediliyor. Zulme, emperyalizme, sömürüye ve eşitsizliğe karşı duran rahmetli Erbakan Hocamızı ve tüm şehitlerimizi rahmetle anıyoruz” dedi.
Ülke ve toplum kaynaklarının israf, konfor, borç/faiz ve yararsız yatırımlarla çarçur edildiği bir dönem yaşandığına işaret eden Çalışkan, Erbakan’ın vermiş olduğu mesajlara dikkat çektiği açıklamasında, “Hele ki açlık, işsizlik, ekonomik kriz ve bağlı sebeplerle artan intiharlarla karşı karşıya bulunduğu bir dönemde bu daha bir önem arz ediyor” derken, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Kalkınma’nın içerisine üretimi koymadan, yalnızca hapishane, adliye binası, saray, stadyum, park, müze, tünel, yol ve köprü anlayanlara bu konunun tekrar anlatılması şart. Tabi ki ülkemizin bu saydığımız hizmetlere de ihtiyacı var. Ancak devasa bir cari açık varken, üretime ve pazarlamaya yönelmek birinci öncelikli olması gerekirken, her şeyi bırakıp bir de üzerine faizli borçlar alarak ülkeyi beton yığınına döndürmek hangi aklın ürünü, anlamakta güçlük çekiyoruz.
Bu bilinç kaybolduğu içindir ki, tarlalar boşken saman-buğday dâhil hemen tüm ürünleri ithal eder hale geldik. Özelleştirme adı altında fabrikalar bir bir kapanırken, çalışanlar işsiz kalırken ve ülke dışa bağımlı hale gelirken, kişi başı gayri safi hâsılanın arttığını ve insanların refah düzeyinin yükseldiğini söylemek de hangi ahlaki temele uymaktadır, anlamakta güçlük çekiyoruz.
Gelişme ve büyüme içerisinde olduğumuz iddia ediliyor. Ama her zam pazarlığında bir elin parmaklarını dahi geçmeyen rakamlar telaffuz edilip, çalışan ve emekli enflasyona ezdiriliyor. Erbakan Hocamızın zam pazarlığındaki tavrını hatırlayıp iç çekiyoruz.
Erbakan Hoca, Türkiye’yi geri kalmışlıktan, sömürülmekten, kolay bir lokma olmaktan kurtarmanın önemini iyi biliyordu. İnsanımıza helal ve huzurlu iş sahaları oluşturmak için ‘fabrika yapan fabrikalar’ açmak, ağır sanayi ile Anadolu’yu ilmek ilmek işlemek kaçınılmazdı. Aslında Gümüş Motor hamlesi, günümüze bakan yönüyle, o günlerde yüksek teknoloji hamlesini başlatmak demekti. Montaj değil, her yönüyle milli ve yerli üretim ile Anadolu’yu yüzlerce fabrikayla donatması da boşa değildi.
O, sadece sanayide değil, tarım ve ulaştırma başta olmak üzere birçok sektörü koordineli bir şekilde üretime odaklamış, tarlaları boş duran, çiftçisinin alın terini toprağıyla buluşturamayan bir ülkede, başbakanlık yaptığı 1 yıl gibi kısa bir sürede; israf ve tüketim yerine, üretime dönük yatırımlara öncelik vermişti.
Bugün de Erbakan Hocamızın istikamet olarak gösterdiği yolu takip edenler olarak, bize düşen görev, bu çizgiyi takip etmektir. Çünkü bu ülkede bugün de milyonlarca insan bir umut ışığı arıyor. Borçlarını ödeyemediği için intiharların yaşandığı ülkemizde, Hocamızın kalkınma azmi ve adil paylaşım modeli, günümüze örnek olabilecek özelliğe sahiptir.
Üretimin rafa kalktığı, kalkınmanın adının bile geçmediği, gelir dağılımında adaletsizliğin zirvede olduğu bu günlerde ‘tüketen değil üreten bir Türkiye ideali’ olarak Hocamızı anarken; onu, çabasını, gayretini ve gösterdiği hedefleri anlamaya her zamankinden çok ihtiyacımız var.” -Tamer Yazar-

Exit mobile version