Restorasyon çalışmaları ile düne dair hikâyesini yenileyen Kurtuluş Caddesi’nden aşağıya inerken sorun yok ama… Diğer yoldan gelenleri karşılayan bu tabelanın çerçevesi içine girenler için bir şeyler yapsak mı?
“Geçtiğimiz günlerde Antakya’daydık. Müzeleri için geldik, birkaç dini mekanı ziyaret ettik. Tabi Uzun Çarşı’da alışveriş de yaptık, bir de Gastronomi Evi yemeklerinden tattık. Antakya’daki künefecilerin olduğu geniş meydanın olduğu bir ara sokaktan yukarı doğru çıkarken, bizi istediğimiz yere götürecek tabelayı en sonunda bulduk. Ancak o tabelanın işaret ettiği yöne ilerlemeden önce, bir şey fark ettik. Bu kadar güzel bir yeri işaret eden bir tabelanın arkasında, bu kenti görmek isteyen bizleri kendisine hayran bırakan evlerden biri vardı. Ancak o kadar kötü durumdaydı ki, alt katı kalmıştı sadece. Üst katı çökmüş, birkaç parça dışında! Demem o ki… Tabeladaki Antakya ile o tabelanın arkasındaki Antakya aynı değil! Tabeladaki, bize sunulan, arkasındaki de unutulanı sanırım! Birkaç dakika durup, fotoğraf çektik. Oradaki insanlarla konuştuk. Eskiden, zengin aileler otururmuş böylesi büyük evlerde. İçini çok göremedik ama… Çok odalı, avlulu, içinde ağaçları olan bir ev. Bayıldım. Fiyatları milyonları bulanlar varmış, buna da çok şaşırdım.
Ne yalan söyleyeyim, hayal edince daha güzeller, ama bu halleriyle de üzüyorlar. Bence özen göstersinler, kurtarsınlar.”
Yolu Antakya’dan geçen bir misafirin Antakya Gazetesi ile paylaştığı satırlar, yaklaşan yaz döneminin turizm sezonu için “ne kadar hazırız?” sorusunu da gündeme taşıyor. Taşırken de, eldeki fotoğrafların cevapsızlığında duran herkes için benzer bir cümlede duruyor! “Özen göstersinler, kurtarsınlar!”
-Tamer Yazar-