Geçtiğimiz haftalarda, Sayın Kılıçdaroğlu’nun Hacı Bektaş-ı Veli Anma Törenlerinde yaptığı konuşmayı çok değerli buldum. Fakat bu siyaset üstü konuşma, maalesef kamuoyunda hak ettiği ilgiyi görmedi. Arama motorundan rahatlıkla dinlenebilir. Tarihe bir not düşme adına, Sayın Kılıçdaroğlu’nun bu konuşmasını tekrar satırlara dökmek ve bir baş ucu okuma notu olarak bırakmak isterim.
Bu satırlar, hem seçmenlere hem yöneticilere hem de tüm siyasilere rehber olmalıdır.
*
HÜNKAR’A GÖRE YÜREĞİMİZ BÜYÜK BİR ŞEHRE BENZER: “Her yıl, Hacıbektaş ilçemizde Hoca Ahmet Yesevi’den feyz alan Horasan ereni Hacı Bektaş-ı Veli’yi anıyoruz. Bu toplantılarda, barıştan, birlikten, beraberlikten, kucaklaşmadan söz ederiz. Bu söylemlerimizin altını hep beraber doldurmak zorundayız. Sevgi, barış, huzur; birlikte bunların altını doldurmak zorundayız.”
Hünkar’a göre; yüreğimiz, yani kalbimiz, gönlümüz büyük bir şehre benzer: “Yüce Allah kainatta neyi yarattıysa, bu şehirde, yani kalbimizde bulunmaktadır, der. Hünkar, bu şehrin ilim, cömertlik, utanma duygusu, sabır, kanaat, korku ve edep ilkeleriyle korunduğunu söyler. Hünkar’ın bu inanışı ışığında, hem kendi yüreğimizi hem de ülkemizi, yani toplumsal, siyasal, kültürel, tarihsel kalbimizi yeniden sağlıklı kılmalıyız.
KALBİMİZİN İLK MUHAFIZI İLİM: Hünkar, büyük bir şehre benzettiği kalbimizin ilk muhafızı olarak, öncelikle bilimi, yani ilmi görür. İlim irfandır, erdemdir. Aklın oluşturduğu hazinedir. Yunus’un dediği gibi, kendini bilmektir, farklı düşünceye saygıdır. Kimseyi ötekileştirmemek, dışlamamaktır. İlim bize, herkese, her kesime karşı zahir yani açık ve berrak olmayı öngörür.
Bugün insanlığın düşünsel zenginliği, aklın, yani ilimin eseridir. Sevgili Peygamberimiz, ‘ilimle geçen her gece, ibadetle geçen bin geceden daha hayırlıdır’ der. Dolasıyla herkesin fikrine, düşüncesine saygı duyulmalı, alacağımız kararlar ile azami ölçüde geniş bir toplumsal mutabakatı sağlamaya özen göstermeliyiz. Çünkü ilim, akıl, bunu gerektirir. Hünkar’a göre ilimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.
DAHA FAZLA CÖMERT OLMAMIZ GEREKEN BİR DÖNEMDEN GEÇİYORUZ: Hünkar’a göre, kalbimizin ikinci muhafızı cömertliktir. Çünkü bireyi beytülmale el uzatmaktan, insani, hukuki, ahlaki ve ekolojik ilkeleri yerle yeksan ederek zenginlik sağlama hoyratlığından insanı uzak tutan bir duygudur. Daha fazla cömert olmamız gereken bir dönemden geçiyoruz. İmkanlarımızı, birikimlerimizi karşılık beklemeksizin ihtiyaç sahipleri ile paylaşmalıyız. Kimsenin yoksulluğunu teşhir etmeden, toplumsal bir dayanışma örneği göstermeliyiz. Tek bir çocuğun dahi açlığını kendi ayıbımız olarak kabul etmeli, onun açlığını ortadan kaldıracak adımlar atmalıyız.
Hünkar’ın, yüreğimizi koruduğuna inandığı bir diğer muhafız da utanma duygusudur. Yani yüzümüzü kızartacak her ne varsa uzak durmalı, kaçınmalıyız. Sevgili peygamberimiz, “eğer utanmıyorsan, istediğini yapabilirsin” der. Yani bir kişi, ne zaman ki ayıplanmaktan kaygılanmıyorsa, onu kötülüklerden alıkoyan hiçbir güç kalmamış demektir.
UTANMA DUYGUSUNU DEVLETİ YÖNETENLER İÇSELLEŞTİRMELİ: Artık utanmıyorsan, insanların yoksulluğunu teşhir edebilirsin. Oysa utanma duygusu, insan onurunu korumayı zorunlu kılar. Unutmayalım, utanma duygusu, bireysel ve toplumsal ahlakımızın da kaynağıdır. Onun içindir ki ısrarla söylüyoruz, ülkemizin temel problemlerinin çözümünde yeni bir ahlaki anlayış şarttır. Bu şartın yerine getirilmesi için de utanma duygusunu özellikle devleti yönetenlerin içselleştirmesi gerekir.
SABIR, ÜLKEMİZİN SORUNLARINI EN GENİŞ MUTABAKATTA ÇÖZME İRADESİDİR: Hünkar’ın dediği gibi, yüreğimizin bir diğer muhafızı da sabırdır. Bir olgunluk evresi olarak kabul edilen sabır, bizleri acele etmekten ve yanlış karar almaktan koruduğu kadar, kinden, intikam ve öç alma duygusundan da uzak tutar. Kimseye kin tutmamanın başlangıcında sabır vardır. Sabır, ortak çözüm için çaba harcamanın, istişarenin yolunu açar. Hoşgörüyü büyütür, sabır. Sabır, alttan almak, ertelemek değildir. Ülkemizin temel sorunlarını en geniş mutabakatta çözme iradesinin temelidir.
KANAAT, EN ÇOK YÖNETİCİ SINIFI İÇİN GEÇERLİDİR: Hünkar’a göre yüreğimiz koruyan muhafızlar arasında kanaat de vardır. Yani yüreğimizi koruyan muhafızların beşincisi, az ile yetinip, elindekine razı olma duygusudur. Kanaatkâr olmak, kendinizin ve sorumluluğumuz altında bulunanların ihtiyaçlarını karşılayabilir olmak, ama kimsenin malında, mülkünde gözümüzün olmamasıdır. Ve kanaat, en çok yönetici sınıfı için geçerlidir. Özellikle siyasetçilerin, devleti yönetenlerin yeterli olandan daha fazla mal ve mülk edinme duygusunu kalplerden silmeleri gerekir. Çünkü siyasetçiler, yani yönetenler, devleti bir zenginleşme aracı olarak görmemelidirler.
KORKTUĞUNUZ İÇİN YA SUSARSINIZ YA İTİRAZ EDER KONUŞURSUNUZ: Hünkar’ın, yüreğimizi koruduğuna inandığı altıncı muhafız, korkudur. Korku, Allah karşısındaki çaresizliğimizi ifade ettiği kadar, Allah’ın sevgi ve rızasını kazanmamızda da aracıdır. Bir o kadar da insani ve ahlaki bir duygudur. Bizi yanlış yapmaktan alıkoyan, kul hakkı yemekten, kişiye veya topluma karşı haksızlık, hukuksuzluk yapmaktan bizi uzak tutan duyguların başında korku gelir. Kimileri muktedirler karşısında korktuğu için siner, kimileri tarihe muktedirler karşısında sinen biri olarak geçmekten korktuğu için ayağa kalkar ve itiraz eder. Ya korktuğunuz için susarsınız ya da korktuğunuz için itiraz eder, konuşursunuz.
EDEP, ÖNCEKİ ALTI MUHAFIZI İFADE EDER: Son muhafız ise edeptir. Edep, kendisinden önceki altı muhafızın tümünü, yani ilim, cömertlik, utanma duygusu, sabır, kanaat, korkuyu da kapsayan anlamlar bütününü ifade eder. Özetle; eline, diline ve beline sahip olma hali, bir edeptir. Çalmamak, şiddet uygulamamak, harama el uzatmamak; dil ile davranışlarla, uygulamalarla, kararlarla kimseyi kırmamak, ötekileştirmemek, bir nevi 72 millete aynı gözle bakmak edeptir.
HER KİM YÜREĞİNDEKİ İNTİKAM DUYGUSUNU ÖLDÜRMEMİŞSE, BİZİMLE YÜRÜYECEK YOLU YOKTUR: Bu bağlamda sizlerin huzurunda vurgulamak isterim ki, her kim bizim yanımızda bulunup, yüreğindeki kini, intikam duygusunu öldürmemişse, bizimle yürüyecek bir yolu yoktur. Bizler, Hünkar’dan öğrendiğimiz üzere, tüm inançlara, o inançlarının tüm mensuplarına saygı duyar, saygı gösteririz.
Bizler, kişisel hırslarımızdan, ihtiraslarımızdan arınmalıyız. İyilikte ve adalette yarışmalı ve bunun mücadelesini vermeliyiz. Helalleşmeliyiz, kucaklaşmalıyız ve barışmalıyız.
YORUMLAR