Dünyanın çeşitli ülkelerinde, iç ve dış siyaset açısından yapılan uygulamalar nedeniyle birçok olaylar meydana gelmekte, tabiri caizse hemen her ülke fokur fokur kaynamaktadır.
Çeşitli ülkelerin iç siyasetlerinde, kin ve nefret yerine anlayış ve hoşgörü, dış siyasetlerinde ise karşılıklı görüşme ve konuşup anlaşma yöntemi uygulandığı takdirde, o ülkelerin hem iç hemde dış siyaset bakımından dünya genelinde etkin ve saygın bir yer edindikleri görülmektedir.
Bunu uygulamayan ülkelerde ise, o etkinlik ve saygınlık görülmemekte, aksine içte karşılıklı çekişmeler, dışta ise kuvvete dayalı bir yöntemin oluşturduğu olaylar meydana gelmektedir.
Bu nedenledir ki; hemen hemen tüm dünya devletlerinde, bu kurallar göz önünde tutulmak suretiyle kararlar alınmaya, adımlar atılmaya başlandığında, sadece bunu yapan ülke değil, dünya ülkeleri de huzurlu ve mutlu bir yaşama kavuşma imkânını elde edebilmektedir.
İç siyasette asıl olan kin ve nefretten uzak bir tutum izlemek, sabır, anlayış ve hoşgörülü bir tavır izlemek olmalıdır.
İktidarı elinde bulunduranlar, yani yönetim olanağını o ülkede var olan sistem doğrultusunda elde etmiş bulunanların sabırlı ve hoşgörülü olmaları gerekir.
İktidarda olanların, muhalefette bulunanlar tarafından yapılan eleştirileri sabırla dinlemeleri ve her eleştiride bir haklılık payının olabileceği ihtimalini göz önünde bulundurmak suretiyle hareket etmeleri gerekir.
Ben yaptım oldu anlayışı ile hareket etmek doğru değildir.
Yine bir doğru vardır, o da benim doğrumdur görüşünün egemen olduğu bir anlayışla iktidarı sürdürmek, isabetli ve yerinde bir hareket olmamalıdır.
İktidarda olanlar, elbette ki eleştirileceklerdir. Hatta doğru olarak yaptıkları şeyler dahi eleştiri konusu olacak ve kötülenecektir.
Bunun karşılığı inatlaşma, sertlik ve kavga olmamalıdır.
Yapılan ve yapılacak olan eleştirileri sabırla dinlemek, bu eleştirilerin içerisinde acaba doğruluk payı olanlar var mı diye düşünmek ve ona göre hareket etmek gerekir.
Muhalefette olanlar ise, elbette ki eleştiri haklarını kullanacaklardır.
Ama iktidarın yaptığı her hareket, attığı her adım sırf iktidar tarafından yapıldığı için yanlış olarak tanımlanmamalı, bu konuda doğru olmayan eleştiriler yapılmamalıdır.
İşte iç siyaset açsından iktidar ile muhalefet saflarında bulunanların yapmaları gerekenler budur.
Eğer bu yolda doğru adımlar atılır ise, o ülkede huzur, mutluluk ve başarı görülür.
Yine o ülkede daima ileriye gidişin ayak sesleri duyulmaya başlar.
Aksine bir yol izlendiği takdirde ise, ülkede mutsuzluk, huzursuzluk görülür, başarı yerine başarısızlık kendini gösterir.
Bu nedenledir ki; iç siyaset açısından sabır, hoşgörü, kişisel beklenti yerine ülke geleceğinin ön plana çıkartılması anlayışı, bir doğru vardır o da benim doğrumdur görüşü yerine karşılıklı fikir alış verişinin yapılması suretiyle bulunacak olan ortak yolda hareket etmenin, en doğru yol olduğu kabul edilmeli ve buna göre hareket tarzı belirlenmelidir.
Dış ilişkiler açısından ise, hemen kuvvete başvurma yerine, karşılıklı görüşmeler yapmak suretiyle diplomasinin devreye sokulması yoluna gidilmelidir.
Eğer diplomasi devreye sokulur, diplomatlar kendi yöntemleri ile sorunların masaya yatırılmasını ve çözüm yollarını sağlarlarsa, o takdirde aşılamaz denilecek engeller aşılabilir, çözülemeyecek denilecek sorunlar çözüme ulaşabilir.
Bu nedenle diplomaside, her şeyden önce görüşmelere önem verilmeli ve bu doğrultuda adımlar atılmalıdır.
Yine her devletin, diğer devletin haklarına, yetkilerine ve bağımsızlıklarına karşı saygı göstermesi gerekir.
Bilinmelidir ki dış ilişkilerde de saygı verilmez, kazanılır.
İşte başta komşu ülkeler olmak üzere, dünya devletleri ile olan sorunların çözümünde, görüşme yolunun ön plana alınması, diplomasinin devreye sokulması suretiyle adımlar atılır ve hemen kuvvet yoluna başvurulmazsa, sonunda hem bu yola başvuran ülke, hem de dünya devletleri huzur ve mutluluk dolu bir ortam içerisine girer.
Bu nedenlerle, iç ve dış siyasette bu kuralların göz önünde bulundurulmasının çok büyük yararları olacağını unutmamak gerekir.
Eğer bu kurallara sıkı bir şekilde uyulduğu ve gereken adımlarda bu kurallar doğrultusunda atıldığı takdirde, hem bu kurallara uyanlar, hem de o ülke ,dünya devletleri arasında etkin ve saygın bir yer edinme imkânına sahip olur.
Dileğimiz o ki; dünya devletlerini yönetenler, bu kuralları bilsinler, özümsesinler ve uygulamaya koymak suretiyle, hem kendileri, hem de ülkeleri için yararlı olan en doğru hareketi yapsınlar…
YORUMLAR