Hatay’a Göç Dalgası!
Hatay’a komşu İdlib bölgesinde son dönemde artık daha fazla tartışılan olası bir ‘askeri operasyon’ için ‘sonuçlar’ ve olasılıklar masaya yatırılma hazırlığında. Çünkü yüz binlerce sığınmacının kaçış rotasında, başta Hatay olmak üzere sınır illeri var!
2011 senesinde Suriye’de başlayan iç çatışmaların sürüklediği iç savaşın geldiği son noktada ‘muhaliflerin’ son kalesi konumundaki İdlib kentine yönelik olası askeri operasyon söylentileri, Hatay başta olmak üzere sınır illeri açısından önemli riskleri de beraberinde getiriyor. Zira Şam yönetiminin Rusya destekli bir askeri operasyon için düğmeye basabileceği ihtimali, bu kentte bulunan yüzbinlerce Suriyeli sivilin ‘sığınmacı’ kimliğinde sınıra doğru kaçması anlamına gelecek. Bu ise, yaklaşık 500 bin dolayında Suriyeliyi ‘misafir’ etmek durumunda kalan ve bu konudaki mevcut sorunlarını çözüme dahi kavuşturamamış Hatay için ‘ciddi’ bir mali yük ve başka sorunlar demek! Ancak konunun asıl tartışmalı tarafı, İdlib’de bulunan sivillerin ötesinde, bu kentte biriken silahlı muhalif gruplar!
-SINIR HATTI-
Suriye’de rejime muhalif grupların elindeki son büyük vilayet olan İdlib’in, Şam’ın ve Moskova’nın yeni hedefi olabileceği senaryoları konuşulurken, olası bir İdlib saldırısı ise Türkiye’yi tedirgin etmeye devam ediyor. Bölgeye en yakın şehir konumundaki Hatay sınır hattı bu anlamda henüz sakin. Ancak İdlib’deki dengelerin değişmesi, sınır hattının bugünkü sakinliğini yüzbinlerce insandan oluşabilecek devasa bir göç dalgası ile karşı karşıya bırakabilecek.
Henüz yüksek sesle tartışmaya açılmamış olsa da, Türkiye için oluşabilecek ağır sonuçların en önemlisi, sayıları yüzbinleri bulabilecek yeni bir göç dalgası olacak. Zira daha önce kuşatma altında kalan muhalif alanlardan anlaşmalar yoluyla tahliye ettirilen on binlerce sivil bugün İdlib’de bulunuyor. Bu nedenle, Şam ve Moskova destekli askeri birliklerin İdlib’e gelmesi halinde yaşanabilecek kanlı çatışma ihtimali dahi, yoğun bir göç dalgasının Türkiye’nin sınırlarına dayanması anlamına gelecek, ki yeni bir mülteci dalgası da Türkiye için en arzu edilmeyen bir sonuç olacak.
-İDLİB-
Nüfus yoğunluğu, silahlı grupların çokluğu ve etkinliği, göreli savunulabilir sınırları, dış dünyaya açıklığı, ekonomik yaşamın sürdürülebilirliği, Lazkiye-Halep-Hama gibi önemli şehir merkezlerine giden yollara ulaşılabilirliği, Akdeniz’e çıkış olasılığı ve rejimin kalbi durumundaki Lazkiye’ye coğrafi yakınlığı gibi nedenlerle muhalifler açısından Suriye’deki en önemli kale durumundaki İdlib nasıl bir kent?
İdlib veya İdlip, Suriye’nin kuzeybatısında bulunan ve aynı isimli yönetim bölgesinin merkezi olan bir şehir.
Halep’e 60 km uzaklıkta olan İdlib’in Türkiye’ye (Hatay iline) toprak komşuluğu da bulunuyor. Oldukça eski bir yerleşim alanı olan şehir yakınlarında pek çok eski şehir kalıntısı var. Bunlardan Ebla Antik Kenti, bir zamanlar bölgede önemli bir merkezdi.
Şehrin ekonomisi tarıma dayanıyor ve Suriye’nin önemli tarım merkezlerinden birisi konumunda. Özellikle de zeytin üretimi başlığında! İdlib; Zeytin, pamuk, buğday ve meyve, özellikle kiraz için önemli bir üretim merkezi. Diğer başlıca ürünlerinde badem, susam, incir, üzüm ve domates içerir. 1995 yılında çeşitli narenciye kırpma ile ekili yaklaşık 300 hektar alan vardı.
İfade edilen şey oldukça net… Şam rejiminin gerçekten stratejik tehdit olarak algıladığı ve muhaliflerin tutarlı, sürekli ve güçlü bir biçimde yer aldığı tek bölge, İdlib. Rejime karşı meydan okumanın tek kalesi olmasa da, şu an için en güçlü kalesi. Bu nedenle, Esad Yönetimi’nin, devamı için İdlib’i kontrol altına alması şart! Ancak tüm bu olasılıkların ötesinde, Türkiye tarafında olanları ‘korkutan’ başka bir detay daha var!
İdlib’de, radikal cihatçı grupların güçlü olduğu bilinen bir gerçek. İdlib’e bir operasyon gerçekleşir ve bölge tekrar rejimin eline geçerse, o zaman bu gruplar nereye gidecek? İşte bu sorunun cevapları bugüne kadar hep rafa kaldırıldı. Ancak eldeki soru artık cevap arıyor! Zira ‘operasyon’ tehdidi altındaki bölgeden kaçacak bu grupların yeni adreslerinin coğrafi olarak en ‘yakın’ bölge olması kaçınılmaz. Peki, bu, Türkiye ve Hatay açısından nasıl bir güvenlik sorunu oluşturacak? Cevaplar hazır mı, yoksa bekleyip görelim mi?
-Tamer Yazar-