Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, İdlib’deki gelişmelerin Türkiye üzerindeki göç baskısını artırdığını belirterek, “Gelişmelerden endişeye kapılan ülkemizdeki bazı sığınmacı ve göçmenler, batı sınırlarımıza doğru hareketlenmeye başlamışlardır” derken, Hatay ve diğer illerden Edirne sınır hattına yönelik hareketlenmeler devam ediyor. Ancak tüm bunlar, bir riski gölgede tutmaya devam ediyor!
Edirne Pazarkule’de Yunanistan sınırına uzanan tarlalar, bugünlerde, İstanbul başta olmak üzere, Hatay ve diğer kentlerden Avrupa umudu ile hareketlenen sığınmacılara ev sahipliği yapıyor. Ahmet, bu kalabalık içindekilerden biri… 25 yaşında. Ankara’nın, İdlib’de 33 askerin hayatını kaybetmesinin ardından Avrupa’ya geçmek isteyen sığınmacılara engel olmayacağını açıklamasından sonra, Pazarkule Sınır Kapısı’na gelmiş. Yanında hiç eşyası yok. Dediği mi ? “Altı yıldır Türkiye’deyim. Teyzelerimle geldim. Toplam 10 kişiyiz. Olmazsa, mecbur burada kalacağız. Başka çare yok. Türkiye’de çok uğraştık, kimlik çıkmadı. Sorunlar yaşıyoruz.”
Bundan sonra olacakların habercisi ise yine Ankara. Konuya ilişkin konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesajı oldukça net… “Ne dedik aylar önce? ‘Eğer bu böyle giderse, kapıları açmak zorunda kalacağız.’ Rahatsız oldular. İnanmadılar, bizim bu söylediğimize. Biz de dün ne yaptık? Kapıları açtık. Şimdi bu sabah (29 Şubat) itibariyle yaklaşık 18 bin oldu kapıları zorlayıp geçenler. Ama bugün (29 Şubat) herhalde 25 bin-30 bini bulabilir. Bu kapıları bundan sonraki süreçte de kapatmayacağız.”
-CİLVEGÖZÜ!-
Türkiye’nin Yunanistan sınırında bunlar yaşanırken, Hatay’ın Suriye’ye açılan sınır kapısı da hareketli! Suriye’nin İdlib şehrinin güneyinde, Perşembe günü saat 19:30 sıralarında, rejim güçlerinin hava saldırısı sonucu 33 askerin yaşamını yitirmesinin ardından cenazelerin ve yaralı askerlerin tahliye edildiği Hatay’ın Reyhanlı ilçesindeki Cilvegözü Sınır Kapısı, kısa süreliğine giriş ve çıkışlara kapatılmıştı. Tahliyelerin ardından, sınır kapısı yeniden trafiğe açıldı.
Zaman zaman askeri araç ve ambulansların Türkiye’ye giriş yaptığı sınır kapısından, 2 kilometre ötede bulunan tampon bölgeye insani yardım ve inşaat malzemesi sevkiyatı yapılmaya ise devam ediliyor. Suriye tarafında kurulan tampon bölgeye açılan Cilvegözü Sınır Kapısı, buradan da, muhaliflerin kontrolündeki İdlib’e bağlı Bab El Hava Sınır Kapısı’na bağlanıyor. Tampon bölgeden gelen kamyon şoförleri, herhangi bir mülteci yoğunluğu olmadığını söylüyor. Dünya medyasından çok sayıda gazeteci de gelişmeleri Cilvegözü Sınır Kapısı’ndan takip ediyor.
-YIĞINAK!-
33 Türk askerinin hayatını kaybettiği saldırının ardından gözlerin çevrildiği İdlib çevresinde çatışmalar ise devam ediyor. Bölgedeki kaynaklar, İdlib’in M4 ve M5 karayollarının kesiştiği Serakib bölgesinde rejim güçleri ve muhalifler arasındaki çatışmaların şiddetlendiğini bildiriyor. Türkiye’den bazı sınır birliklerinin de rejim hedeflerine yönelik top atışları yaptığı öğrenildi.
Suriye’de, son zamanlarda çatışmaların yoğunlaştığı İdlib, muhaliflerin elindeki son bölge olması nedeniyle stratejik önem taşıyor. Bu nedenle Rusya destekli rejim kuvvetleri ilerlemeye çalışırken, bölgeyi elinde bulunduran muhalifler ise ilerlemeyi durdurmaya çalışıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin İdlib çevresindeki 12 gözlem noktası da takviye güçlerle güçlendiriliyor. Öte yandan, Türkiye’nin değişik yerlerinden Hatay üzerinden bölgeye askeri sevkiyat da aralıksız olarak sürüyor.
-KALABALIK!-
Askeri hareketlenme devam ederken, bölgedeki göç de sürüyor. Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, geçtiğimiz Aralık ayının başından bu yana, Suriye’de çatışmaların sürdüğü İdlib vilayetinden, yarısından çoğu çocuk olmak üzere yaklaşık 950 bin kişinin kaçtığı belirtiliyor. Bu kişilerin çok büyük bir bölümü, şu an Türkiye-Suriye sınırında kurulan kamplarda son derece kötü şartlarda yaşam mücadelesi veriyor.
-TAHRİR EL ŞAM-
Peki, Hatay’ın sınır komşusu İdlib’deki kontrolü elinde tutan ve terör listesinde yer alan Heyet Tahrir el-Şam, bu tablonun neresinde?
Gazeteci Banu Güven’in bu konudaki tespiti dikkat çekici:
“İdlib, cihatçılardan alınır da çatışmalar sona ererse, Türkiye’nin, Rusya ile imzaladığı Soçi anlaşmasına göre oradaki varlık sebebi ortadan kalkacak. Türkiye, İdlib’deki 12 gözlem bölgesini terk ettiğinde, diğer bölgelerdeki varlığının da ehlikeye girmesinden endişe ediyor. Ayrıca Suriye’nin İdlib’de kontrolü sağlaması halinde, buradan çıkacak 1 milyon kadar insanın sınırına dayanacağını da biliyor. Bunların içinde, aileleriyle beraber 50 bin El Kaideci ve cihatçı olduğu da aynı şekilde sır değil.”
-KORONA!-
8 yılı dolduran Suriye iç savaşının, henüz çok gündeme gelmeyen bir de sağlık riski var! Bugün Lübnan ve İran’da görülen koronavirüs vakaları nedeniyle, Suriye gibi kontrolsüz bir coğrafyanın bu virüs için uygun şartları oluşturabileceğine işaret edenler, zorunlu göç hareketliliğinin de var olan bu riski bölgenin her tarafına rahatlıkla dağıtabileceğine dikkat çekiyor.
İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Nail Özgüneş’in bu konudaki tavsiye ise şöyle:
“Gerekli tedbirleri aldığınız zaman, korunabilmek mümkün. Hastalığın başlıca bulaşma yolu, öksürük-aksırık esnasında solunum yolu ile ortama saçılan damlacık enfeksiyonu ile olduğundan, bulaşmayı engellemek için solunum yolu enfeksiyonlarından korunma önlemlerine uyulması önerilir. Bunun ilk şartı, insandan-insana yakın temastan kaçınılmasıdır. Yakın temasın anlamı, hasta bireye yaklaşık 2 metre mesafede bulunmak, öksürük-aksırık esnasında solunum yolu ile saçtığı damlacıklara maruz kalmak, öpüşmek, sarılmak gibi durumlardır. Çünkü böylelikle virüs, yakındaki kişinin ağız, burun, göz mukozasına ulaşabilir. El hijyeni, tüm hastalıklarda olduğu gibi korona virüste de önem taşımaktadır. Eller yıkanamıyorsa, alkol bazlı dezenfektan tercih edilmelidir. Öksürürken veya hapşırırken, ağzınızı ve burnunuzu dirseğinizle veya bir kağıt mendille kapatın, ardından mendili kapalı bir çöpe atın ve ellerinizi yıkayın. Soğuk algınlığı, ateş veya öksürük gibi grip semptomları olan kişilerle yakın temastan kaçının. Ateş, öksürük, solunum güçlüğü gibi belirtiler gösterirseniz en yakın sağlık kurumuna veya doktorunuza hemen gidin.”
-WHO UYARDI!-
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), bölgede yaşanabilecek risklerden biri olarak belirlediği korona virüs için çalışmalarını sürdürürken, bölgedeki virüs vakalarına dikkat çekildi. Şu ana kadar Suriye, henüz teyit edilmiş herhangi bir koronavirüs vakası bildirmeyen ender ülkeler arasında. Ancak Irak’ta yedi vaka rapor edilmişken, İran’da en az 34 ölüm yaşanmışken, Suriye’nin de, yaşadığı şartlar nedeniyle büyük risk içerdiğinin altı çiziliyor. Bu ise, zorunlu göçün yüz binleri ve o yüz binlerin ilerlediği coğrafyalar için olası riski fotoğraflıyor.
-SINIRDA!-
Askeri gelişmeler, Ankara’nın son açıklamaları, Yunanistan sınırına Avrupa umudu ile ilerleyenler, Şam’a bağlı askeri birliklerin ilerleyişi ve bölgedeki korona virüsü riski gibi başlıkların kalabalığında, Hatay’a Suriye’den bakan çadır kentlerin ruh halini özetleyen isim ise, bölgedeki yardım faaliyetlerinde bulunan gönüllü bir Suriyeli oldu. Anlattıkları mı?
“Çok şey oluyor. Gündeme yetişmek bile bazen mümkün olmuyor. Bizler mi? Eldeki akıllı telefonlarla gelişmeleri an ve an takip ediyoruz. Ama karşıya baktığınızda gördüğünüz çadırlarda sabaha kadar soğuktan titreyen çaresiz sivillerin tek derdi, bugünden yarına hayatta kalabilmek. ‘Bugün de karnımızı doyurduk’ diyebilmek. Ama haberleri var, ‘sınırlar açılmış, giden gidiyormuş, öylemi’ diye soranlar da! Korona Virüs’e dair burada şu an için bir şey yok. Dilerim de olmaz. Ama Irak ve Lübnan’dan buna dair kötü haberler geliyor. İran zaten çok kötü durumda. Suriye için risk mi? Burada, sağlık sistemi ve kontrolü diye bir şey yok. İnsanlar, en basit sağlık ihtiyaçlarını dahi karşılayamıyor çoğu zaman. Ancak baktığınız zaman, herkes, bugün yarın Şam’ın İdlib’e girmesinden korkuyor, ardından da buradaki cihatçılarla çıkacak çatışmalarda arada kalmaktan. Ama eğer virüs bu bölgede bir kez aktif hale geçerse, işte o zaman asıl savaş başlayacak ve bunu, burada durdurmak hiç de kolay olmayacak. O yüzden, burada, bu çadırlarda barınan binlerce insana yönelik ek önlem şart.
Bunu niye söylüyorum? Biliyorsunuz belki… Sarp Sınır Kapısı’nda kurulan sahra hastanelerinde, sınırdan Türkiye’ye geçen ve korona virüs şüphesi bulunanlar gözlem altına alınacakmış. Buna dair çalışmalar hazırmış. Sanırım bu, tüm sınır noktalarında gereken şey!” -Tamer Yazar-