“Bizler, kârı değil, yaşamı savunuyoruz!” sloganında yükseltilen 23 Eylül Küresel İklim Grevi, Hatay’da gerçekleşti.
“İklim İçin Gençlik, İklim Öncüleri ve İklim İçin Türkiye” ekiplerinin çağrı yaptığı ve birçok kurum ile gençlik örgütü tarafından desteklenen 23 Eylül Küresel İklim Grevi, başta İstanbul, İzmir, Bursa ve Hatay olmak üzere, Türkiye’nin dört bir yanında Z kuşağı gençlerle birlikte gerçekleşti.
“Bizler, kârı değil, yaşamı savunuyoruz! Kaldı ki kâr uğruna yapılan hiçbir şeyin, yaşanılacak bir dünya kalmadığında bir anlamı olmayacak” diyen genç iklim aktivistlerinin Hatay’daki buluşma noktası, Antakya köprübaşı oldu.
Pankartları ve sloganlarıyla taleplerini dile getiren, karar vericilere seslerini duyurmak isteyen genç iklim aktivistleri, köprübaşında bir basın bildirisi okudu. Basın bildirisini kamuoyu ile paylaşan Biyosistem Mühendisi / İklim aktivisti Kübra Gürbüz, sözlerine, “Kar değil insanlar” diyerek başladı ve şöyle devam etti.
“Doğaya olan müdahalenin bu denli artması, bireylerin tercihleri, yaşam biçimlerinden öte, kapitalist üretim ve tüketim ilişkilerinin birer sonucu. Geçmişte ihtiyaca dayalı ‘basit yeniden üretim’, kapitalizmin ve teknolojinin gelişmesiyle ‘geniş yeniden üretim’ halini aldı. Kar odaklı bu üretim ve tüketim biçimine karşı, dünyanın kaynakların sınırsız olmadığının, insanların ihtiyaçlarının ise sınırlı olduğunu, ancak arzularının sınırsız olabileceğini söylemem gerek.”
Türkiye 2030’a Kadar Karbon Salımlarını 35 Azaltsın!
Her vatandaşın temel bir insan hakkı olan, sağlıklı bir çevrede yaşam hakkının savunucusu olan iklim aktivistleri, dünyanın, ekosistemin ve insanların geleceği açısından, merkezi ve yerel yönetimlerden, ülkenin sera gazı emisyonunu azaltmak için ciddi adımlar atmasını talep etmeye devam ediyor.
Bu talep doğrultusunda konuşan İklim İçin Türkiye ekibinin Hatay temsilcisi Barış Tarsuslu, basın açıklamasında, “Şu an ben bu konuşmayı yaparken; bir ağaç daha rant uğruna kesildi, bir nehir daha zehirlendi, bir canlı daha değişen iklim koşulları nedeniyle yuvasından ayrıldı ya da öldü. Ayrıca pek çok insan, ekolojik yıkımın psikolojisiyle mücadele ediyor. Bir nesilden hayal kurmaları istendiğinde, iklim krizi, bir sis bulutu gibi çöküyor önlerine” ifadesinde bulundu.
Limit Aşım Günü’nün erken bir zamanda aşılmasının da olası tehlikeleri göz önüne serdiğini aktaran iklim aktivistleri, “Bu sene Türkiye’de 22 Haziran’da, dünyada ise 28 Temmuz’da gerçekleşen Limit Aşım Günü sonucunda, Türkiye’nin, iklim krizinin etkilerine karşı kırılganlığı ve küresel karbon emisyonlarından en çok sorumlu ‘14. Ülke’ olması, sanılanın aksine çok daha büyük bir sorumluluk taşıdığı anlamına geliyor. Türkiye, 2053’te karbon nötr olma hedefine giden yolda, 2030’a yönelik güçlü bir emisyon azaltımı hedefi belirlemeli ve bu hedef, change.org’da başlatılan kampanyada uzmanların da belirttiği gibi en az %35 mutlak azaltım olmalıdır. Yani boş vaatler değil, somut adımlar gerekiyor!” çağrısında bulundular.
Acil Durum Seferberliği İlan Edilsin!
Her sene, iklim krizinin varlığı nedeniyle daha sıcak bir senenin olduğu ve bu sebeple de orman yangınlarının yaşandığı, sel felaketlerinin büyüklüğü dolayısıyla da insan ve hayvan ölümlerinin olduğu ülkemizde İklim Acil Durumu ilan edilmesi için seferberlik başlatan iklim aktivistleri, “Artık Yeter!” diyerek, “Kâr isteği ile ortaya çıkan, temiz havayı, doğayı ve kaynakları yok edecek her hareketin hesabını soracaklarını ve verilen tüm sözlerin arkasında durulması için de bilimin ve hukukun eşliğinde, karar alıcıların takipçisi olacaklarını dile getirerek, tüm Türkiye ile eş zamanlı olarak Hatay’dan da sloganlarla birlikte seslerini duyurmaya çalıştılar.
-Haber/Duygu Ertaş-