9 yıldır Hatayspor alt yapısında oynayan ve A Takım’a kadar yükselmeyi başaran 18 yaşındaki futbolcu Eren Fansa, Antakya Gazetesi Spor Muhabiri Ahmet Doruk Alkan’ın konuğu oldu. Hatay’da doğup büyüyen genç yetenek, kendisiyle ilgili merak edilen konulara ve Hatayspor’a dair açıklamalarda bulundu. Son 2 sezondur Hatayspor A Takımı’nın maç kadrolarında yer alan Fansa, sadece Antakya Gazetesi ve Antakya TV’ye özel konuştu.
İşte o röportajın detayları:
Eren, başlangıç noktası her zaman için önemlidir. Senin futbolla tanışman nasıl gerçekleşti?
Futbola olan tutkum, birçok kişide olduğu gibi mahallede başladı. Genellikle mahallede top koştururdum. Bir gün okulun bahçesinde, şu an halen Hatayspor alt yapılarında hocalık yapan beden eğitimi öğretmenim beni yanına çağırdı. Yanında Hem Hatayspor’un hem de bizim okul takımının yetenekli oyuncularından biri olan İsmail abi vardı. Hoca, top sektirme yarışması yapmamızı istedi. Kazanana da ödül koydu. Ben kazanınca dikkatleri üzerime çekmiştim. Belli bir süre sonra, yine okulda sınıflar arası futbol maçları yaparken Hatayspor’un alt yapı hocalarından biri bizi izlemeye gelmiş. Maç bitti ve Beden Eğitimi öğretmenim beni yanına çağırıp, ‘’Sen cumartesi günü Hatayspor tesislerine gideceksin’’ dedi. Hatayspor’dan gelen Burak Aydın hocamız beni tercih etmiş ve okuldaki hocam aracılığıyla tesislere davet etmiş. Önemli bir dönüm noktasıydı benim için. U-11 zamanlarıydı. O hafta sonu Hatayspor alt yapı tesislerinde idmana çıktım ve o günden bu yana devam ediyorum.
Aileler genelde, spora yatkın ve yetenekli çocuklara karşı, hem okulu hem de sporu bir arada devam ettiremeyeceklerini düşünerek temkinli yaklaşırlar. Hatta çocukların okula ağırlık vermelerini isteyerek, spora daha az vakit ayırmaları yönünde talimat verirler. Senin ailenin bu konuda tutumu nasıl oldu?
Beni, babaannem büyüttü ve en büyük destekçim oldu. Babam da hep oynamamı istiyordu zaten. Hiç karşı çıkmadılar ve daima arkamda durdular. Aile büyüklerimin duaları ve çalışma azmim, beni buralara kadar getirdi. Umarım, onları daha iyi yerlerde temsil etmeyi başarabilirim.
Alt yapıda uzun yıllar geçirdikten sonra A Takım’a geçiş sürecin nasıl gerçekleşti?
Geçen sezon U-19’la birlikte bir kamp dönemi geçirdim. O kamp döneminin ardından formayı aldım ve devamlı olarak ilk 11’de forma şansı buldum. Sürekli oynadığım için takıma da çabuk adapte oldum. İlk maçımız Rizespor’a karşıydı ve Ömer Hoca ekibiyle birlikte bizi izlemeye gelmişti. O karşılaşmada iyi oynadığımı düşünüyorum, bir de gol attım. 2. Hafta Galatasaray maçında saha içi talihsizlik yaşayarak kendi kaleme gol atmıştım. Bu şanssızlıktan dolayı çok canım sıkıldı ama hoca maçtan sonra gelip, ‘’Üzülme, sen A takıma çıkacaksın’’ dedi. Bu motivasyonla daha fazla çalışmaya başladım. Biz U-19’un ortalarındayken, A takım Beşiktaş’a karşı talihsiz bir maç geçirmişti. O maçtan sonra beni çağırdılar ve kalan maçlarda kadroya girdim. Bu sezon da A takımla devam ediyorum.
Stoper bölgesinde oynuyorsun. Saha içerisinde kendini rahat hissettiğin başka bir mevkii var mı?
Küçüklüğümden beri hep stoper oynadım. Kendimi stoperdeyken daha rahat hissediyorum. Ama hoca farklı bir yerde oynamamı isterse elimden geleni yaparım.
Ömer Erdoğan futbolculuk döneminde başarılı bir stoper oyuncusuydu ve kariyerini bu bölgede elde ettiği zaferlerle taçlandırdı. Türkiye liginde şampiyonluk yaşamış ve milli takıma kadar yükselmişti. Genç bir stoper oyuncusu olarak, Ömer Erdoğan’la çalıştığın için kendini şanslı hissediyor musun?
Ömer Hoca sadece benim için değil, bütün takım için bir şans. Özellikle alt yapıda yer alan futbolcu arkadaşlarım için de önemli bir şans olduğunu düşünüyorum.
Genç futbolcuların çoğunun bir idolü vardır. Senin bir idolün var mı, varsa kim?
Benim küçüklüğümde idolüm Serdar Aziz’di. O dönem Bursaspor’da oynuyordu ve devamlı takip ederdim. Hırsıyla ve oyunuyla dikkatimi çekiyordu. Avrupa’dan da Sergio Ramos’u söyleyebilirim. Hızlı, sert ve agresif stoperleri daha çok seviyorum.
Geceleri yastığa başını koyduğunda, bundan 4-5 sene sonra kendini nerede konumlandırıyorsun? Kariyer planların neler?
3-4 sene önce, Hatayspor taraftarının, stadyumda beni üçlü çektirmeye çağırmasının hayalini kuruyordum. O bu sene gerçek oldu. Bu camianın formasını terletmek istiyorum. İlk hedefim bu. Ardından, her futbolcunun hayallerini süsleyen Avrupa’ya gitmek istiyorum.
Hatayspor denildiğinde Mame Diouf ilk akla gelen isimlerden biri ve çok önemli bir kariyere sahip. Mame Diouf’un saha içi abiliği hakkında bir şeyler söylemek ister misin?
Açıkçası yabancı dilden dolayı fazla anlaşamıyoruz ama tercüman aracılığıyla sık sık iletişime geçiyoruz. Gelişimim için neler yapmam gerektiğine dair direktiflerde bulunuyor. Takım içerisindeki abiliğini ve kaptanlığını herkese hissettiriyor.
Hatayspor geçen sezon Avrupa kupalarının kıyısından dönmüştü. Bu sezon da taraftarların, oynanan iyi oyundan ötürü bazı beklentileri var. Sen, Hatayspor’un bu sezonki gidişatı hakkında bir şeyler söylemek ister misin?
Geçen sene Avrupa’yı elimizden kaçırdık. Bu bir tesadüf değildi. Bu sezon da inanırsak yaparız. Bence takım da buna inanıyor. Sezon sonu itibariyle ilk 4’e girebileceğimizi düşünüyorum.
A takımda 87 numaralı formayı giyiyorsun. 87’nin sende bir anlamı var mı?
Aslında Serdar Aziz ve Ramos’tan dolayı 4 numarayı almak istiyordum. Ama 4 numarayı Onur Abi alınca, isteyemedim. Malzemecimiz Münir Abi’ye sordum. “Abi, sence hangi numarayı alayım” diye. O da, “İstersen 87’yi al” dedi ve formanın sırt numarası öyle gelişti.
Taraftarlara bir mesajın var mı?
Taraftarlarımızın bana olan güvenini biliyorum ve onların inançlarını boşa çıkartmayacağım. En büyük dileğim, onları en iyi yerlerde temsil etmek.
(Bu röportajın görüntüleri, ilerleyen günlerde tüm detaylarıyla birlikte Antakya TV’de olacak…)