Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Yonca Özgül
Yonca Özgül

İlk ders zilinin çalmasına sayılı gün kaldı

 

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’ in imzasıyla yayımlanan genelgeye göre, yeni eğitim öğretim yılı 8 Eylül ‘ de baslayacak. Okul öncesi çocuklar ile ilkokul 1. sınıfa başlayacak öğrenciler 1-5 Eylül ‘ de uyum eğitimi alacaklar.

2025 yılının ” Aile Yılı ” ilan edilmesiyle, tüm etkinlik ve projelerde aile konusu işlenecek.
İlk ders ” Yeşil Vatanı Korumak ” temasıyla işlenecek. Çevreye duyarlılık kapsamında, doğa sevgisi, orman yangınlarına karşı doğayı koruma bilinci oluşturmak için fidan dikilecek ve farkındalık oluşturacak aktiviteler yapılacak.
Fidan dikmek elbette değerli ve önemli. Ancak asıl olan çevreye zarar vermemeyi içselleştirmek. Bunun yolu da aileden ve sevgiden geçmektedir kanımca…

Kuşkusuz ki eğitim ailede başlar. O halde ailelerin bilinçlendirilmesine ve aile eğitimlerinin süreklilik arz etmesine hayati önem verilmelidir.
Ne yazık ki vandalizm almış başını gidiyor. İnsanlar adeta çevrelerindeki herşeyden ve canlılardan hıncını çıkarıyor. Pandemiden ve 6 Şubat depreminden sonra tahammül iyice azaldı.

Tanıdık bir sahnedir çoğunuz için, çocuk ayağını sehpaya vurdu ve canı yandı diye, annesinin sehpayı dövüp, pis sehpa diye sehpayı azarlaması. Bu minik örnek bile çok şey anlatır.
Çocuklarımızı zihinsel olarak zayıf yetiştiriyoruz. Ebeveynler çocukların hatalarını ellerinden alıp, kendi özsaygılarını arttırıp (böyle görmüştür ailesinden, ki bu çark eğitimle kırılmalı), çocukların özgüvenini zedeliyor. Çocuk “canım sıkılıyor ” dediğinde, çocuk yerine çözüm üretmek yerine, ” sen bunun için neler yapabilirsin?” diye sormak, zihnini harekete geçirecektir. Çocuğun asıl ihtiyacı olan, duygusal desteği hissetmek, anlaşılmak. Hele Hatay Bölgesi’ ndeki deprem çocukları için bu durum çok daha elzem.
Gabor Mate’ e göre travma savaş, fiziksel şiddet, deprem gibi olaylarla özdeşleştiriliyor. Oysa travma, çocuğun duygusal desteğin eksikliği, korkularına yanıt bulamaması gibi deneyimleri de içerebilir.

Aile kurumunun güçlendirilmesi, ailelerin çocuklarıyla nitelikli zaman geçirmesi Bakanlığın öncelikli hedefleri arasında yer aldı.

Nedir nitelikli zaman geçirmek?

Sağlikli bir iletişim kurmak, göz göze bakabilmek, insanın yüreğiyle de görebilmesi, birlikte gülebilmek, ağlayabilmek, birlikte düşünebilmek ve yaşamla bağ kurabilmektir. Üretebilmek, gelişebilmektir, bazen de sadece var olduğunu hissedebilmektir.
Duyguların yaşanmasına engel olmamaktır. Özünde çocuğa saygı yatar. Nitelikli zaman geçirebilmenin temelinde düşünmeyi öğrenmek ile sevgiyi sevmek ve farklılıkları kabul etmek vardır.

Eğitimde Yaratıcı Drama süreçleri tam da bunu sağlamaktadır. Drama hayatin provasidir. Velilerle ve cocuklarla drama etkinlikleri yapilabilir ve bu süreçte nitelikli zaman gecirmeleri sağlanabilir. Kendini ifade etme, empati, çözüm üretmek, keşfederek ve yaparak yaşayarak öğrenmek, özgüvenli bireyler yetiştirmek gibi daha pekçok katkısı olur yaratıcı drama eğitiminin.

Toplumumuzda ağlayan çocuğa ” ağlama, bak ağlarsan şunu bunu yapmana izin vermem. ” diyen aileler çok yaygın. Duygusunu ifade etmesine izin vermiyoruz çocukların. Ağlama demek, senin duygunu kabul etmiyorum demek. Kabul görmeyen çocuklar hayatta daha pısırık davranabiliyorlar, okul sıralarında aslan kesilip vandal olabiliyorlar. Yarının öfkelileri oluyorlar ne yazık ki, kimi orman yakıyor, kimi kedilerin kuyruğunu kesiyor.

Duayen felsefeci Prof. Dr. İoanna Kuçuradi okullarda “insanlaşma Eğitimi ” verilse, felsefe ve sevgi dersleri verilse Türkiye 20 yıl ileri gider, görüşündedir.

“Çocukların etik yeteneklerini geliştiremiyoruz. Şiddet artıyor, yoksulluk artıyor, göçler…bunlara yol açanlar insan olduklarının farkında olmayanlardır.”, der Kuçuradi.

Konu derin, ailelere birkaç önerim var.
Lütfen çocukların duygularını ifade etmesine engel olmayın. Bireysel farklılıkların doğal olduğunu aşılayıp alay etmenin hiç insani olmadığını anlatın. Kimsenin konuşmasıyla, kıyafetiyle, hatalarıyla dalga geçmemeyi öğütleyin. Vicdanlı olmak, ağaca, böceğe, kediye, kuşa, insana ve kendine zarar vermemek konusunda konuşun. Aslında sizler güzelliklerinizi, iyiliklerinizi gösterin, demek daha doğru olacak. Çocuklarınız zaten sizlere benzeyecekler.

“İnsanların robotlaştırıldığı, robotların da insanlaştırılmaya çalışıldığı bir zamanda yaşıyoruz.” İoanna Kuçuradi ‘nin bu tespiti düşündürücü.

Etik değerlere, duygulara, sevgiye, aileye, hayvanlara, insanlara, doğaya,eğitime, vatanımıza, en önemlisi kendimize sahip çıkalım.

Yeni eğitim öğretim yılı hepimiz için hayırlı uğurlu olsun.
Sevgi ve saygıyla…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER