Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mehmet Karasu

İmran Öktem’den Günümüze… Dersler

Yeni yıla sayılı günler kaldı. Geriye dönüp bir ‘yıl dökümü’ yapmamız gerekiyorsa, yaşamımızın her alanında Pandemi’nin yol açtığı olumsuzluklar ağır basıyor.

Toplum olarak, Mart ayından bu yana devam eden Pandemi’nin yarattığı çok yönlü sorunları yaşıyoruz.

Ekonomideki çarkların yavaşlaması ve bazı sektörlerdeki yoğun kapanmanın etkisiyle, toplum olarak çok zor bir dönemden geçiyoruz.

Yaş gereği, evde kalma süreci ile birlikte çalışmalarımı evden, çevrimiçi olarak sürdürüyorum.

Bedenimin sağlıklı çalışması için, yeterli olmasa da evde bazı sportif, bedensel egzersizler yapıyorum.

Zamansızlık nedeniyle ertelediğim ev düzenlemelerini yaptım, okunamadan çevremi dolduran kitapları okudum, internette ücretsiz olarak sunulan filmleri-konserleri-tiyatroları izledim.

Sosyal mesafe nedeniyle yüz yüze görüşemediğim yakınlarımla, çalışma arkadaşlarımla telefonlaşarak, görüntülü buluşmalar yaptım.

Bunlar elbette yeterli değil. Kapanmak, insanın içini acıtıyor. Bu sorunlar arasında Pandemi’den daha fazla beni acıtan olaylara da tanık oldum. 21. Yüzyılda, Atatürk Türkiye’sinde olmaması gerek şeyler bunlar.

Yüce Atatürk’ün uzun süre yaşadığı ve “Benim kentimdir” dediği cennet Yalova’da, Yalova Üniversitesi Öğretim Üyesi Ebubekir Sifil Diyanet’e “Yılmaz Özdil ve Cüneyt Akman’ın cesetleri camimize sokulmasın.” diye çağrıda bulunuyor. Sayın Yılmaz Özdil de “Cami olmazsa, Cemevi’nden kalkar” diye yanıtını veriyor. Bu insanların tapulu malı değildir camiler. Geçmişte yaşadığımız tatsız olayları biz yaştakiler bilir ancak. Belki ibret alınır diye bir olayı anımsatacağım.

İmran Öktem (d. 1904, İstanbul – ö. 1 Mayıs 1969), Hukukçu, Türkiye Yargıtay eski başkanı.

7 Eylül 1967 tarihinde yeni Adli Yıl’ın açılışı töreninde bir yıl önce laikliği yorumlarken Voltaire’in bir sözünü tekrarlayarak “Tanrı’yı da insan yaratmıştır” demesi belirli çevrelerin tepkisine neden olmuştu.

“Yargıtay Birinci Başkanı olarak görevini sürdürürken 1 Mayıs 1969 tarihinde vefat etti. 3 Mayıs’ta Ankara Maltepe Camisi’nde yapılan cenaze töreninde, çoğunluğunu çember sakallı kişilerin oluşturduğu bir kalabalık, cenaze namazının kılınmasını engellemeye çalışınca cami görevlileri görevlerini yerine getirmekten kaçındı. Olaylar sırasında camide bulunan ve saldırganlar arasında kalan İsmet İnönü’yü korumak amacıyla Kara Kuvvetleri Komutanlığı Topçu Dairesi Başkan Vekili Tuğgeneral Nabi Alpartun tabancasını çekti. İnönü, CHP İl Başkanı Rauf Kandemir’e “Namazı kılınacak, namaz kılınmadan gitmem” dedi. Bu tutucu grubun baskısından etkilenen imamların direnişi sürünce, namazı MBK Hükümeti’nin bakanlarından Abdullah Pulat Gözübüyük’ün ağabeyi İzzet Gözübüyük kıldırmıştı.

İnönü olaylar hakkında, “Her manasıyla kesin ölçüde bir 31 Mart Vakası’dır” derken, Başbakan Sayın Süleyman Demirel de “Hadise gayet üzücüdür” biçiminde konuştu. 7 Mayıs’ta, töreni engellemek isteyen kişileri ve onların koruyucularını protesto etmek için Ankara’da, geniş aydın çevrelerinin katıldığı ve Anıtkabir’de sona eren bir yürüyüş yapıldı.” (Basından)

Akit TV’de katıldığı canlı yayında skandal ifadeler kullanarak “Üniversiteler fuhuş evleridir” diyen Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu’na toplumun her kesiminden tepkiler yükseldi.

Sakarya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Savaşan da Sofuoğlu hakkında işlem başlatıldığını açıkladı.

Yakın dönemde sosyal bilimler yazınında sıklıkla ele alınan konulardan biri üniversitelerin kentle olan ilişkileridir. “Gerek dünyada gerekse ülkemizde üniversiteler; sosyoekonomik eşitsizlikleri gideren, kentsel kalkınma ve gelişmeyi hızlandıran temel aktörlerden biri olarak ele alınmaktadır. Bu bağlamda özellikle sosyal ve ekonomik açıdan geri kalmış kentlerde üniversitelerin açılmasının kentsel/bölgesel canlanmaya yol açacağı düşüncesiyle hareket edilmektedir. Hemen her kentte üniversitelerin açılması kentlerde bir hareketliliğe ve canlanmaya yol açmaktadır.” (Cem Ergun)

Bu profesör unvanlı hoca öğrencilerin yüzüne nasıl bakabilecek?

Öğreneceğimiz bir şey yok bu kafalardan.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER