Kuzey Kıbrıs Türkleri uzun bir mücadeleden sonra şuan ki sınırları içinde, hür ve bağımsız olarak yaşama hakkını elde edebilmişler idi.
Bu nedenle 20 Temmuz 1974 tarihi Kıbrıs mücadelesinde yeni ve olumlu bir adım olarak kabul edilmelidir.
20 Temmuz 1974 tarihinde başlatılan Kıbrıs barış harekâtı, çeşitli aşamalardan geçtikten sonra bu günlere gelinmiştir.
Kıbrıs mücadelesinin efsanevi liderlerinden olan Rauf Denktaş’ın önderliğinde sürdürülen mücadele, sonunda Kıbrıs barış harekâtı ile başarıya ulaşmıştır.
Bu günlere gelinceye kadar inişli-çıkışlı, uzun ve engebeli birçok yol kat edilmiştir. Öyle ki; bu yolların kat edilmesi sırasında, Rauf Denktaş’ın bile ikinci plana itilebilmesi gibi durumlarla da karşı karşıya kalınmış, Annan planı çerçevesinde yapılan referanduma rağmen Kıbrıs Rumlarının oyunbozanlık yapmaları sonucu Kıbrıs sorunu bir türlü çözüme ulaşamamıştır.
20 Temmuz 1974 tarihinde başlatılan Kıbrıs Barış harekâtının üzerinden, 47 yıl gibi uzunca bir zaman geçmiş olmasına rağmen, sorun bir türlü çözülememiş, aksine çözümsüzlük yumağına dönüşme eğilimine girmiştir.
Elbette ki bu süreç içerisinde sorunun çözülebilmesi için çeşitli adımlar atılmak istenmiş ve hatta atılmıştır da. Ama her seferinde kaybeden Türk tarafı olmuştur.
Verilen ödünler Rum tarafının hanesine kazanç olarak kaydedilmiş ve yeni yeni ödünler verilmesi için taktik üzerine taktik uygulayan Rumlar, sorunun çözümsüzlük yumağına dönüşmesinde en büyük etken olmuşlardır.
20 Temmuz 1974 tarihinde başlatılan Kıbrıs barış harekâtı sonucunda, yaşanan çeşitli olayları takiben 15 Kasım 1983 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurulmuş ve böylece bağımsız bir devlet olarak işlevini sürdürmeye başlamıştır.
Her ne kadar bağımsız bir devlet olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini (KKTC) Türkiye’den başka tanıyan başka bir devlet olmasa bile, o günden bu güne Türkiye’nin de mali desteği ile varlığını sürdürmüş ve birçok alanda önemli adımlarda atılmıştır.
İşte o günden bugüne yaşananlar ve gelinen durumun açık bir tablosu bundan ibarettir.
Kıbrıs barış harekâtının 47. yıldönümü nedeniyle KKTC’de yapılan kutlamalara Türkiyemizden de katılımlar olmuştur.
Tüm bu aşamalarda, diplomasinin devrede olması ve onun gösterdiği yolda bir politika izlenmesi gerekir iken, zaman zaman bu yoldan sapmalar olmuş, bunun sonucu olarakta sorunun çözümü, Rumların anlaşmaz tutumları nedeniyle, daha da zor bir duruma gelmiştir.
Bu ortam içerisinde Kıbrıs Türkleri de yeni bir yol haritası izleme ve sonunda dünyanın kendisini tanıyacağı bir devlet olma yolunda adımlar atmış, kararlar alma yoluna gitmiştir.
Durum bu merkezde iken, barış harekâtının 47. yıldönümünde Lefkoşa’daki Cumhurbaşkanlığı konutu yerine yeni bir Cumhurbaşkanlığı konutu yapılması yolundaki açıklamanın KKTC yetkilileri tarafından değil Türk Cumhuriyeti yetkilileri tarafından yapılması yoluna gidilmiştir.
Oysaki bağımsız bir devlet olan KKTC’nin, eğer ihtiyaç varsa yeni bir Cumhurbaşkanlığı binası yapma kararlılığını da, kapalı Maraş bölgesinin kısmen veya tamamen yerleşime açılması yolunda kararlar alındığını da, adımlar atılacağını da tüm dünyaya duyurması ve ilan etmesi gerekir idi.
Bu kararların alındığını, bu adımların atılacağını KKTC yerine Türkiye Cumhuriyeti yetkililerinin ilan etmesi, kanımıza göre yerinde bir hareket olmamıştır. Bu nedenle diplomasinin yine göz ardı edilmek suretiyle hareket edildiği görülmektedir.
Bu durumu belirterek, hiç olmazsa bundan sonra alınacak kararlarda, atılacak adımlarda KKTC’nin bağımsız bir devlet olduğu ve bu yolda hareket edileceği kararını ve inancını yüksek sesle dillendirmeli, duyurmalı ve bütün dünyayı buna inandırmalıyız.
Böyle yapıldığı takdirde, sorunun çözümünün daha kolay olacağı ve bu nedenle de diplomasinin hiçbir şekilde devre dışı kalmaması gerekliliği hatırdan uzak tutulmamalıdır diyoruz…
YORUMLAR