Büyük millet meclisinin açılışının 100. yılı sokağa çıkma yasağı nedeni ile evlerde kutlandı.
İçimde bir burukluk vardı. Acaba Covid -19 salgın hastalığı nedeni ile konulan sokağa çıkma yasağı sonucu 100. yıl kutlamaları sönük mü geçecek, beklenen coşku oluşmayacak mı?
Oysaki bu endişemde haksız olduğum 23 Nisan akşamı balkonlardan yapılan coşkulu kutlama ve İstiklal marşımızın saat 21’de hep birlikte okunması ile anlaşıldı. Aksine daha da büyük bir coşku ile kutlamaların yapıldığı görüldü.
Evlerde, balkonlarda yapılan bu kutlamanın ayrıca bir özel ve güzel yanı görülüp anlaşıldı.
Tüm ailenin bir olarak bu büyük günü kutlamak, bize bugünü armağan edenleri hayırla anmak için sanki bir vesile olmuştu.
Anneler, babalar, büyükanneler, büyükbabalar, kardeşler bir araya gelmişler, 100. yılın coşkusunu yüreklerinde hissetmek suretiyle birlikte bir kutlama yapmışlar,23 Nisan coşkusunu, bu büyük bayramın 100. yılını karşılarken bu bayramın neden bu denli önemli olduğunu bir kez daha hatırlamışlardır.
İçinde bulunduğumuz ortamda, hâkimiyetin kayıtsız şartsız millette olduğu ilkesinin tam 100 yıl önce dile getirilişindeki kararlılığı, o günün şartları içerisinde bu doğrultuda atılan cesur adımları ve her türlü kararın, her türlü atılımın ancak millet iradesi ile gerçekleşebileceği inancının, daha o yıllarda idrak edilmesi suretiyle yaşama geçirilmesindeki önemi ve bunu yaşama geçiren kişinin dehası bir kez daha anımsanmıştır.
İşte bundan 100 yıl önce Büyük millet meclisinin açılışı nedeni ile yapılan hazırlıklar sırasında, millet meclisinin açılışının ileri bir tarihe ertelenmesi yolunda görüşlerde yüksek sesle dillendirilmiş idi.
Bu doğrultuda yapılan tüm önerilere ve eleştirilere karşı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün verdiği şu yanıt oldukça dikkat çekici ve aynı zamanda aradan 100 yıl geçmiş olmasına rağmen egemenliğin millette olduğu inancının ne denli doğru olduğunu bize bir kez daha göstermiştir.
Mustafa Kemal Atatürk bu konuda özetle şunları söylemiştir:
Bir devre yetiştik ki; onda her şey meşru olmalıdır.
Millet işlerinde meşruiyet ancak milli kararlara dayandıkça milletin genel eğilimine tercüman oldukça meydana gelir.
Evvela meclis, sonra ordu.
Orduyu yapacak olan millet ve onun vekili olan meclistir.
Çünkü ordu demek yüz binlerce insan, milyonlarca servet ve zenginlik demektir. Buna 2-3 şahıs karar veremez. Bunu ancak milletin karar ve kabulü meydana çıkarabilir.
Bakınız 100 yıl önceki anlayışa?
Bundan 100 yıl önce, tüm kararların meclis eliyle alınacağı, yani egemenliğin kayıtsız şartsız millette olduğu ilkesi göz önünde tutularak hareket edileceği vurgulanmak suretiyle o meclis açılmış, bugünlere gelinmişti.
Şimdi sakin kafayla düşünüp şöyle bir geriye bakalım: Dünyanın içinde bulunduğu durum malumdur.
Bu virüs salgını nedeni ile önemli kararlar alma zorunluluğu ortadadır.
Birlik ve beraberliğe, karşılıklı dayanışmaya en çok ihtiyaç duyulan bir dönemdeyiz. İşte böylesi bir ortamda, büyük millet meclisinin açılışının 100. yılını kutlarken, Mustafa Kemal Atatürk’ün sözlerini iyi anlayabilmek için, yazılanları tekrar tekrar okumak ve bu virüs salgınından ortak bir hareketle birlik ve beraberlik içerisinde kararlar alıp adımlar atmak suretiyle kurtulabileceğimize inanmak gerek…
YORUMLAR